Kalıplaşmış tanımların aksine bana göre sanat; insanların duygu ve düşüncelerini somut olarak hayranlık uyandırıcı bir biçimde sunmasıdır. Yapılan ucuz filmlerin bugün sanat olup olmadığı tartışılıyor. Eğer böyle bir tartışma söz konusu ise, sanat anlayışında da farklılıklar var demektir. Ancak bu farklılıklar bahsi geçen şeyin tartışmaya açık olduğu anlamına gelmez. Çünkü bir şey ya gerçekten sanattır ya da değildir. Bu nedenle eğer gerçekten bir tartışma olacaksa, bu konu üzerine olmalıdır. Aslında çoğu zaman karşımızdakine ”sanattan anlamıyor” diye bir yaftalama yaparak, bu tartışmalardan kaçınırız. Oysa sanat sizin ya da benim gözümle farklılık gösterecek bir şey değildir. Sanatı anlamak için sanatçıyı tanımanıza gerek yoktur. Çünkü sanat, sanatçının kendisidir.
Bir de sanatlar arası etkileşim durumu vardır.
Yani bir sanat, aslında başka bir sanatın varlığını devam ettirebilmesi ya da yeniden ortaya çıkabilmesi için rahim görevi görür. Bu tıpkı bir çiçeğin tohum dökerek, aynı tohumla yeniden hayat bulması gibidir.
Bir yazar sizce yazarken yazma eylemini nasıl gerçekleştiriyordur? Sadece oturarak ya da sıcak bir fincan kahve yudumlayarak mı? Ya da bir ressam duygularını tuvale yansıtmadan önce neler hayal ediyordur? Ve bu hayalleri gerçekleştirmek üzere o fırça darbelerini nasıl atıyordur? Sanat etkileşimi tamda burada devreye giriyor. Sanat doğanın kendisidir. Bu yüzden sanatçılar da; en başta ona kulak verir. Onu sadece görmekle kalmayıp hisseder. Sonucunda ortaya çıkan şey ise tek kelime ile muhteşemdir.
Müziğin hepimizin hayatında önemli bir yeri vardır.
Farklı tarzlarda olsa bile, hepimiz müzik dinleriz. Rahatlama evresi gibi görünen müzik dinleme eylemi, aslında daha çok üretkenlik alanında adeta kocaman bir boşluğu doldurur. Şimdiye kadar hiçbir şarkı söylenmemiş, ya da enstrüman icat edilmemiş bir dünya olsaydı, sizce nasıl bir dünya olurdu? Sanırım bu tıpkı her şeyin sadece siyah ve beyaz renkten oluşmasından farksız olurdu. Bu yüzden sanat, insan ruhundaki renktir.
O ressam belki de resimlerini Beethoven eşliğinde yapıyordur. Ve Beethoven belki de sadece bir ressamın yaptığı portreden etkilenerek oturmuştur piyanosunun başına. Bu sanatlar arası etkileşimdir. Birinin var olması, ya da daha iyi var olması için bir diğerine ihtiyaç duymasıdır. Bu yüzden ortaya çıkan eser de, kendi özgünlüğünü koruduğu gibi, diğer sanat dallarının da görünmeyen izlerini taşır.
Bizler buna ilham almak diyoruz. Bu yüzden eğer ilham kaynağını öldürürseniz, sanatın kendisini de öldürmüş olursunuz.
Bilim ve sanat bir kuşun kanadı gibidir. Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar. – Charles Darwin
08*03*2017 01:20 Çarşamba
Bir şeyden etkilenmeden insanın bir şeyler üretmesi zor ben en güzel yayınlarımı müzik dinleyerek yazmışımdır.
Merhabalar.
Sanatlar arası etkileşim konulu yazınızı okudum. Ben de sizin gibi düşünüyorum. Neden derseniz "Yorgun Gönlüm" isimli şiirimi, yine bu şiirin görsel olarak paylaştığım bu resimden (ilham alarak) etkilenerek yazmıştım.
Selam ve dualarımla.