İnsan aynı anda üç kitap okur mu demeyin. Benim gibi okumayı seven fakat bir türlü vakit bulamayan biriyseniz siz de aynı anda üç kitap okuyan biri olabilirsiniz. Bunu yazarak kendimi övdüğümü falan düşünmeyin aman diyeyim. Tek kitap okumak her zaman daha iyidir. Hem sindirmeniz daha kolay olur. Ama benim durumum gerçekten farklı. Tek kitap okuyunca bir yerde sıkılıyorum. Çünkü genellikle o kitabı bitiremiyorum ben. Bitiremediğim için yeni kitaba geçemiyorum, geçemediğim için de moralim bozuluyor. Yani aslında bu yüzden kitaptan kitaba atlıyorum. Bu elbette kolay olmuyor. Bu yüzden de her okuduğunuz kitabın belirli satırlarını çizmeniz gerektiğini er geç anlıyorsunuz.
Geçen ay yazmış olduğum Okuduklarımızın ne kadarını anlıyoruz? başlıklı yazımda detaylı olarak bir kitap okumakla, onu anlamanın farklı şeyler olduğundan bahsetmiştim.
Okuyoruz ama nasıl?
Ben bu kitabı bitirdim demek var. Bir de o kitabı yaşamak var. Bu yüzden yarım yamalak okumaya çalıştığım kitapları, fırsatını bulduğumda sesli olarak okuyup tekrar dinliyorum. Sonuç olarak kitap bir şekilde bitmiş olduğunda da, ya kayıtları tekrar dinliyorum, ya da altını çizdiğim kelimeleri tekrar gözden geçiriyorum.
Gel gelelim okumaya çabaladığım üç kitaba;
Bunlardan birincisi Platon’un Devlet isimli kitabı. Aslına bakarsanız daha önce Platon’un hiç bir kitabını okumadım. Okuma isteği yaratan tek kıvılcım ise; İnternet üzerinde rastladığım sözlerinden oldukça etkilenmiş olmamdı. Bu adam benim düşüncelerimi anlatıyor demiştim kendi kendime. Bu yüzden de Devlet’i satın alıp okumaya başladım. Bir roman türü olmadığı için hiçbir şeyin bir başı ya da sonu yok. Sadece düşünceler var. Bu yüzden okuyup geçmek olmuyor, üzerine düşünmek ve sindirmek gerekiyor bu kitabı. (Satırları çizilesi kitap) Bu kadar bahsediyorum ama kitabı henüz bitirmedim. Sadece belirli bir sayfaya kadar okudum ve arasında duran ayracı uzun zamandan beri yerinden oynatmadım. Öylece kitaplıkta duruyor. Kitabın kapağı yosun kaplamadıysa iyidir.
İş yeri kitabım canım Anton
İş ortamı her ne kadar yoğun olsa da günün yarım saati ya da iş bitimi bir şey okuyayım diye ikinci kitap olarak gördüğüm Anton Çehov’un Seçilmiş Öyküler adlı kitabını aldım. Daha önce İnternet üzerinden bir kaç hikayesini okumuştum youtube üzerinden de sesli öykülerini dinlemiştim ama elimde hiç kitabı yoktu. D&R da kitabı elime ilk aldığımda bölüm bölüm olan kısa öykülerinin tam benlik olacağını düşünerek, ikinci kitabımı da böyle aldım. Kısa öyküler olması işime geliyordu. Çünkü okumaya başladığımda en azından bir öyküyü okuyup bitiriyordum. Şimdiye kadar 30 öyküsünü falan okudum sanırım. Anlatım tarzı oldukça sade insanı pek yormayan bir kitap. Fırsat buldukça da okumaya devam ediyorum.
Hesapta olmayan kitap
Üçüncü kitabım ise Dostoyevski’nin Budalası. Bu kitap ise tam bir tesadüf eseri sürpriz yumurtadan çıkar gibi çıktı karşıma. Dostoyevski’yi seviyorum aslında. Özel hayatını herkes gibi Vikipedia’dan okumuştum. Hatta şu yazımda da Hayalcilik Ve Gerçekçilik kulaklarını çınlatmıştım. Gerçekten iyi bir yazar bunu zaten tartışmaya gerek yok. Bir kaç arkadaşımla sohbet ediyorduk. Laf döndü dolaştı günümüz yazarlarından Dostoyevski’ye kadar geldi. Arkadaşlarımdan biri (Orhan senin de kulaklarını çınlatıyorum bak) Karamazov Kardeşleri ve Budala’yı mutlaka okumalısın diye ısrar edince ben de böylece üçüncü kitabım olan budalaya merak saldım. Merak gerçekten de insanı tetikleyici bir şey. Hele bir kitap içinse ne güzel. Unuturum diye de endişeye kapıldım hatta. Öyle telefonu açıp notlara falan yazmayı da istemedim. Orhan dedim kalk gidip alalım şu kitabı. D&R a gittik ve hemence raflarda kitapları buldum. Bir elimde Karamazov Kardeşler bir elimde Budala. Ulan hangisiyle başlasam acaba diye salakça bir kararsızlık içinde kaldım daha sonra. Ayak üstü ikisini de biraz kurcaladıktan sonra Budalayı alarak çıktık.
Şu anda 47. sayfadayım. Ama Nastasya Filippovna’yayla falan çoktan tanıştım. Adını tam yazamayacağımı bildiğimden neydi bu kadının adı diyerek kitaptan kopya çektim az evvel onu da itiraf edeyim bari.
Ben kitaplarımı çizerim arkadaş
Bazı kitap sever insanalar kitaplardaki cümlelerin altını çizme olayını hoş karşılamayıp belki onaylamayabilir. Herkesin düşüncesine elbette saygım var. Zaten bunu her seferinde de dile getirmişimdir. Ancak kitaplardaki cümlelerin altını çizen okurlara çok takılmak yerine, kitaplardan neden vergi alınıyor gibi daha mühim meselelere kafa yorun derim.
Sonuç olarak aynı anda üç kitap okumak gerçekten de eziyetli. Ama kendi adıma şunu söyleyebilirim ki, eğer tek bir kitap okusaydım, yani becerebilseydim bu kadar keyif alır mıydım bilemiyorum. Nedense bana tıpkı farklı tatlardaki yemeklerin aynı sofradaki ziyafeti gibi geliyor.
Bu yazıyı da okumak isteyebilirsiniz : Kişisel gelişim kitapları gerçekten faydalı mı?
Ben hala okuyamıyorum. Ama yeltenme durumum hiç bitmedi. Israrla her akşam 3-5 kitap geçiyor elimden ama ıı ııhhh olmuyor, olmuyor, olmuyor.
Her akşam 3-5 kitap mı?? Naptın yağmur sen yaa.
Evet deniyorum tek tek lakin sarmıyor.
Bir ara bende birden fazla kitap okumayı denedim. Ama sizin tam tersinize, tek kitapta aldığım tadı alamadım. Bu yüzden bıraktım. Çünkü ben bir kitabi okurken o romandaki karakterleri düşünüyorum. Olan olaylari ve olacakları düşünüyorum. Birden fazla kitap, bu yüzden karışıklık demek benim için. Devlet'i iki defa okumaya calistim. Ama ikisinde de sıkılıp bıraktım. Cehov kitabini okumadim. Ama internet üzerinden bi kaç hikayesini okudum. Budala'yı okumadım. Belki okuduktan sonra bir değerlendirme yazısı yazarsiniz. Bakalim siz nasil degerlendireceksiniz?
Tabi yazarım ama ne zaman olur bilemiyorum.
Bazı vakitler bende iki kitabı aynı anda okuyorum. Eğer bir kitaptan çok sıkılıyorsam biraz ara vermek iyi geliyor. Devlet adlı kitabı okumuş ve çok beğenmiştim. Kusursuz devlet yapısını anlatıyor Platon. Kitap çizme konusuna bende sıcak bakmayanlardanım. Genelde kitaplarımın içinde not kağıdı olur ve sevdiğim satırları yazarım. veya kitabın sayfalarını not alırım. Son 2 senedir kindle ile okuyorum. Not almak çok kolay oluyor.
Üç kitap ile size bol okumalı günler diliyorum.
Ya ben de kindle alsam mı diye düşünmüştüm aslında bir ara. Ama sonra gerek yok diye kendi kendimi ikna ettim. Kitap'a dokunmadan aynı tadı alabilir miyim diye düşünüyorum açıkçası.
Okumak için vakit ve moral gerek ..kendi adıma böyle..çayını kahveni alacaksın veya atıştırmak için bişeyler kısaca bir ortamın olacak,uyumadan önce gibi zamanlarda da kitap okunabilir tabii uygun ışığın olmalı bu bende henüz yok 🙂 ..bir çok şeyi düzene koydum okumak hariç..biraz da neyi neden okumalıyım soruları var aklımda yani kitap çok ama elime alınca ''bu bana ne katabilir?'' sorusuna cevap bularak okumak istiyorum.
Bu bana ne katabilir sorusu güzel bir soru. Ama bu ön yargı ile yaklaşmak olmaz mı? Yani kitap anlatır anlatmasına da siz neler alabileceksiniz? bir de bu açıdan düşünmek lazım bence.
Benim çoktur öyle üç,beş kitabı aynı anda okumuşluğum. Ayran gönüllüyüm zaten. hele ki kitap uzunsa mutlaka başkası, başkaları aklımı çeler 😉
Biz de mi ayran gönüllü olduk şimdi 🙂
Ben de aynı anda 5 kitap okuyordum bir zamanlar ama baktım böyle bitmeyecek kitaplar, en iyisi birer birer okumak dedim. Kitap sarmasa bile bazen zorluyorum kendimi bitirmeye.
Kitapta beğenilen yerleri çizmeye gelirsek bence çok normal bir şey çünkü ben o satırlara dönüp tekrar baktığımda özellikle belirttiğim yerler olsun ki tekrar o hissi tadayım. Hatta biliyor musun bazen önceden farketmediğim incelikler bulduğum bile oluyor altı çizili yerlere daha sonra dönüp baktığımda 🙂
Hah benim gibi düşünüyorsun işte sen de. Ben de o yüzden çiziyorum. Tekrar okuduğumda o tadı alıyorum kitabı baştan sona okumuşum gibi oluyorum resmen.
hahaha burada yazar benden bahsediyor. valla ben her şeyde olduğu gibi aynı kitaptan da sıkılıyorum. tek kitaba devam ederken kendime ihanet ediyor hissi de oluşuyor. bence üç kitapla hayat çok daha güzel. ruh haline göre seçiyorsun birini, oradan devam ediyorsun. kendimi övüyorum gibi gözükmesin ama bir nevi zeka belirtisi. millet tek kitapta cebelleşirken sen üç kitabı ayrı ayrı anlayıp dinleyebiliyorsun 🙂
Yok ya zekilik olarak değil de can sıkıntısı diyelim daha çok. Ben o yüzden okuyorum yani. Biraz da kitap kendisi dürtüyor onu bırak beni oku diye 🙂
İki kitabı bir arada götürdüğüm olmuştur ama üç kitap beni aşar.
Ben sıkıldığım kitabı raga kaldırırım uzun süre sonra tekrar alırım yine sıkarsa bir daha rafa koyarım ama gün gelir ki o kitabı bir çırpıda okuyup bitirmişim.
Beni de aşıyor aslında. Çünkü birini okuyorum ikinci günü diğer kitaptan 10 sayfa okuyorum mesela. İlk okuduğum kitaptan kopma yaşadığım için biraz başa dönmek zorunda kalıyorum hatırlamak için.
aynı anda 3 film izlemek gibi bişey, kafa milyon olur hele ki aynı gün içinde 3ünü birden okursan oo uçarsın havalara 😀
Aynı anda üç film biraz abartı oldu sanki.
o nasıl bişey 🙂