• Hakkımda
  • Reklam
  • İletişim

Çıplak Yazar | Kişisel Blog

Takip et
Tülsü
Çıplak Yazar | Kişisel Blog
Uykudan uyandığım bazı sabahlar, dünyayı değiştirebileceğimi düşünürdüm.
Sonrasında çorabımın diğer tekini ararken bulurdum kendimi.
  • Günlük
    • Aforizmalar
    • Gece Yazıları
  • Hikayeler
  • Deneme
  • Eleştiri
  • Mizah
  • Yaşam ve İnsan
  • Sinemaskop
    • Ödüllü kısa filmler
    • Yabancı dizi önerileri
    • Tavsiye Filmler
  • Araştırma
  • Bloggess
    • Misafir Yazarlık & Konuk Olabileceğiniz Blog Listeleri
Nereden, nasıl geldin bilmiyorum ama burada bir şey yok ki.. :(
Tüm Sonuçları Gör
Nereden, nasıl geldin bilmiyorum ama burada bir şey yok ki.. :(
Tüm Sonuçları Gör
  • Günlük
    • Aforizmalar
    • Gece Yazıları
  • Hikayeler
  • Deneme
  • Eleştiri
  • Mizah
  • Yaşam ve İnsan
  • Sinemaskop
    • Ödüllü kısa filmler
    • Yabancı dizi önerileri
    • Tavsiye Filmler
  • Araştırma
  • Bloggess
    • Misafir Yazarlık & Konuk Olabileceğiniz Blog Listeleri
Çıplak Yazar | Kişisel Blog
  • Günlük
  • Hikayeler
  • Deneme
  • Eleştiri
  • Mizah
  • Yaşam ve İnsan
  • Sinemaskop
  • Araştırma
  • Bloggess

Kısa Hikaye: Odadaki Kelebek

Çıplak Yazar Çıplak Yazar
10 Ağustos 2019
Kısa Hikayeler
5 dk.
A A
4

Bu blogda yer alan kısa hikaye ve uzun hikayeler izinsiz olarak alınamaz ve başka bir yerde yayınlanamaz! Dram, bilim kurgu, gerilim, korku, hayatın içinden, çocuk hikayeleri, kısa hikayeler ve daha fazlası için hikaye kategorisini ziyaret edebilirsiniz.

Odadaki Kelebek


Işıkları kapatıp yatağıma yattım. Akşam fazla yemediğim için midemde hafif bir boşluk ve bu boşluğa eşlik eden hafif bir uğultu vardı. Bu uğultu bana yatağımdan kalkmamı, sonra ışığı açıp mutfağa doğru gitmemi, ardından mutfaktaki buzdolabının kapağını açarak gözüme ilişen ilk şeyi yemem gerektiğini söylüyordu. Oysa bu uğultu aynı zamanda benim ne kadar üşengeç biri olduğumu gayet iyi biliyordu. Sonunda bana yenik düşeceğini anlayarak, sesini azaltmaya başladı.

Sol kolumun üzerine uzanmışken, uğultunun azalmasıyla birlikte omuzumda bir ağrı hissettim ve sağıma döndüm. Üstelik oda penceresi de sağ tarafıma denk geldiğinden dışarıda esmekte olan hafif rüzgâr, tatlı tatlı yüzüme ve ayaklarıma değiyordu. Gözlerimi kapadım ve kendimi esmekte olan o tatlı rüzgârın kollarına bıraktım. İnsan gözünü kapattığı anda gerçekten de olduğu yerde değil, olmak istediği yerde oluyordu. Ben de olmak istediğim yerlere doğru yolculuğa hazırlanırcasına, göz kapaklarım kapalıyken önümde uçuşan siyah ve minik noktalara güzel diyarlara gitmesi gerektiğini tembih ediyordum.

***

O anda bir vızıltı duydum ve o minik, anlamlandırılmayı bekleyen siyah noktaların hepsine veda ederek yerimden kalktım. Odada bir şey vardı. Ancak kanat çırpışlarına iyice kulak kesilince bunun bir sinek olmadığını anladım. Işıkları açınca da sinek olmadığından emin olmamakla birlikte, perdeye konan o güzel kelebekle tanıştım.

Gövdesine yakın olan kısımlar gök mavisi rengindeydi. Başına yakın olan kısımlar siyah renkte, kanatlarının uç kısmında ise gövdesine nispeten daha büyük ve yuvarlak beyaz renkleri vardı. Konduğu yer perdenin üst tarafında olduğundan, ona yetişmek için ayağımın altına bir sandalye almam gerekiyordu. Ancak üşengeç olduğumdan perdeyi sallamayı tercih ettim. Perdeyi bir kaç kez sallamama rağmen adeta yapışmışçasına kıpırdamadığını görünce, sinirlendim ve mutfak sandalyelerinden birini getirerek uzanmaya çalıştım.

Kanatları toplu halde durduğundan çok usul ve dikkatli bir şekilde baş ve işaret parmağımı onu yakalamak için uzattım. Nasıl oldu bilmiyorum ama kelebeğin içgüdüsü benim reflekslerime galip geldi. Kanatlarını çırptığı gibi uçtu ve yatağımın üzerine kondu. Neyse ki bu sefer yüksekte olmadığından onu yakalamak için sandalyeye ihtiyacım olmayacaktı.

***

Tekrar mutfağa gittim ve almış olduğum sandalyeyi yerine bıraktım. Bir yandan da sessiz olmaya çalışıyorum ki, gecenin bir yarısı ev ahalisini bir kelebek yüzünden uyandırmayayım. O an aklıma annemin kışlık domates saklamak için kullandığı cam kavanozlar geldi. Hepsini kullanmış olamazdı. Rafları ve çekmeceleri kurcalayınca nihayet boş bir cam kavanoz buldum.

Elimdeki cam kavanozla odama girdim ve yatağımın üzerinde durmakta olan kelebeğe usulca yaklaştım. Tek hamlede kavanozu üzerine kapatarak onu yakalamayı başardım. Daha sonra kavanozun üzerini elimde kapattım. Zararlı bir hayvan olmadığını bildiğim için kapak kullanma gereği duymadım. Daha sonra yatağıma oturarak elimdeki kavanozun içinde duran kelebeğe baktım.

-Beni gece gece hayli uğraştırdın. Söyle bakalım yolunu mu kaybettin sen?
– Ne de güzelsin öyle. Ama eminim bir dişisindir. Çünkü erkek olsaydın sanırım renklerin biraz daha koyu falan olurdu.
-Söyle bakalım ne yapayım ben sana? Bıraksam uçup gidebileceğin güzel bir bahçe de yok buralarda, her yer apartman dairesi, her yer beton taş duvar.
– Sen kesin yolunu kaybettin. Yoksa ne işin var buralarda.
– Ama biliyor musun, iyi ki bana geldin. Seni temin ederim gecenin bir yarısı, sana böyle çok güzelsin diyerek iltifatlar eden insanoğluna rastlaman oldukça zor.
– Tabi ki de kendimi övmüyorum şapşal. Ben sadece… Amannn boşver gitsin.

***

Ellerim kavanozun üstünde kapak görevi görürken, gözlerimi ondan alamıyordum. Bir ara uykuya dalar gibi oldum ama sonra yeniden onunla konuşmaya devam ettim. Bir an kavanozun dibinden kanatlanarak, avuçlarımın ortasına konuverdi. Onu net göremediğim için kavanozu havaya kaldırarak izlemeye ve onunla konuşmaya devam ettim.

-Anladığım kadarıyla kavanozun içinde olmaktan sıkılmaya başladın.
– Sakın seni anlamayacak kadar bencil biri olduğumu düşünme. İnan bu beni çok üzer.
-Haaa? Bir şey mi fısıldıyorsun?
– Biliyorum biliyorum çıkmak istiyorsun. Ama senin de bir şeyi bilmeni istiyorum. Senin özgürlüğünü ben senden daha çok istiyorum. Bir yandan da bırakıp gidersin diye korkuyorum.
– Sanırım biz insanlar, yani hepimiz birbirimize benziyoruz. Kendi ilişkilerimiz için de hep bunu yapıyoruz. Hayatımızdaki insanları kaybetmemek için onları görünmez bir cam kavanozda saklıyoruz. Bedel ödeyen onlar ama biz bunu hiç fark etmiyoruz.
– Elimi kaldıracağım ama uçup gitmeyeceğine dair bana söz vermeni istiyorum.
– Haaa?
– Hep sanki bir şeyler diyorsun da, benim kulaklarım duymuyormuş gibi hissediyorum.
– Peki hazır mısın? Kaldırıyorum elimi… Bir, iki, üç…

***

Tahmin ettiğim gibi elimi kaldırmamla birlikte kelebek uçup gitti. Ama garip bir şekilde odanın içinden bir yere gitmiyordu. Üstelik tüm pencereler de açıktı. Yatağımdan kalktım ve odanın ortasında öylece dikildim. Ve kelebek etrafımda dönüp duruyordu. O an penceren içeri doğru esen ve tenime çarpan o hafif rüzgarı onun da kanatlarında hissettiğini biliyordum. Ben mi ona, yoksa o mu bana aşık oldu bilmiyorum. Ancak tarif edemediğim duygular içinde gözlerimi kapatıp sonsuza kadar o anı yaşamak istiyordum.

Onunla adeta dans ediyorduk. Her şey sanki gece yarısını vurunca bal kabağına dönüşecek olan bir masalın parçası gibiydi. Ben de bu masal hiç bitmesin istiyordum. Ancak bedenime eziyet etmekte olan yorgunluğa yenik düşerek yatağıma uzandım. O ise alnıma konarak sanki bana minik öpücükler veriyordu. Ve o an ilk kez ne fısıldadığını duydum. Gözlerimi kapadım ve uykuya daldım.

Bir kaç saat sonra ise her yanım ter içinde tekrar uyandım. Uyanır uyanmaz elimi usulca alnıma götürdüm ancak kelebek gitmişti. Sonra yatağımdan kalktım ve ışıkları açtım. Bir an gözüm kapalı olan pencerelere ilişti. Elimi karnıma götürdüm ve o uğultuyu yeniden hissettim.

Böylece bir kısa hikaye daha son bulur. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Lütfen kısa da olsa yorum yapmayı ihmal etmeyin. Eğer siz de kısa hikaye yazıyorsanız, yayınlanması için bana gönderebilirsiniz.

Bir öykü de sen gönder

İlgili Yazılar:

  1. Kısa Hikaye: Kanatsız Kuş | Kişisel Blog ve Öyküler
  2. Kısa Hikaye Örnekleri (1 Dakikalık Anlamlı Hikayeler)
PaylaşGönderPaylaş16Tweet10Paylaş3
Çıplak Yazar

Çıplak Yazar

Amatör hikaye yazarı ve sıradan bir dünya vatandaşı. Evrime, dostluğa, sevgiye, paylaşmaya ve hayattaki iyi şeylere inanır. Zamanın en değerli şey olduğuna inanır ve bu yüzden hatırlanmaya değer güzel anılar biriktirmek için yaşar. Hakkımda daha fazla..

Yorumlar 4

  1. Soru bankası says:
    6 yıl önce

    Güzel çalışma… Tebrikler

    0
    Yanıtla
  2. Samet says:
    6 yıl önce

    Vay canına…

    0
    Yanıtla
  3. Sporcu Gıda says:
    6 yıl önce

    devamını bekliyorum

    0
    Yanıtla
  4. Nakliyat Yapanlar says:
    6 yıl önce

    Güzel makale olmuş ellerinize sağlık…

    0
    Yanıtla

Bir diyeceğim var! Yanıtı iptal et

Neler olup bitiyor?

  • Çıplak Yazar - 4 gün önce

    Evren abi öyle bir dert yanmışsın ki bir muziplik yapıp anonim bir hesaptan - nasıl blog açabiliriz bu işten para…

     ⁉"Ya geber ya da yaz!"

  • Evren - 4 gün önce

    Yılda iki yüz bin TL! Ah keşke 🙂 Benim Instagram DM, bu ve benzeri sorularla dolu. İnsanların blog açmayı hâlâ…

     ⁉"Ya geber ya da yaz!"

  • Çıplak Yazar - 7 gün önce

    Ben artık para soranlara yıllık 200 bin falan diye cevap veriyorum. Ardından tahmin edeceğin üzere biz de blog açabilir miyiz…

     ⁉"Ya geber ya da yaz!"

  • Evren - 1 hafta önce

    Yazarların yazma ve okuma süreçleri hep ilgimi çeker, bu yazın da bu sebeple benim için çok değerliydi. Ferit Edgü’den Woolf’a,…

     ⁉"Ya geber ya da yaz!"

  • Çıplak Yazar - 2 hafta önce

    Evet bir müddet 1deliningünlükleri mahlası ile yazmıştım. 🙂 2016 da kapatıp aynı sene bu blogumu açtım. Hunili blog kulağa tanıdık…

     Hayatta Bir Şeyleri Hep <strong>Yarım Bıra-</strong>

Müdavim Dostlar

  • Ece Evren (29 yorum)🌼
  • Begonvil Sokağı (28 yorum)🌼
  • Büşra Bayram (25 yorum)🌼
  • Yağmur Yağar (23 yorum)🍀
  • Kaystros Tyrha (23 yorum)🍀
  • Daha Mutlu Yaşam (21 yorum)☘️
  • Karga ve Kız (20 yorum)☘️
  • ELİF sarı (18 yorum)🌱
  • Değmesin Yağlı Boya (17 yorum)🌱
Dekor Görseli

BURAYI SEVDİN Mİ?

Abone ol, iletişimde kalalım.

✉️
A Life Hastaneler Grubu
Tanıtım Yazısı Yayınla

Tüm içerikler Creative Commons BY-NC-ND 4.0 lisansı ile korunmaktadır.
Kaynak göstererek paylaşabilirsiniz | Ticari amaçla kullanılamaz | İçerikler değiştirilemez

  • MesajMesaj gönder
  • Abone olAbone ol
  • Kim neler demişKim neler demiş?
  • Ara

Sponsor İçerikler

Yazarlar İçin Sosyal Medya Stratejileri

Türkiye’nin En İyi Aspavası Seçildi

Adrasan

kişisel blog yazıları Tanıtım Yazısı - Siteniz burada görünsün!

Yaz aylarının vazgeçilmezi Suluada!


Feedback
✉

© 2025 ciplakyazar.com | Kişisel Blog

Nereden, nasıl geldin bilmiyorum ama burada bir şey yok ki.. :(
Tüm Sonuçları Gör
  • Hakkımda
  • Reklam
  • İletişim

© 2025 Çıplak Yazar - Kişisel Blog - Çıplak Yazar - Kişisel Blog

"Bu site, kullanıcı deneyimini iyileştirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Daha fazla bilgi için Gizlilik Politikanızı inceleyebilirsiniz. Çerez kullanımını kabul ediyorsanız, 'Kabul Et' butonuna tıklayın."