Hepimiz artık büyüdük ve bizi leyleklerin getirmiş olduğu masalına sadece tebessüm ediyoruz.
Belirli bir yaşa kadar aile ile yaşamaya ihtiyaç duysak da, bir noktada ”tek başına yaşamak, ayrı eve çıkmak” fikrini hepimiz aklımızdan geçirmişizdir. Bazıları bu fikri hayata geçirirken, bazıları ise çeşitli nedenlerden ötürü ailesi ile yaşamayı tercih ediyor. Özellikle toplumun etkisi, bu konuda oldukça fazladır. Çünkü farklı toplumlara baktığınızda, bu durum normal karşılanırken bizim toplumuzda (Türk Toplumu) daha fazla bir tutarlılık söz konusudur. Büyüklerimizi bakım evlerine göndermek yerine, ölünceye kadar onlarla birlikte yaşamayı tercih ederiz. Yine aynı şekilde bir ebeveyn isek; çocuklarımızın böyle isteklerini sadece onlar evleneceği zaman normal karşılarız. Otur oturduğun yerde! Ayrı eve çıkıp da napacan! Bunları çok duyduk biz.
Tek başına yaşamanın zor yanları oldukça fazladır.
En azından iş gereği ya da farklı sebeplere bağlı olarak ”tek başına yaşamak” deneyimini çoğumuz bir şekilde yaşamıştır. Bunun en basit örneği ise mesleği gereği il dışına taşınmak zorunda kalan, memurlardır. Öğretmen, bankacı ya da özel sektörde çalışan herhangi biri olabilirsiniz. Bu deneyimi ilk kez yaşadığınızda muhtemelen sudan çıkmış balık gibi hissetmeniz kaçınılmaz olacaktır. Maddi yönden herhangi bir sıkıntınız olmasa da, yeni bir çevre, yeni iş ortamı, yeni arkadaşlıklar insanın ilk başta hayli zor durumlarla karşılaşmasına neden olacaktır. Fakat bu süreç içinde insan ”kendi kendine yetebilmeyi” hayata karşı tek başına ayakta durabilmeyi de öğrenmesi gerektiğini anlayacaktır.
Kesin bir kararla uzun süre böyle yaşayan insanların öz güvenleri diğer insanlara göre daha fazladır. Çünkü onlar gittikleri her şehre birer iz bırakırken, o şehirden de alacaklarını almışlardır. Kazanılmış bir kaç sağlam dost ise; bu işin en güzel yanıdır.
Tek başına yaşama kararı, bodoslama alınacak bir karar değildir!
Başta gelir kaynağınız olmak üzere sağlık durumunuz gibi önemli hususları da göz önünde bulundurmanız gerekir. Aksi takdirde başarısız olan ilk denemenizin ardından, ikinci kez bu kararı almak için cesaretinizi yitirmiş olabilirsiniz.
Tek başına yaşamak istemeyen herkesin, kendince haklı sebepleri olabilir. Örneğin yalnızlık gibi. Bazıları hafife alsa da, yalnızlık insanı çıldırtabilir. Bu yüzden tek başına yaşayan insanların büyük bir çoğunluğu bu yalnızlığa saplanıp kalmamak için, evcil bir hayvan beslemeyi çözüm olarak düşünmüş olabilir. Bu belki de insanın baş edemediği yalnızlıkla beraber, sevmeye ve sevilmeye duyduğu ihtiyacın artmasıyla ortaya çıkan bir durumdur. Bir kuş, akvaryumda bir balık, yavru bir kedi bu yalnızlığı azaltabileceği gibi, kişinin tek başına yaşamını da psikolojik açıdan destekleyecektir.
Kimin ne sebeple böyle bir karar aldığını asla bilemeyiz.
Fakat değinmek istediğim önemli bir konu da kişinin tek başına yaşadığı süre zarfı içinde olumlu ve olumsuz olmak üzere ne tür değişimler yaşadığıdır. Çünkü insan tek başına yaşadığında kendisi ile oldukça baş başa kalma fırsatı bulduğundan, kendini dinlemeyi ve anlamayı da öğrenecektir. Kısacası kim ve ne olduğunu, evrendeki yerini anlamaya daha çok yaklaşmış olacaktır.
Oysa günlük hayatımızda başkalarını o kadar çok dinliyoruz ki, belki de sağır olduğumuz ya da duymak için zaman bulamadığımız tek ses kendi iç sesimizdir. Belki de karşılaştığımız olaylar karşısında doğan yalnız kalma ihtiyacı da bu yüzdendir.
İnsan yalnız kaldığında, tek başına yaşayabilecek kadar yalnız kalıp bunu öğrenmeli. Ama zorunlu haller dışında yalnız yaşamayı secmemeli.
Siz seçmemeli diyorsunuz ama bu kişiden kişiye değişebilir.
Yalnız olmayı çok severim fakat yalnızlık seçilmiş bir durumsa güzeldir benim için. Kalabalıklar içinde de yalnız olunur elbet fakat o saf yalnızlık ve kimsesizlik duygusunun pek bir avantajı olacağını düşünmüyorum.
Sizin dediğiniz biraz zoraki yalnızlık oluyor. Haklısınız bu konuya değinmemiştim aslında yazarken çünkü fark etmemiştim. Eğer ortada tercih edilmiş bir yalnızlık varsa bu güzel olabilir. Yok eğer istem dışı bir yalnız kalma söz konusuysa kişi haliyle bunalıma falan girecektir.
Kısmen veya bilinçli bir yalnızlık mümkün gibi görünüyor evimin boş olması çok güzel bir olay mesela ama ailem girince kapıdan hissedilen duygu da tarifsiz.. .yalnızlık zordur çünkü insan sınırlarını tanır ve onlarla başbaşa yaşamak sevinci hüzün paylaşmadan yaşamak her yiğidin harcı olmasa gerek azizim,saygılar.
Kesinlikle öyle. İnsan acısı da olsa mutlulugu da olsa onu paylaşmak istiyor. Kimse olmayınca ise mutluluğun bile pek önemi kalmıyor. Ben 2 yıl kadar yalnız kaldığım için daha iyi anlıyorum bunu.
Bence insanin olgunlasmasi ve ayaklarinin üstünde bagimsiz durabilmesi için yalniz yasama deneyimi çok önemli. Ben çocuklarimin mutlaka bu deneyimi edinmesini isterim.
Siz istiyorsunuz, güzel söyleyip güzel düşünüyorsunuz ama herkes istemiyor. Mesele de burada zaten. Herkesin bunu sizin gibi anlamış olması olanaksız.