Kısa hikaye anlatımı için listede bir dakikada okuyabileceğiniz anlamlı kısa hikaye örnekleri bulunmaktadır. Eğer pek bilinmeyen uzun hikayeler arıyorsanız öykülerim kategorisine bakabilirsiniz. Hikaye yazmakla ilgileniyor ve kendinizi bu alanda geliştirmek istiyorsanız Yazar Atölyesi kategorisi kısmen faydalı olacaktır diye umuyorum. Ayrıca listede bulunan bazı kısa ve öz hikayeler gerçek hayattaki kişilerden esinlenerek yazılmıştır. Elimden geldiğince listeme yeni düşündüren ve huzur verici kısa hikayeler eklemeye de devam edeceğim.
Bilgilendirme: Bu yazı 18.08.2021 tarihinde güncellenmiştir.
Kısa hikaye anlatımı İçin Örnek Çalışmalar:
Niğde Gazozu
Hikaye Hakkında: Gerçek yaşanmış bir kısa hikayedir.
Henüz yeni evlenmiş bir adam, evin market alışverişini yapmak üzere tek başına markete gitmiş. Alacakları çok olduğu için, market önündeki arabalardan birini alarak markete girmiş. Giriş kapısına yakın olduğu için ilk önce sebze ve meyve reyonuna yönelmiş. Salatalık ve domatesi tartması için reyon görevlisine verdiği sırada telefonu çalmış. Karısı adama listeye yazmayı unuttuğunu ve iki adet Niğde Gazozu almasını söylemiş. Adam tamam canım diyerek telefonu kapatmış ve meşrubatların olduğu reyona geçmiş. Ancak reyonda sadece bir adet Niğde Gazozu kaldığını görünce, bir de Ankara Gazozu almış. Daha sonra alışverişlerini tamamlayarak evin yolunu tutmuş.
Eve geldiğinde karısına, Niğde Gazozundan bir tane kaldığını bu yüzden diğerini Ankara Gazozu aldığını söylemiş. Kadın Niğde Gazozu daha iyi, Ankara Gazozunu sen iç diyerek adama vermiş. Kadın mutfakta arkasını döndüğü bir sırada, adam her iki gazozu da bardağa doldurmuş. Ancak bardakların her ikisini de yarısı Niğde, yarısı Ankara gazozu olacak şekilde karıştırmış.
Kadın gazozunu yudumladığı sırada adam dayanamayıp sormuş : Nesi var Ankara Gazozunun, ikisi de aynı işte.
Kadın cevap vermiş : Yok yokk! Niğde Gazozu daha iyi.
Adam gülmüş ve gazozları karıştırdığını karısına söylememiş.
(Ön yargı iyi bir şey değildir)
***
Geç Kalan Özür
Kısa hikaye hakkında: Bu kısa hikaye anlatımı, Onaltıncı Raund isimli, 1999 yapımı biyografik filmden esinlenerek yazılmıştır.
Hayatının 36 yılını bir mahkum olarak çeşitli hapishanelerde geçiren bir mahkum, tam 36 yıl sonra tahliye olurken ilk tutuklandığı gün söylediği şeyi tekrar eder: Ben masumum!
Bu olay yerel bir gazetede köşe yazarlığı yapan genç bir kadının ilgisini çeker ve adama ulaşarak kendisiyle röportaj yapmak istediğini söyler. Adam bu teklifi geri çevirmeyerek, gazeteci kadınla görüşmeyi kabul eder. Adam çocukluğundan başlayarak tüm hayatını, hapishaneye nasıl girdiğini her şeyi anlatır. Duydukları karşısında hayli şaşıran kadın, adamın gerçekten suçsuz olduğunu anlar ve kendisine yardım etmek istediğini, gerekirse davanın yeniden açılabileceğini söyler. Fakat adam bunu kabul etmez ve artık hiçbir anlamı olmadığını söyler. Kadın yine de ısrar ederek adama, toplum nazarında azılı bir suçlu olarak kalamayacağını söyler.
***
Bunun üzerine adam kadına şöyle der: 72 yaşındayım, çok fazla zamanım kaldığını da sanmıyorum. Sahip olduğum her şeyi kaybettim. Bu yüzden artık insanların ne düşündüğü umurumda değil. Önemli olan toplumun beni nasıl karşıladığı değil, benim toplumu nasıl karşıladığım. Yaklaşık dört saatlik bir konuşmanın arından röportaj biter ve kadın adamın yanından ayrılır. Bir kaç hafta sonra gazetede ”Sana Bir Özür Borcumuz Var” başlıklı bir makale yayımlanır. Yazı kısa zamanda duyulur ve halktan büyük ilgi görür. Yüzlerce, hatta binlerce insan, ellerinde rengarenk çiçeklerle adamın kapısına kadar gelir. Ancak adam o kalabalığın sesini hiçbir zaman duyamaz.
Terzi
Kısa hikaye hakkında: Bu hikayedeki karakterler, buna kedi ve balık akvaryumu da dahil gerçek kişilerden esinlenerek yazılmıştır. Kısa hikaye anlatımı için bazen gerçek kişilerden faydalanmak iyidir.
Hüseyin Usta; yetmiş üç yaşında, orta boylu, hafif göbekli ve etrafındaki insanlara sürekli güler yüzlü davranan, tam bir İstanbul beyefendisiydi. Terzilik mesleğine çıraklıktan gelerek başlamış, yıllar sonra da şehir merkezinde bir pasajda kendi dükkanını açmıştı. Dükkanı oldukça küçük olmasına rağmen, ustalığı oldukça takdir edilir hatta çok uzaklardan bile müşterileri gelirdi. Her sabah gün aydınlanmadan yola koyulur, rızkın erken saatlerde dağıtıldığına inanırdı. Dükkanın kepengini açar açmaz ceketini askıya asar ve gömleğinin kollarını yukarı kadar katlayıp, akvaryumdaki balıklarına yem verirdi. Çok geçmeden çırağı Mehmet gelir ve kapı arkasındaki fırçayı kaptığı gibi dükkanın önünü süpürmeye başlardı. İşini bitirdikten sonra da çay ocağına giderek Hüseyin Usta’nın sabah çayını getirirdi. Hüseyin Usta çayını yudumladığı sırada bir sigara yakar ve kedisiyle vakit geçirirdi. Kedi; sarı ve beyaz renklerinde, oldukça narin ve mavi tasmalıydı. Üstelik öylesine uysal ve sevimliydi ki; suyunu rafta duran akvaryumun içinden, balıkları rahatsız etmeden içerdi.
***
Saatin ilerlemesiyle pasaj kalabalıklaşır ve müşteriler gelmeye başlardı. Ara sıra da pasajda gece bekçiliği yapan Mustafa Bey uğrardı. Ayak üstü hal hatır sorup, bir çay içip giderdi. Hüseyin Usta, bekçi Mustafa’yı çok sevdiğinden kendisine sürekli ”gece az uyu” diyerek takılırdı. Mustafa Bey’de bıyık altından gülüp geçerdi bu sözüne. Hüseyin Usta akşam olduğunda çırağı Mehmet’i evine geç kalmasın diye erkenden gönderirdi. Kendisi de iskemlesini alıp dükkan önünde yorucu bir günün ardından dinlenmeye çekilirdi. Eve gitmeyi pek istemezdi. Bu yüzden küçücük dükkanı onun dünyadaki huzur ve mutluluk duyduğu tek yerdi.
Bir gün Hüseyin Usta, her akşam olduğu gibi dükkanını kapatıp evine gitmek üzere otobüs durağına geldi. Fakat tam otobüse binecekti ki, çok önemli bir şey unuttuğunu hatırlayarak dükkanına geri döndü.
Pasaj çoktan kapandığından dıştaki demir kapıyı çalmaya başladı. Çok geçmeden Mustafa Bey geldi ve kapıyı açtı. Bir şey unuttum diyerek dükkanına doğru giden Hüseyin Usta dükkanını açtı ve çekmecede unuttuğu evinin anahtarlarını alarak dükkanı kapattı.
Anlamayanlar için dipnot: Terzi ömrünü yalnızlık içinde geçirmişti ve evine gittiğinde ona kapıyı açacak kimsesi dahi yoktu.
Ön Diş
Kısa hikaye hakkında: Bu hikayedeki Sıla adındaki ön dişi çıkan küçük kız, aslında benim yeğenimdir. Bu hikayeyi de bir anı olması için ona ithafen yazdım.
Öğretmen sınıfa girdiğinde hiç devamsızlık yapmayan öğrencilerinden birinin o gün gelmediğini fark etmiş. Arkadaşlarına sormuş ama arkadaşları da neden gelmediğini bilmiyormuş. Öğretmen öğrencisinin ilk başta hasta olabileceğini düşünmüş, ancak ertesi gün tekrar gelmediğini görünce endişelenmeye başlamış. Bunun üzerine evlerini arayarak öğrencisi hakkında bilgi almak istemiş. Telefonu annesi açmış ve şöyle demiş:
– Sıla’nın ön dişi çıktı. Ona anlatmaya çalıştım ama arkadaşları kendisiyle alay eder diye okula gelmek istemiyor, gerçekten ne yapacağımı şaşırdım diyerek cevap vermiş.
***
Bunun üzerine öğretmen, yarın müsait olup olmadıklarını sorarak, kendilerini ziyaret etmek istediğini söylemiş.
Annesi bu duruma çok sevinmiş ve ”evet yarın müsaitiz” diyerek cevap vermiş.
Ertesi gün okul çıkışında öğretmen, öğrencisinin evine ziyarete gitmiş. Ancak öğrencisi odasından dahi çıkmak istemiyormuş. Bunun üzerine annesinden izin alarak onunla yalnız konuşmak istediğini söylemiş.
Öğrencisinin odasına girmiş ve onunla konuşmaya başlamış. Ve dişinin yeniden çıkacağını söyleyerek ona bir fotoğraf göstermiş. Çocuk fotoğrafı görünce gülümsemiş ve ertesi gün hevesle okula gitmiş.
Öğretmeni, kendi okul yıllarında küçükken çektirdiği bir sınıf fotoğrafını göstermiş. Fotoğrafta ise en önde ön dişi eksik bir şekilde gülümsüyormuş.
Hayali Arkadaş
Kısa hikaye hakkında: Bu kısa hikaye anlatımı, 25.11.2018 tarihinde ve tam olarak 01.23 sularında uykusuzluk çekerken birden aklıma gelmiştir.
Sürekli yanında hayali bir arkadaşı ile dolaşan hatta onunla sık sık ikili diyaloglara giren bir adam, kendisini akıl hastanesine yatırmak isteyen kız kardeşi tarafından sürekli baskı görmektedir. Bir gün bu genç adam hayali arkadaşını kaybeder ve onu aramak için sokağa çıkar. Bu sırada evde bulunan kız kardeşinin yanına akıl hastanesinden bir doktor gelmiştir. Israrla adamın nerede olduğunu, dışarıdaki insanlar için tehlike yaratabileceğini söyler ve onu bulması için adamın kız kardeşinden yardım ister. Doktor ve kız kardeşi adamı nasıl bulacaklarını düşünürken eve bir telefon gelir. Arayan hayali arkadaşını kaybeden adamdır ve bir telefon kulübesinden aramaktadır.
***
Adam telefon görüşmesi sırasında kız kardeşine hayali arkadaşının eve gelip gelmediğini sorar. Bunun üzerine kadın, yanındaki doktorun gözlerine bakar ve telefonun hoparlörünü eliyle kapatarak olanları bir bir doktora anlatır. Doktor arkadaşının evde olduğunu söylemesini ve kendisinin de derhal eve gelmesini söylemesini ister. Kadın da doktorun söylediklerini aynen adama aktarır. Bunun üzerine adam telefonu hayali arkadaşına vermesini ister. Kadın şaşkınlık içinde bir sonraki cevap için doktorun yüzüne bakmaktadır. Doktor bu kez hayali arkadaşının şu anda telefona gelemeyeceğini ve duşta olduğunu söylemesini ister ve kadın doktorun söylediklerini aynen adama iletir. Tam o sırada telefon kulübesinin önünden biri geçmektedir.
Ve adam kız kardeşine aynen şöyle der: Tamam arkadaşım buradaymış, sanırım duşta bir yabancı var, kontrol etsen iyi olur.
Gürültülü Masa | 100 Kelimelik Hikâye
100 kelimelik hikaye – Gürültülü Masa Yan masadaki üç adam, hararetli bir şekilde bir konu üzerine tartışıyordu. Birkaç kez diğer…
100 Kelimelik Hikaye: Davetsiz
Yerdeki sararmış yaprakların üstünde birkaç saat önce yağan yağmurun tanecikleri duruyordu. Toprak, nemli ve huzur veren kokusunu saçıyor, kuşlar kafalarını…
100 Kelimelik Hikaye: Kurnaz ile Aptal
Bir gün dünyanın en aptal ve en kurnaz adamı yolda karşılaşmış. Kurnaz, aptalı baştan aşağı süzdükten sonra yanına yaklaşarak tebessümle…
100 Words Story: Life on Sale!
Once upon a time in Haadga, a virus started to spread. Some people was very afraid. Boss does not go…
Bu biraz Koka kola ve Pepsi gibi olmuş 😀 Ama temelde sorun aynı: ön yargı. Bu kısa hikayeleri seviyorum. Diyeceğini bir çırpıda söylüyor.
senin hikayelerin güzel oluyor. hepsini toparlayıp karışık bir kitap haline getirsen satar mı acaba 😀
Satmaz dostum. Şahsen ben olsam o kitabı almazdım. Çünkü çok daha iyi hikayeler okudum. Mesele şu ki ben o kadar iyi değilim.