Az önce akşam yemeğimi yedim, zihnimde uçuşan kelimeleri, onları kaybetmeden somutlaştırmak için bilgisayarımı açtım ve aç kurtlar gibi saldırgan bir şekilde kafamdakileri boşaltmak için buraya geldim.
Bugün blog sözlükte rastladığım bir bilgi oldukça dikkatimi çekti.
Erotomania nedir?
Verilen cevap ise; kişinin çevresindeki herkes tarafından sevildiğini ve arzulandığını sanması durumu.
Peki siz bunu biliyor muydunuz? Belki biliyordunuz belki de bilmiyordunuz. Fakat ben bilmiyordum. Şu anda muhtemelen benim gibi yeni bir şey öğrendiğinizi düşünüyorsunuz değil mi? Peki önemli bir şeyi atlamadık mı? Çünkü ben atladığımı düşündüm.
O yüzden bir an durup kendime ”Bu bilgi ne kadar doğru, kaynak neresi” diye sordum. Dahası emin olmadan bir bilgiyi nasıl hemence benimsediğimi fark ettim.
Ya yanlış bir bilgiyse?
Oysa ben onu doğru olarak benimsemiş ve çoktan kabul etmiştim. Sınırlarım içine almış ve doğruluk kalemin kapılarını, hiç tereddüt etmeden açmıştım.
Hayatta öğrendiğim en önemli şeyin sorgulamak olduğuna inanırım.
Bu yüzden aklıma da hep şu üç soruyu getiririm: Ne-neden-nasıl?
Felsefenin temelini de bu üç soru oluşturur. Bir şeyin neden ve nasıl var olduğunu düşünmek; insanı ister istemez o şeyi araştırmaya ve doğru kaynaklardan öğrenmeye teşvik ediyor. O yüzden bu üç sorunun, edindiğim bilgiden bile daha değerli olduğuna inanırım. Bir müddet sonra bunu yaşam tarzı haline de getiriyorsunuz zaten. Siz farkında olmasanız da zihniniz adeta kendi kendine Ne-Neden-Nasıl diye sormayı öğreniyor. Bu öğrenme ve uygulama ile bazen öylesine şaşıp kalıyorsunuz ki; hayatınız boyunca doğru sandığınız bir şeyin, aslında yanlış olduğunu anlıyorsunuz.
Dünya’nın yuvarlak olduğunu iddia eden adamın, deli olarak idam edilmesini hatırladım birden. Bu da doğru bir bilginin, yine sorgulanmadan yanlış olarak algılanmasının en güzel örneğidir. Aslında yapılan aynı yanlış, sorgulamayı bilmemek. Ama tutup da giyotin bıçaklarının bilendiği bir dönemde, toplumu sorgulamayı bilmiyorlar diye eleştirmekte saçma olur.
Hayatımızda bizi etkisi altına almış kulaktan dolma çok fazla bilgiyle yaşıyoruz.
Şimdiye dek öğrendiğimiz ve doğru olduğunu düşündüğümüz bilgilerin %50 sinin yanlış olduğunu öğrensek, sanırım kendimizi büyük bir boşlukta gibi hissederdik. O yüzden yazılarımı okuyan sizlerden de şüphe ettim bir an. Acaba yazdıklarımı okuyan insanlar okuduklarını ne kadar sorguluyor? (Bunu kendinize sorun olur mu?)
Hatta bir test yapmayı bile düşündüm. Bir şeyi allayıp pullayıp süsleyerek önünüze koysam, acaba düşüncelerimle aynı doğrultuda yorumlar mı gelecek? Yoksa birisi çıkıp, bence bu konuda yanlış düşünüyorsunuz diye itiraz edecek mi diye merak ettim.
Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz derler ya, halbuki o salyangozu aynı kitleye, cilde iyi gelir gençleştirir, güzelleştirir diye satabilirsiniz. İşte bu durum, insanların bir şeyi yeterince sorgulamadığının en bariz örneğidir. Neden satılmaz? Ya da daha önce satılmayan şey şimdi neden satılıyor?
Bu arada yukarıda yazılı olan bilgi de yanlıştır!
Sanırım bir yerden kopyalanarak yapıştırılmış.
Doğrusu ise; kişilik bozukluğu ile birlikte, erkeğin kadın, kadının da erkek gibi hissetmesi durumudur.
Sonuç olarak herkes doğrudan söz ettiğini düşünür, hatta kendi yanlışlarına kendileri bile inanır. Siz de neticede başkalarının yanlışlarını doğru olarak benimsersiniz. Başkalarının doğrularıyla yaşamak başlıklı yazımda bu konuyu ayrıca değinmiştim zaten.
Kısaca sorgulamadığınız sürece başkalarının yanlışları sizin doğrularınız hale gelir. Siz de o yanlışı başkalarına doğru diye öğretirsiniz. Bu inanın hep böyle sürüp gider.
Ta ki birisi çıkıp neden ve nasıl diyene kadar.
Sen böyle yazınca bende bir aratayım dedim ve sonuç senin dediğinden farklı çıktı 🙂
Şu ana kadar baktığım yerlerde hep başkalarının kendisine aşık olduğunu sanma durumu olarak çıktı 🙂 Eeeee şimdi bunun hangisi doğru?
Aratmak için googleye girdiysen yazım amacına ulaşmış demektir. 🙂
İnsan gün içinde o kadar çok mesaja maruz kalıyor ki sorgulama yapması nerdeyse imkansız ben sanmıyorum ki bir insan herşeyi gözüyle ve kalbiyle duyduklarını örneğin filtreleyip sorgulama erdemine sahip olsun.
Evet sorgulamak durmaktır duraksamaktir adını sen koy,çünkü artık herşey istediğin gibi paketleyip soruluyor örneğin faiz,haram olduğunu herkes bilir ama sorgulama işine gelmez faiz ile ev alır içinde de oturup Allah'a ibadet eder,değil mi?
Bu arada erotomanya sanırım biraz yanlış bildiğim kadarıyla erotomanya birinin kendisine sürekli aşık birilerinin olduğu hissine kapılma durumudur.
Anadilim Yunanca beni yaniltmiyorsa.
Sen ne diyorsun sayısaldan çıkan parayla hacca gideni tanıyorum ben 🙂
Bu kişi sorgulamayı mı bilmiyor, yoksa sorgulamak işine mi gelmiyor bence bunu düşünmek lazım.
Bu arada anadiliniz sizi yanıltmıyor 🙂
Sorgulamak refleks haline gelmiş artık ben de. Her şeyi sorguladığım için hep eleştirildim ama bir şeye sorgulamadan inanmak saçmalık gibi geliyor. Kabulleniş bünyeme zararlı resmen 😀
Bu arada İran'da sokakta seyyar salyangozcular var, yemek için salyangoz satıyorlar. O söz de tam olarak doğruyu göstermiyor :))
Hayat çok garip gerçekten. Sanki etrafımız çarpık aynalarla çevriliymiş gibi. Gerçek bir kere çarpılıyor, sonra tekrar ve tekrar. Bu böyle sürüp gidiyor, bir sonu yok maalesef.
Hayat gerçekten de çarpıtılmış şeylerle dolu. Sen kendin gerçeği bilmek istemediğin sürece hep başkalarının doğru kabul ettikleriyle yaşıyorsun.