Kendi yazdıklarınızı eleştirmeyi öğrenmek
Az evvel son yazım olan, aynı anda birden fazla kitap okumak adlı yazımı bitirdim. Bazı zamanlar insan gerçekten de bulduğu ilham perisiyle adeta sevişiyor. Ben de bu gün kendimi öyle hissediyorum. Saat şu anda 23:37 ve ben beş dakika öncesine kadar dışarıdaydım. Sokak lambalarının aydınlattığı yarı karanlık caddelerde yürürken birdenbire insanın önce kendini eleştirmesi gerektiğini anladım. Bazen hissettikleri insanı gerçekten de derinden etkiliyor. İşte bu gece ben de öylesine sarsıldım. Yazdığım kadar basit bir sözden bahsetmiyorum. Bu yüzden lütfen her satırı dikkatlice okuyun.
Öncelikle bir yazar olarak bir şeyler yazmanın yanı sıra, okuyucu kitlesi ile oluşan köprünün ne derece sağlam olabileceğinden bahsetmek istiyorum. Genellikle deneme ya da eleştiri yazıları belki de en dikkat çekici ve yoruma en açık olan yazılardır. Bu yüzden özellikle deneme yazarken kendimize sorular sormayı, daha doğrusu kendi yazdıklarımızı eleştirmeyi öğrenmeliyiz. Deneme yazmanın belki de en güzel yanı yazarın hiçbir ispat içerisinde olmamasıdır. Yani yazar düşünceleri paylaştığı konuyu sadece ”ben böyle düşünüyorum” çerçevesinde paylaşır. Katılıp katılmama konusunu da okuyucunun kendisine bırakır. Ancak iyi bir deneme, okuyucunun en çok katıldığı ve aynı fikirde olduğu deneme yazısı anlamına da gelmez.
Peki iyi bir deneme yazısı nasıl olur?
Deneme yazmak, yazarın sadece kendi düşüncelerini paylaştığı okuyucuyu umursamadığı yazı türü değildir. İyi bir deneme, yazının içinde okuyucunun boşluk bulamayacağı, sorulması ya da merak edilmesi düşünülen tüm soruların cevap verildiği bir denemedir. Bu da deneme yazılması düşünülen konu üzerine plan çıkarmayla olur. Yazının ana fikri ve verilmek istenen mesajı öncesinde belirlemeniz, giriş gelişme ve sonuç bölümlerini bağlamakta inanılmaz bir fayda sağlayacaktır.
Unutmayın! Kimse sizden bilimsel bir dayanak beklemez. Düşüncelerinizi sorgulamaz. Bu belki de deneme yazmanın en güzel yanıdır. Hatta ilk kuralıdır. Ancak yazmış olduğunu deneme yazısında anlatmak istediklerinizi ne kadar soft ve akıcı bir dille anlatırsanız, deneme yazmakta da o kadar başarılı olursunuz.
Balon iğneyi sevmez
Mesela Toplumun kişilik oluşumu üzerindeki etkileri diye bir deneme yazdınız. Şimdi bu konuyla ilgili tüm düşüncelerinizi anlattığınız o deneme yazısını bir balon olarak hayal edin. Size meditasyon yaptırmıyorum, gözlerinizi kapatıp hayal kurmanızı da istemiyorum. Sadece anlatacaklarımı daha iyi anlamanızı sağlamak için böyle bir örnek vermeyi uygun gördüm. Şimdi o balonu patlatmaya çalışın. Elinize sivri bir cisim ya da cam gibi keskin bir nesne alarak ne varsa saplayın. Kısacası ”deneme” adı altında yazdıklarınızı, bir süzgeçten geçirin.
Savunduğunuz fikirlerden oluşan balonunuz patladı mı? Yoksa hala sapasağlam duruyor mu? Ya da oluşan küçücük bir delik nedeniyle yavaş yavaş havası mı iniyor? Demek istediklerimi anlıyor musunuz? Düşüncelerinizi sorgulamanız, yazdıklarınızı değiştirmeniz ya da geliştirmeniz anlamına gelir. Bu da yazmış olduğunuz denemenin daha kaliteli bir yazı olmasına imkan tanır.
Denemeler ”ben” odaklıdır. Bilimsel bir dayanak ya da farklı bir kanıt gerektirmez. Ancak ”ben” dediğiniz şeye sorular sorduğunuzda size kaçamak cevaplar veriyorsa ya da veremiyorsa yazdığınız denemenin temelinde bir sıkıntı var demektir. Çünkü bu durum kendi yazdıklarınızı benimsemediğiniz anlamına gelir. Bu yüzden yazdığınız her denemeyi bir balon olarak düşünün. Ve o balonu patlatmak için gerekirse kendinizi zorlayın. Balon kolayca patladıysa yazdıklarınızı yeniden gözden geçirin. Yok eğer patlamıyorsa, düşünceleriniz tam anlamıyla oturmuş demektir.
Böyle yapmak çok faydalı bilir misin..insan hesaba önce kendini çekince kendi kusurlarını hatalarını bildiğinden çok da ileriye gidemiyor ne eleştiride ne yargıda bu da onun kalitesini artırıyor diye düşünüyorum.
Aslında ileriye gidebiliyor. Bunu yaptığında sadece ileriye nasıl gitmesi gerektiğini daha iyi anlıyor ve daha az hata yapıyor.
Düşüncelerinize genel olarak katılıyorum ama kişinin kendine saldırması,kendine psikolojik şiddet uygulaması derecesine kadar da ilerlememeli diye düşünüyorum.Sevgiyle 🙂
Kendine saldır sözünü sadece dikkat çekmesi açısından yazdım. Tabi ki kişinin kendi üzerinde fiziksel ya da ağır psikolojik baskı yaratması doğru olmaz. Daha çok insanın kendi düşüncelerini süzgeçten geçirmesine yönelik bir vurguydu o söz.
kesinlikle önce kendini görmek kendini bilmek ve kendini sorgulamak sonrasında gelebilecek tüm olumsuzlukları tamponlama da ve etkilenmeyi azaltmada birebir.. ancak şiddetini ayarlamak lazım kendimizi de çok hırpalamaya gerek yok hayat kısacık:)
Hayır hayır kesinlikle kendini hırpalamaktan söz etmiyorum. Sizin de dediğiniz gibi önce kendini eleştirmek ve yine kendini yorumlamak bahsettiğim konu. Bir nehir düşünün içinde sürüklenip gidiyorsunuz. Nehirden çıkmak ve akıntıya bir de öyle bakmak gerek. Ne yöne nasıl gidiyorum diye farklı bir bakış açısıyla bakmak.
Doğru aslında hiç bu açıdan düşünmemiştim Yazınız beni aydınlattı ben ki temkinli konuşan biriyim deme ki öyle değilmiş bazen 🙂 Bu güzel yazınız bana iyi geldi hele ki şu durum da ki halime :)Çok teşekkür ederim …sevgiyle kalın ..
Yorumunuz için teşekkür ederim. Fakat samimiyetimle söyleyebilirim ki yazılarım her zaman iyi gelmeyebilir. Bazen şiddetli baş ve karın ağrıları da yapabilir. Sadece uyarmak istedim.