Aykırı Düşünce..!
”Hayat kadınları toplumda her zaman saygı duyduğum ve duyulması gerektiğine inandığım insanlardır.” Bu düşünce yapısı bir takım insanlar tarafından başta rahatsız edici gibi görünse de, kestirip atmak yerine üzerine düşünüp mantıklı sonuçlara varabileceğiniz bir düşüncedir. İnsanlara bir baksanıza.. Her şeyi ne de kolay eleştiriyorlar. Hatta acımasızca, olaya hakim olmadan, konuyu bilmeden atıp tutmayı marifet sanıyorlar. Oruç tutmayanı eleştirirler, fahişelik yapanı eleştirirler, giyimini hoş bulmadıklarını eleştirirler, gece sokağa çıkanı eleştirirler, görüşü farklı olanları eleştirirler ve genellikle kendileri de başkaları tarafından eleştirilmeyi sevmezler. Oysa çoğu zaman ortada anlaşılması zor ya da karmaşık bir durum da yoktur.
Bir fahişe; fahişe değilim demez!
Çünkü kendisi ne olduğunu gayet iyi bildiğinden bunu inkar etmez. Evet ben para karşılığı seks yapıyorum! der ve bunu kabul eder.
Peki sizce hangisi daha erdemlidir?
Bu işi yapıp kabul eden mi? Yoksa bu işi yapıp, yaptığını inkar eden yalancılar mı?
Siz olsanız hangisine saygı duyardınız?
Haksız yere hapis yatmış yahut istemeden bir olaya karışmış bir insanın ”mahkum, sabıkalı, suçlu” damgası ile hayatını devam ettirmesi ne kadar mümkündür? Ki bu ülkede haksız yere hapis yatan çok insan da tanıyorum. (Bkz. 1 tepsi baklavaya 9 yıl hapis)
Diğer yandan insanların saygın ve önemli biri olarak gördüğü, aslında kötü kişilerin ise hangi lağımın faresi olduğu belirsizdir. Kimlere maşalık etmiş, kimlerden rüşvet yemiş ve karşılığında yatlar katlar almıştır kendine? Gerçekten de bu tür yavşakların el üstünde tutulup, vergi rekortmeni falan ilan edilmesi çok zoruma zoruma gidiyor.
Size bir olay daha anlatayım..
Yakın bir arkadaşım hastalanmıştı ve yaklaşık bir hafta kadar da hastanede yatması gerektiğini söylemişlerdi. Doktoru kadın ve oldukça dengesiz biriydi. Zaten bir kaç gün sonra da başka bir doktor gelmeye başladı. Eski doktor niye gelmiyor, noldu demeye kalmadı.. Sonradan öğrendik ki; meğer kadın başka bir hasta yakını tarafından mahkemeye verilmiş ve hapis cezası almış.
Asıl bomba elbette bu değil!
Yabancı bir ilaç firmasıyla anlaşarak, hasta reçetelerine hiç ihtiyaçları ve faydaları olmadığı halde bu ilaçları yazmış. Yani firma bu kadına, sen bizim ilaçları sat, tanıt reçetelere de yaz. Biz de sana şu kadar para ödeyelim. Kadın da bunu kabul etmiş.
Şimdi bu insanın nesine saygı gösterelim?
Ya da bu insan toplumca fahişe diye aşağıladığımız insandan çok mu üstün bir insan?
Asıl şerefsiz, asıl yalancı, hırsız, alayı bunlar işte. Ne olduğunu bilmediğimiz, maskeyle aramızda dolaşıp güvenerek sırtımızı yasladığımız insanlar. Doktor diye canımızı emanet ettiğimiz insanlar.
Üzüldüğüm diğer bir husus da, kime saygı göstermemiz gerektiğini bilmiyor olmamızdır!
Haddimi bilirim ben. Kimselere vaaz da vermiyorum, size şunlara saygı gösterin ya da göstermeyin diye bir konuşma da yapamayacağım. Sadece gördüklerim ve yaşadıklarım arasında zihnimin çengelli iğnesine takılan bazı şeyleri anlatmak istiyorum hepsi o kadar.
Küçükken öğretmenlerimize, anne babamıza kısacası bizden büyük olan herkese saygı göstermemiz gerektiğini öğrendik hepimiz.
Peki bu doğru muydu acaba?
Büyüdükçe biz mi saygımızı yitirdik, yoksa saygı gösterdiklerimiz mi saygınlıklarını?
Evet belki de düşünmemiz gereken en önemli sorudur bu. Aslında en başta yanlış öğrenmiştik bir şeyleri. Herkese saygı göstermek zorunda olmadığımızı öğrenmemiz gerekirdi oysa.
Yetişkin bir birey olunca her şey değişti mi peki, yine aynı şeyleri tekrar edip durmadık mı? Saygı göstermek için bir insanın isminin önündeki unvana aldanmadık mı?
Avukat, Öğretmen, Prof. Belediye Başkanı vs…
Saygıyı hak eden kişinin kendisi mi, yoksa unvanları mı olmalı?
Hepimiz bu noktada ortak bir yanılgı içine giriyoruz. O da mevki sahibi olan herkesin, aynı zamanda saygı gösterilmeye değer bir birey olduğu yanılgısıdır.
Çok farklı bir bakış açısı Çıplak yazar 🙂
Teşekkür ederim naçizane düşüncelerimi yazdım hepsi o kadar.
O kadar doğru bir şekilde ifade etmişsin ki durumu, duygularıma tercüman olmuşsun.
İki insan ancak aynı duyguları hissettiği zaman anlaşır.
Altına imzamı basarım. Hepsi bana uyan görüşler. Özellikle fahişeler konusunda yazdıklarınız; toplumun en fazla kenara ittikleri ancak en saygı duyulası olanlar…
Teşekkür ederim Osman Bey, herkesin her şeyi anlamasını ya da benimle aynı fikirde olmasını elbette beklemiyorum. Bu yüzden yorumunuz beni çok mutlu etti.
Kaderin en yaman yazgısına sahip o kadınların olması, toplumun isteğinin sonucu… O kadınlardan kaçının kendisinin canı gönülden istediğidir ki içinde bulundukları durum?
Onları küçümsemek, haklarında atıp tutmak çok düşündürücü. Mevlana ne demişti karşısına çıkan o çilekeş kadınlardan birine "Sen olmasaydın, iffetli bilinip evinde rahatça oturan kadınlar rahat edebilir miydi, evinde rahat rahat oturuyor olabilir miydi?" Aşağılamak ne demek, "Allah kurtarsın" demek gerek. Hem toplum onları bambaşka hayatlara itiyor ve kullanıyor sonra da aşağılıyor, bu ne üste çıkmaklık? Onlar mı aşağılanıp eleştirilmeli yoksa onları o hale getirenler mi? O hale getirenler sütten çıkmış ak kaşık mı? Ya diğer anılanlar, mesleklerini, bulundukları yeri kullananlar? Sonunda "Vur abalıya" kolaycılığına kaçanlar ya? O zaman değerlendirmede bir yanlışlık var.
Değerli yorumun ve farklı düşüncelerin için teşekkür ederim acemidemirci.
Bir fahişe yasalara göre cürüm işliyor demektir. Bir katil yasalara göre cürüm işliyor demektir, Yaptığı işi kabul edip etmemesi önemli değil. Yaptığı işin yasalarca cürüm olduğudur. Bizler bir eylemin doğru olup olmadığına batarız. Herkese göre de bir doğru olabilir ama, yasaların ortaya koyduğu yaptırımları da göz ardı edemeyiz.
Kime göre doğru ve hangi yasalardan söz ediyorsunuz?
Bakma sen insanları acımasızca eleştirenlerin "ruhları fahişe" olmuş. Eskiler "Şerefü`l-mekân bi`l-mekîn" derlermiş. Şimdi tam tersi… Dogmalardan kurtulmalı insan ve insafsızca yargılamalarından. Güzel bir bakış açıcı, güzel bir yazı…
Teşekkür ederim Mustafa beğendiğine sevindim.
Tamda bugün eleştiriler ile ilgili bir yazı yayınlamıştım ki yazını okuyunca daha bi cila çekmiş oldum kafamdakilere. Farklı düşünmüyorum senden isim önü tamlamaları saygı göstermek için yeterli olsaydı dilbilgisi kitabının önünde secde etmek gerekirdi. Çok beğendim özlemişim yazılarını okumayı..
Teşekkür ederim Yağmur, ben de yorumlarını özlemişim