Kibir, belki de insan oğlunun sahip olabileceği en iğrenç ve kötü duygulardan biridir. Fakat daha da kötüsü hem kibirli olup, hem de değilmiş gibi inkar etme durumudur. Çünkü kibirli olmanın iyi bir şey olmadığını neredeyse herkes kabul eder, yine bu kabul edişle birlikte kişi kendine de asla yakıştırmaz kibirli olmayı. Bu nedenle kibirli olduğumuz zamanlarda bile bunun farkında olamaz ve ”kibirli birisiniz” sözlerini de duymazdan gelir ve aldırış etmeyiz.
Hiç kimse mükemmel değildir. Öncelikle bunu kabul etmek ve anlamak gerekir. Herkes biraz yarım, herkes biraz eksiktir. Bu yüzden de kibirli olmayı bir kenara bırakıp, başka insanların düşüncelerine de önem vermeliyiz. Çünkü bazen gerçekten de başka bir bakış açısı gerekir. Aslında kendimiz bir başımızayken bile bunu anlayabiliriz. Bir yazı hazırlamak için uzun günler araştırma yapar ve hazır olduğumuzda yazmaya başlarız. Fakat öyle bir an gelir ki tıkanır ve bir sonraki cümlenin ne olacağını bilemeyiz. İşte tamda o anda yerimizden kalkar, bir nefes alır, balkona çıkıp bir sigara ya da kahve içer bir şekilde kafamızı dağıtmak için başka işlerle meşgul oluruz. Tekrar geldiğimizde ise o tıkanmayı atlatmışızdır.
Sizce o arada ne oldu? Ne değişti de yazmaya devam edebildik?
Ciğerlerimize çektiğimiz hava, uçan bir kuş, bir yudum kahve bize başka şeyleri hatırlattı belki de. Törpülenmiş ve sonu belli olmayan kelimeleri unuttuk ve farklı bir bakış açısı ile geri döndük tekrar. Kişinin kendi içinde farklı bir bakış açısı yakalaması olarak görüyorum ben bu durumu. Bir de başkalarının bakış açısı altına girme durumu vardır. Bu daha çok bir kişinin düşünce yapısını yansıttığı gibi başkalarını da etki altına alır. Kişi buna inandığı gibi, başkalarının da aynı şeyi görmesini hedefleyerek kendi bakış açısıyla yansıtır.
Namaz kılan domates fotoğrafına belki bir çoğunuz denk gelmiştir.
Bu domates gerçekten de secde eder vaziyette namaz kılan bir insan figürünü yansıtmaktadır. Bu kesinlikle doğrudur. Ama aynı zamanda yalnızca tek bir bakış açısını yansıtmaktadır. Yukarıda bahsettiğim gibi de aynı bakış açısıyla etkilemektedir insanları.
Eğer bu domatesi tersi şekilde koyup yatan domates olduğunu söyleseydik ya da dikine koyup oturan domates olduğunu söyleseydik nitekim oturduğunu ya da sırt üstü yattığını fark edecekti çoğu insan. Bakış açısı dediğimiz olay da aslında tamamen bunu ifade etmektedir.
Hiç bir bilgi tek bir kaynaktan alınmamalıdır.
En büyük hatayı da belki de burada yapıyoruz. Tek bir kaynaktan edindiğimiz bilgiyi yeterli görüp farklı kaynaklardan araştırma gereği duymuyoruz. Halbuki faydalandığımız tek kaynak bize tek bir insanın bakış açısını sunmaktadır. Bu durum tıpkı rüya yorumcularının aynı rüyayı farklı yorumlamalarına benzer. Bir de kişinin neye inanmak istediği ile ilgili bir durumdur.
Bazı ünlü düşünürlerin hayat ve hayatın anlamı hakkındaki düşüncelerini inceleyelim.
Schopenhauer için de hayat boş bir şeydir. Halihazırdaki insan onu abartır.
Nietzsche hayatın objektif bir anlamın olmadığını söyler. Onun için sonsuz tekrar edilen bir hiçliktir.
Kiniklere göre doğayla uyum içinde erdemli bir yaşam sürmek yaşamın anlamıdır.
Albert Camus, “hayatın anlamı en acil meseledir” der. Ona göre hayata katlanıp katlanılamayacağı sorunu en büyük sorundur.
Alfred Adler‘e göre yaşamın anlamı: yaşam bütününe katkıda bulunmaktır.
Hepsi aynı şeyden (hayatın anlamından) söz eder. Fakat hepsi aynı şeyden farklı bir biçimde söz eder. Çünkü hepsi birbirinden farklı bir kişilik olduğu gibi, farklı bakış açılarına sahiptirler. Bu yüzden sizin ve benim için de hayatın farklı bir anlamı var.
Herkes sonuçta zayıflıkları, yeterlilik ya da yetersizlikleri, güçlü yanları, alınganlıkları, kırılganlıkları, beş ettikleri, edemedikleri ile sadece bir insan… Kibirliyken bu unutuluyor galiba.
Bizi insan yapan her ne ise kibirli iken unutuyoruz dediğin gibi. İnsan olmaktan çıkıp kendimizi unutuyoruz kısaca.
O kadar güzel bir etkileyici olmuş ki, tokat etkisi yaptı. Kaleminize sağlık.
Yazılarımı devamlı okuyup yorumlarda bulundugun için teşekkür ederim Emre. Beğenip beğenmemen gerçekten önemli değil benim için. Eleştiri de olsa zıt bir düşünce de olsa yazacakların yorum yapmanı hep isterim.
Katiliyorum. Herkes olaylari kendi bakis açisiyla görür.
Okudugunuz için teşekkür ederim Derya Hanım.