Yan masadaki üç adam, hararetli bir şekilde bir konu üzerine tartışıyordu. Birkaç kez diğer masaların garsonu çağırıp, usulca kulağına bir şeyler fısıldadığını ve göz ucuyla adamları işaret ettiğini gördüm. Diğer müşterilerin rahatsız olduğu apaçık ortadaydı.
Şikayetler üzerine garson, masaya gitti ve durumu anlattı. Birkaç dakika garsonun uyarası dikkate alınıyor. Ancak ne oluyorsa artık, sonra yine aynı tartışmalar ve yüksek sesle konuşmalar devam ediyordu. Bazı müşterilerin söylenerek kapıdan çıktığını, çıkarken de ‘’bu ne saygısızlık, bu ne terbiyesizlik’’ diye söylendiği oluyordu.
Masam yakın olması sebebiyle ne tartışıyorlar acaba diye kulak kesildim. Çok geçmeden de asıl sorunun ne olduğunu anladım.
Hiçbiri birbirini dinlemiyordu.
Enteresan olmuş…. Bir anda bitiverdi.
🙂 Çünkü sadece 100 kelime.
Aslında deneme amaçlı eğlenerek yazdığım hikayeler bunlar. Güzel yanı, yorum yapan birinin gerçekten yazıyı (hikayeyi) okuduğundan ve ondan sonra yorum yaptığından gerçekten emin oluyorum. 🙂
Dinlememek çağın hastalıklarından galiba!
Elinize sağlık.
Okuma alışkanlıklarımızın değişmeye başladı. Kısa ama etkili bir çırpıda okunabilecek yazıları artık daha çok seviyoruz. Özellikle sosyal medya mecralarında yayınlanan iletilerin kısalığına rağmen buralarda geçirdiğimiz süre bence bunun bir ispatı. Buna bağlı olarak yazılarımız da en az kelimeyle mümkün olduğunca çok şey anlatmak zorunda. Bu kaçınılmaz.
Site için tebrikler
Yazı konusunda oldukça bitirici bi noktada bitmiş hoşuma gitti
🙂 Teşekkür ederim Yılmaz.