”Ben hayalciyim ya da gerçekçiyim” derken farkında olduğumuz duyguların ne kadarı doğrudur?
Çünkü insan hayatını bazen büyük bir yanılgı içinde yaşar. Tecrübeler ile büyür ve olgunlaşır, en çok hata yapan ve en çok acı çeken ise aynı zamanda en çok tecrübeye sahip olandır.
Dünyaca ünlü yazarlardan Dostoyevski İnsancıklar adlı ilk eserini yayınladığında, Vissarion Belinski‘nin de övgülerini kazanıp bir coşkuya kapılmıştır. Fakat sonraki eserlerinin beğenilmemesi ile birlikte ruhsal çöküntüye düşmüş ve hastalanmıştır.
Bu durum Dostoyevski’nin de hayalci bir kişiliğe sahip olduğunu göstermektedir. Eğer gerçekçi yanı da en az hayalci yanı kadar baskın olsaydı, nitekim bu tür eleştirilerin olabileceğini ön görebilir ve belki de olağan karşılayabilirdi.
Hayat bize daima gerçekçilik ile hayalcilik arasında seçim hakkı verir. Hayaller çoğunlukla yumuşak bir yastıkta bebekler gibi uyumak kadar tatlı gelse de, gerçekler yumuşak bir yastık yerine buz gibi soğuk odaları hatırlatır.
Hayalcilik seçimi
Hayalci olmak; belki de olmamaktan daha iyidir. Çünkü gerçekler normal bir insanın kaldıramayacağı kadar ağır geldiğinde insan korku ve telaş içinde gerçeklere kör ya da sağır olmaya başlar. Bu yüzden gerçekten ve gerçekçi olmaktan koparak bir hayal dünyasına ya da kendi yaratmış olan sözde gerçek dünyasına sığınır. Bu durum zaman zaman hayalci karakterlere ağır bedeller de ödetebilir. Çünkü hayal kurmak her ne kadar masum bir duygu gibi gözükse de, gerçeklere uyanmak tepemizden bir balyoz yercesine bizi sarsabilir.
Gerçekçilik seçimi :
Gerçekçi olmanın gerektirdiği durumlar dışında, hayalci bir yaklaşımı da destekleyebilecek durumlar ile karşılaştığımızda maddeye ve akılcılığa aynı zamanda neticelere dayalı olan seçim gerçekçiliktir.
Mesela hepimiz gayet iyi biliriz ki; hiç bir şey ölümün kendisi kadar gerçekçi olamaz. Nitekim gelecekte gerçekleşmesi mukadder bir hadise olarak bugün kendi ölümümüzü değerlendirmek gerçekçi bir yaklaşım olurdu.
Bu yüzden gerçekçi olmak hayalci olmaya nispeten daha zordur. Anlama ve kavrama gerektirdiği için her birey için farklı bir olgunluk derecesi gösterir.
Dıştan harabe evimin odalarını rengarenk boyamaktansa, tek odalı kulübemin etrafına çiçekler dikmeyi yeğlerim.
Sol beynim aktif olduğu için gerçekçilikten yanayım, pek duygusal olamıyorum hayalperest havasında :))
Güzel bir paylaşımdı, keyifle okudum, sorgula süreci de heyecan kattı…
Çıplak yazarın son sözü iyiydi 😉
Kaleminize sağlık!
Okuyan gözlerinize sağlık.
Merhaba ;ne güzel yazmışsınız öyle kendimi hayalci miyim yoksa gerçekçi miyim diye sorgulamaktan alı koyamadım. Ve sanırım ben gerçekçi taraftayım , ama dezavantajı yok yani herşeyi önceden düşünüp ona göre davranıyorum hayal kırıklığına uğramaktan daha iyiii:)
Merhaba Başak Hanım, eğer gerçekten de yazdıklarımı okurken kendinize ben bir hayalci miyim yoksa gerçekçi mi? diye sorduysanız. Yazdıklarım kısmen amacına ulaşmış demektir.
çok ciddi bir hayalci olup çok gerçekçi yaşıyorum sanırım 🙂 burdan da anlaşıldığı üzere araftayım herhalde.. bunun orta noktası son cümle olsa gerek çıplak yazar bravo:)
Sanırım insan ne zaman hayal kurması gerektiğini ve ne zaman olaylara gerçekçi yaklaşması gerektiğini bilmeli.
Bazı hayallerin gerçekliğini sorgulayacak kadar içine dalıyorum sanırım. Yada bir hayali yaşıyorum çoğu zaman. Valla bende bilemedim şimdi.