Kalabalık mekanlarda kitap okumak! eylemini başarabilen kitleye hitaben yazılmıştır.
Kitap okumak vakit ister !
Çoğumuzun açıp bir kaç sayfa kitap okumaya vakti olmuyordur belki, ya da o vakti bulduğumuzda kitap okumak içimizden gelmiyordur. Havamda değilim deyip kitap okumak yerine başka işlerle meşgul oluruz ya, biraz da o havayı bulamadığımız içindir belki bu tembelliğimiz. Bu nedenle kitap okuma eylemini hayatımızdaki küçük boşluklara sığdırmaya çalışırız. Bu boşluklar bazen bir metroda geçirilen zaman, bazen bir kafeterya, bazen de uzun soluklu seyahatler olabiliyor. Böyle insanları görüp de gıpta etmemek gerçekten mümkün değil. Çünkü inanılmaz bir konsantrasyon örneği sergilediklerine hiç şüphe yok.
Kitap okuyan insan güzel insandır.
Şahsen kendi odamda maksimum sessizlik içinde kitap okumaya çalışan biri olduğum için, kalabalık mekanlarda okunabilecek tek şeyin telefona gelen mesajlar olduğunu düşünüyorum açıkçası. Kitap okuyan insan güzel insandır. Ona ne şüphe. Lakin onca kalabalık ve gürültü arasında bu eylemi nasıl gerçekleştirdiklerine hâlâ şaşmıyor değilim. Kitap okuma alışkanlığı kazanamamış biri olduğum için zaman zaman kendimi ayıplamıyor değilim. Kendime kızıyorum. Hatta kavga bile ediyorum. Sakin bir zaman dilimine özlemle geçiyor koca bir günün koşuşturması. Bu yüzden de her boş dakikayı değerlendirme çabası içine giriyorum. Bu çabalarımdan biri de kitap okumak. Aslında bakarsanız bir kaç küçük denemem olmasına rağmen, başarısızlık sonrasında bu işin bana göre olmadığını da gayet iyi anladım.
Benim midem bulanıyo bee!
Çünkü ne zaman otobüste bir şeyler okumak için kafamı eğip telefonumla oynasam, mide bulantısı ve baş dönmesi gibi hastalıklı bir hale giriyorum. Bu yüzden de okuyamıyorum. Kalabalık mekanlarda ise, etraftan gelen sesler aşırı derecede rahatsız ediyor beni. Tavla tahtasında atılan zarlar, karıştırılan çay bardağının çıkardığı ses ve insan sohbetleri. Bu kadar sesin arasında bir şeye odaklanmak gerçekten büyük bir marifet. Belki de okumakta olduğumuz kitabın da bunda etkisi vardır. Mesela bir bilim kurgu ya da fantastik romanın en heyecanlı yerindesinizdir. Bırakın kalabalık içinde okumayı belki yürürken bile okuyacak kadar alışkanlık kazanmışsınızdır.
Ama bazı şeyleri de merak etmiyor değilim.
Farz edin ki tramvayda kitap okuyorsunuz. Tramvay her durakta ”şuraya geldiniz, sonraki durak şurası” diye başınızda ötüp duruyor. Hemen yine yanı başınızda ayakta duran bir kaç liseli genç arkadaşımız, okulda geçirdikleri güne dair az yüksek sesle sohbet edip gülüşüyor. Birbiri üstüne girmiş farklı parfüm kokuları da cabası. (Yanınızda oturan aşırı krem ve bilumum deodorant kokan kadını saymıyorum bile)
Ve siz kitap okuyorsunuz!
Böyle bir durumda bir insan nasıl kitap okuyabilir? gerçekten merak ediyorum. Acaba etrafa bir ”kültürlüyüm” havası verme çabası mıdır bu? Yoksa gerçekten de bir tutku ya da kazanılmış güzel bir alışkanlık mı?
Ayrıca bu yazılarıma da göz atabilirsiniz.
Lise yıllarında dersaneye gidiyordum. Hocamız kulağımıza kulaklıklarımızı taktırıp, sevdiğimiz bir şarkıyı açmamızı ve müzik eşliğinde soru çözmemizi istiyordu. İlk zamanlar çok zorlansam da bir süre sonra alıştım bu duruma. Bunu ilk başlarda neden yaptığını anlamıyorduk. Sonrasında bir açıklama yaptı; Bu sayede etrafınızda nasıl bir kargaşa olursa olsun duymayacaksınız ve yaptığınız işe (kitap okumaktan, soru çözmekten bahsediyordu) odaklanacaksınız. Öyle de oldu. Yanımda gümbür gümbür müzik çalsa bile, okuduğum şeye odaklandığımda dünyadan kopuyorum ve yanımdaki sesi duymuyorum bile. Ya da beni rahatsız etmiyor. Bu da öyle bir şey olabilir diye düşünüyorum.
Şimdi kalmadı o hocalardan hepsini bir yerlere sürdüler. İyi olan ne varsa ona düşman bir kitlenin varlığı hüküm sürüyor.
Ben bazen yürürken bile kitap okuyabilsem diye düşünüyorum. Toplu taşıma araçlarında çıkan sesler beni etkilemiyor. Bunu roman tarzı kitaplar okuduğum zamanlar için söyleyebilirim. Biraz daha derin, felsefik bir kitap okumaya kalkınca o başarıyı yakalayamıyorum. O zaman tam olarak odaklanamıyorum. Ama tavla oynanan bir yerde asla kitap okuyamam. Çünkü belirli aralıklarla sürekli tekrar eden seslere karşı takıntım var. Yani biri yanımda tesbih ile oynarsa da okuyamam. Bahsettiğin gibi kitap okurken miden bulanıyorsa ona yapacak bir şey yok sanırım. Ama okumayı denemek istersen tiyatro oyunlarını tavsiye ederim. Okuması çok zevklidir ve olayın içinde bulursun bir anda kendini. Uzun uzun pragraflara odaklanmak zorunda da kalmazsın. Hamlet, Venedik taciri, Romeo ve Juliet güzel kitaplardır. Umarım kitap okuma ile ilgili negatif düşüncelerini bir tarafa bırakıp en kısa sürede düzenli okumaya başlarsın. İnanıyorum ki okuduğun kitapları çok farklı şekilde yorumlayıp güzel inceleme yazıları yazabilirsin ve benim gibi kitap severler de zevkle okur.
Sevgiler.
Biraz da ilgi duymak lazım sanırım. Mesela geçenlerde bir kitaba denk gelmiştim. Özgürlük hapishanesi – Michael Ende. Bu kitabı arkadaşım çok ama çok övünce merak ettim. Yayın evi falan kapanmış kitap daha sonra hiç basılmamış falan yani anlayacağın kitabı bulmak çok zor. Ben de bir kaç yerden araştırınca zorla buldum kitabı. Bu kitabı mutlaka bitireceğim mesela. Otobüste ya da metroda olmasa da bitireceğim.
İlgi duymadan olmaz. Kitabı bitirince, kitap hakkındaki düşüncelerini öğrenmek isterim. Şimdiden keyifli okumalar.
Kültürlü görünme çabası belki akıllı telefonlardan önce olabilirdi ama ninelerin dedelerin bile ekranda yaşadığı bu çağda kalabalıkta kitap okuyorsa biri ya o kitap elden bırakılamayacak kadar sürükleyicidir (cinayet, dedektiflik romanları) ya da okuyanı acayip için çekmiştir. Ben de her ortamda okuyabilirim ama bunun beni asosyal- yalnız biri gibi göstermesinden endişe ederim içten içe .
Sizin için söylemiyorum ama kitap okuyan insanların sanırım bir kısmı gerçekten de asosyal. Haa şu da var. Ben okumadığım halde pek de sosyal sayılmam.
Merhabalar.
Hareket halindeki araçlarda bırakın kitap okumayı, telefonuma bile bakamam. Bir kaç kez aldığım kitabı eve götürürken toplu taşıma araçlarında okumayı denedim ama, benim de başım döndüğü ve midem bulandığı için okuyamadım. Hareket halindeki toplu taşıma aracının içinde ve o kalabalıkta nasıl kitap okuduklarına ben de hayret ederim. Gerçekten kitaba konsantre olup, okuduklarını anlayabiliyorlarsa, onları tebrik ederim. Aksi halde, ben de sizin gibi düşünüyorum.
Selam ve dualarımla.
Beni en iyi sen anlarsın o zaman Recep abi. Ben bunu insanlara söyleyince garipsiyorlar nedense, nasıl başın dönüyor falan diye. Nedenini bende bilmiyorum ama hareket halindeyken başımı öne eğip bir şey okumak adeta hasta ediyor beni.
Aynı sizdeki sorunlar bende de var. Baş dönmesi, mide bulantısı. Ayrıca gürültüde hiçbir şey anlamam. Tek başınayken bile zor anlıyorum.
Hastalık olduğunu sanmıyorum. Galiba sadece bünye ile ilgili bir şey.
Kitap okumanın yerinin ve zamanının olmadığını düşünmekle birlikte bazı ortamlar iyi bir kitabın değerini düşürebilir. Bu nedenle seçici olmakta fayda var. Bence kişi için önemli olan kitaplar dikkat dağıtıcı ortamlarda okunmamalı. Kitap okumak için özel bir anın gelmesini beklemek ise ciddi bir hata diye düşünüyorum.
Çılgın bir konser meydanında bile kitap okuyabileceğimi düşünüyorum. En verimli kitap okumalarımı genellikle otobüslerde yapmışımdır. Kişiye göre değişiyor bu yolda, kalabalık ortamda okuma olayı. Kalabalıkta kitap okuyamayan biri benim için asla "kötü okuyucu" değildir. Mide bulantısı, kafa karışıklığı, ordan burdan gelen sesler gibi etkenler her bünye için gözardı edilecek bir şey değil neticede.
Çok eğlenceli ve sürükleyici bir sayfanız var geç bulduğum için kafi miktarda pişmanlık duyuyorum. Kitap konusuna gelirsek o an ki içinde bulunduğum ruh hali ile değişiklik gösteren bir olay. Eğer dinç ve okuduğum kitabı gerçekten ilgiyle okuyorsam mekanın pek de bir önemi kalmıyor. Ayrıca farklı mekanlarda kitap okumayı daha eğlenceli buluyorum nedense. Çok uzattım kendinize iyi bakın efendim. Takipte olacağım mutlaka…
Merhaba,
Araçlarda kitap okuyamamak, iç kulaktaki kristallerden kaynaklanmaktadır. Bu kristaller, karşıya bakarken dengede durmakta ve bulantı vb. belirtiler azalmaktadır. Bu konuda göz doktorunuza danışmanızı tavsiye ediyor, iyi günler diliyorum.