Başrolde Ozan Güven, Serenay Sarıkaya ve Mehmet Günsür gibi değerli oyuncuların bulunduğu fi dizisi, her ne kadar 2017 yılında yayınlanmaya başlayan dizilerden olsa da, geç izlediğim dizilerden biri oldu. Ben de Haluk Bilginer‘in Şahsiyet dizisinin ardından, izlemeye başladığım Fi dizisi hakkında genel olarak düşüncelerimi paylaşmak istedim.
Ama yazıma başlamadan önce şunu özellikle belirtmek isterim ki; eğer bu diziyi tek cümle ile özetleyecek olsaydım muhtemelen şöyle derdim: Dört duvar olan, penceresiz bir dizi. Bu çarpıcı bir benzetme mi, yoksa sert bir eleştiri mi, orasına da yazımı okuduktan sonra siz karar verin.
Fi Dizisi Oyuncuları Hakkında Düşüncelerim
Ozan Güven (Can Manay)
Dizide karşımıza ünlü bir terapist olarak çıkan Can Manay karakteri, mesleği gereği hem dikkat çekici hem de ilgili uyandıran karakterlerden biri. Ancak dizi ilerledikçe Can Manay karakterinde hissettiğim bir soğukluk oldu. Kesinlikle Ozan Güven‘in oyunculuğu kötü demiyorum. Aksine çok iyiydi. Hatta belki de fazla iyiydi ve bu aşırı iyilik adeta keskin sirke misali Can Manay karakterine zarar verdi. Eğer Ozan Güven olsaydım ve tesadüfen bu yazıyı okusaydım kesinlikle küfür ederdim. Yorumum başta ne istediğini bilmeyen ve hiçbir şeyden memnun olmayan izleyici profili çizmiş olsa da, kesinlikle Can Manay karakterinde ilginç şekilde hissettiğim bir soğukluk vardı. Kabul ediyorum adam zaten kimseyi sevmeyen ve soğuk biri. Ama bu başka bir soğukluk. Çünkü onu izlerken hem ilgiyle ne olacak diye bekliyor hem de sıkılıyordum.
Osman Sonant (Sadık Murat Kolhan)
Dizide dikkatimi çeken ve harcandığını düşündüğüm karakterlerden biri. Çünkü evet bu oyuncuyu senaryo kurbanı ettiler ve harcadılar. Eğer diziyi izlediyseniz Sadık Murat Kolhan karakterinin otoriter ve güçlü bir profili olmasının yanı sıra duygusal bir yanı olduğunu da anlamışsınızdır. Ancak bu dediğim dedik karakteri nedense bir dediğini de yaparken göremedik. Mesela ilk sezonda ölen bilgisayar uzmanı çocuk bir sahnede Özge’ye Sadık bizi inşaata gömer, ölümüzü bile bulamazlar gibisinden çok çarpıcı laflar ediyordu. Ama Sadık aslında hiç öyle bir karakter değildi. Olamadı! Yani şu adama iki kurşun sıktırsaydınız ya da birinin ağzını yüzünü dağıtırken gösterseydiniz de, biz de haaaa bu adam harbiden de tehlikeli, şakası olmayan bir adam diyebilseydik. Ama Sadık hep takım elbisesini giydi ve yanında üç beş adamla dolaşıp durdu. İşte bu yüzden bu adamı harcadılar diyorum. Yani sorun Sadık karakterinin tehlikeli bir adam gibi gösterilip, aslında hiç tehlikeli olmaması.
Serenay Sarıkaya (Duru Durulay)
Bu kız oynamış. Harbiden de rolünün hakkını vermiş. Kendisini her ne kadar pek sevmesem de, yiğidi öldür hakkını yeme sözünü de hatırlatmak isterim. Dizinin ilk sezonunda kendisini deli gibi seven müzisyen sevgilisi Deniz’e ufaktan yamuk başlayarak, gerçekten nefretimi kazanmayı başardı. Evet nefret dedim yanlış duymadınız. Ben bu kızdan bu dizide nefret ettim. Ama dikkatinizi çekmek isterim ki bu iyi bir şey. Yani iyi oyuncu dediğimiz şey de zaten bu değil midir? İlla herkes hero olacak diye bir durum olamaz. Birileri hero olurken, başka birileri bad guy/girl olacak ki, dizinin tadı çıksın. Ama mesele o kötü, kendisinden nefret edilen insanı yaratabilmekte. Duru’da bunu hakikaten çok iyi başarmış. Ancak Durulay yerine farklı bir soyad verselerdi, sanki daha iyi olurmuş. Duru Durulay ne yahuu…
Mehmet Günsür (Deniz Hoca)
Dizide belki de şiir gibi oynamış diyebileceğim nadir oyunculardan biriydi. Önceki film ve dizi çalışmalarında da aynı performansı gösteren gerçekten başarılı bir oyuncu. Ben Deniz Hoca’yı izlerken, Mehmet Günsür‘ün gerçekten yıllardır hocalık yaptığını falan düşünmeye başladım. Adam karakterine artık nasıl girdiyse herhalde çekimler dışında evinde de Deniz hoca olarak dolaştığı falan olmuştur.
Berrak Tüzünataç (Özge Egeli)
Dizinin dikkat çeken asabi kızı Özge Egeli, diziye gerçekten de ayrı bir hava katmış. Dibe vuruşunun ardından, Özge Egeli’nin yeni bir karakter olarak küllerinden doğduğunu görmek açıkçası diziye heyecan katan güzel detaylardan biriydi. Çünkü duygusallığı ve insani değerlerini bir kenara atarak, tamamen çıkarları doğrultusunda hareket etmeye karar veren yepyeni bir Özge Egeli var dizide.
Büşra Develi (Bilge)
Dizinin akıllı ve tam bir Can Manay hayranı olan Bilge’si, konumu gereği en kritik oyunculardan biri. Başlarda sıkıcı bulduğum oyunculuğu, zaman içerisinde Bilge karakteri ile tam olarak bütünleşti diyebilirim. Geçmişte yaşadığı trajik olaylar, anlaşılan Bilge’yi kendi yaşıtlarından daha farklı bir hale getirmiş.
Fi Dizisi Genel Olarak Nasıldı?
Dizinin oyuncu kadrosu oldukça iyi ve başrol için seçilen Ozan Güven, başrol olmanın hakkını layıkıyla vermiş. Bunu dışında dizinin çekimleri ve sahneye göre entegre edilen müzikler oldukça başarılıydı. Kolay kolay dizi içinde kullanılan müzikleri beğenmem ama gerçekten de iyi iş çıkarmışlar. Sahneye göre tam olarak uyum sağlayarak hislerinize adeta tavan yaptırıyor. Fi dizisi başta Ozan Güven’in oyunculuğu için söylediğim gibi keskin sirke diyebileceğim bir dizi olmuş. Sağdan sola, aşağıdan yukarıya her şey gayet başarılı gözüküyor ama, olayların örgüsünden mi, yoksa başka bir sebepten mi bilmiyorum ama izleyiciyi boğan bir havası vardı. Bu yüzden penceresiz dört duvar içinde hissettiren bir dizi olduğunu söylemiştim. Ne bileyim keşke minik bir havalandırma penceresi olsaydı da, biz de az da olsa o pencereden bir ışık hüzmesi görebilseydik.
Güzel dizi. Tavsiye ederim..