Günümüz insanı sahip olduklarını neye borçlu? Nesiller boyu İnsanların aslında yapmış oldukları asıl şey neydi?
Bazı olaylar tarihin akışını değiştirdiği gibi, insanların yaşam biçimini de ciddi anlamda değiştirmiştir. Çünkü insanlar ilk kez bilince ulaştığı anda, sadece kendini değiştirmekle kalmayıp içinde yaşadığı dünyayı ve doğal ekolojik dengeyi de değiştirmeye başlamıştır.
Nesiller boyu tekrar ettiğimiz bir şey varsa o da, bilgi aktarımıdır.
İlk uçağın yapımı, piyona ve diğer enstrümanların icadı, ilk renkli tv, savaş araçları ve mutfak robotları gibi bir çok şey aslında önceki nesillerin bıraktığı bilgi mirasıdır. Dolayısıyla bu mirasın korunması ve geliştirilmesi de, sonraki nesillere sağlıklı bir şekilde aktarılmasını sağlayacaktır. Bu yüzden bugün sahip olduğumuz her şeyi, aslında avcı ve toplayıcı olarak hayatta kalmayı başarabilen ilk insanlara borçlu olduğumuzu bilmemiz gerekir. Öyle ki bu insanlar Sibirya’nın -50 dereceye varan soğuklarında, mamut avlayarak ve yeni avlanma taktikleri geliştirerek hayatta kalmayı başarabilmişlerdir.
Fakat daha da öncesinde büyük bir keşif yatmaktadır.
Çünkü keşfedilmemiş bir bilgi ancak deneyimle kazanılır. Bu keşif insanlığın kendini ve yaşadığı dünyayı (kısmen) keşfidir. Bilgi aktarım evresi değil, keşfetme evresidir. Çünkü ortada henüz aktarılacak bir bilgi yoktur. İnsan 0 km bir durumdadır. Ayrıca taş devri diye adlandırdığımız devir, aslında daha çok tahta devridir. Çünkü yapılan kazılar ve bulunan fosiller göstermektedir ki, insanlar en çok tahtadan yapılmış araç ve gereçleri kullanmıştır. Bu araç ve gereçlerin yapımı, elbette insanoğlunun bilinç sahibi olmasının ardından kendisini ve yaşamış olduğu gezegeni keşfetmesiyle mümkün olmuştur. Hangi bitkilerin zararlı olduğu, hangi bitkilerin yaraya iyi geldiği, hangi hayvanlar ile nasıl mücadele edileceği ya da avlanacağı tüm bunların hepsi binlerce yıllık bir keşif ve deneyim sonrasında elde edilen bilgilerdir. Nitekim sonraki nesillerin de yeniden keşif sürecine girmediğini düşünürsek, bilgi aktarımının bu şekilde devam ettiğini anlayabiliriz. Peki bilincin ortaya çıkmasıyla birlikte edinilen bilgiler doğrultusunda insan dünyayı nasıl değiştirmiştir?
Edinilen bilgiler ve deneyimler zaman içerisinde insanı, doğal yaşam dengesinin zirvesine çıkarmıştır. Çünkü diğer canlı türlerinin aksine, düşünüp-üretebilen, geliştiren ve geniş bir avlanma yelpazesine sahip tek canlı insandır. Dolayısıyla ekolojik denge bozulmaları da bu süreçte başlamıştır. Çünkü insanlar, diğer canlıların aksine, çok kalabalık gruplar halinde hareket etmeyi, avlanmayı ve yeni avlanma taktikleri geliştirmeyi de aynı süreçte öğrenmiştir. Bu durum elbette bir çok canlı türünün neslinin yok olmasına sebep olduğu gibi, bu canlılarla beslenen küçük böcek ve canlıların da, yok olmasına sebep olmuştur.
Bilgi aktarımı ve keşif, geçmişte sona ermediği gibi günümüz insanı için halen devam etmekte olan bir süreçtir. Bu sürecin çeşitli örneklerine çoğu kez rastlamışızdır..
Bu ve buna benzer gelişmeler, insan var olduğu sürece devam edecektir. Sonraki nesiller ise, daha bilgili ve deneyimli olacaktır. Bu yüzden deneyimlediğimiz ve öğrendiğimiz bir bilginin, paylaşılmadığı taktirde hiçbir önemi olmadığını da anlamamız gerekir.. İnsan olarak yapabildiğimiz en doğru ve iyi şeyin bilgi aktarmak olduğunu da söyleyebiliriz. Kim bilir belki insan olmanın temel gayesi de budur.
Her gün yeni şeyler öğrenerek yaşıyoruz.
Çünkü insan yeme-içme gibi temel ihtiyaçların dışında bilgiye aç bir varlıktır. Var olmak için sürekli bir bilgi tüketimine ihtiyacı vardır. Bu yüzden bizi ayakta tutan asıl şeyin bilgi edinmek ve yeni şeyler keşfetmek olduğunu bilmeliyiz.
Tatmadığımız yemekler, yürümediğimiz yollar ve görmediğimiz yerler gibi bir çok şeyi keşfediyoruz. Fakat henüz sınır çizgisine ulaşmadığımız evrende keşfedilecek milyonlarca şey olduğunu da unutmamız gerekir. Klasik bilim kurgu filmlerinde gelecek ile ilgili bir çok teorinin yer aldığını görürüz. Ama içinde bulunduğumuz zaman da geçmişin birer bilim kurgusu değil midir? Yüz yıl önce birine günümüz teknolojisinden bahsetseydiniz sizi deli olarak görmezler miydi? İşte bu yüzden gelecek de şimdiki zamanın bilim kurgusudur.
Bazı araştırmalar ve keşifler yıllarca sürebilir. Çünkü bir bilgiye erişmek her zaman kolay değildir. Fakat kazanılan bilgi bireysel olmaktan çok insanlığın ortak kazancıdır ve sonraki nesillerin yaşamlarını daha iyi sürdürebilmeleri için yol göstericidir.
Tüm bunların ortak noktası nedir?
Bilgi aktarımı ile günümüz insanın bugünkü sahip olduğu konumu ele alacak olursak; bir şeyin önemini iyi anlamamız gerekiyor. O da öğrenmek ve öğretmek. Ancak öğrenen sadece öğrenmekle kalmayıp aynı zamanda iyi bir öğretici konumuna gelmiş olmasaydı, nitekim şu anda ilkel çağlarda bile olabilirdik. Bu yüzden öğrenmek ve öğrendiğini öğretebilmek yüzyıllardır tekrar ettiğimiz ve içinde bulunduğumuz çok önemli bir süreçtir.
Burada anlamamız gereken en önemli nokta; bir bilgiyi öğrenmek değil! Aynı zamanda o bilgiyi sonraki nesle aktarabilmek için öğretecek yeterli kapasiteye sahip olmaktır.
Bu da sadece öğrenmeyi öğrenmekle mümkündür..
gerçekten ufuk açıcı bir içerik olmuş…
Teşekkür ederim beğendiğinize sevindim.