Adam sigarasını yaktı.. ve cebinden püskülü düşmüş eski tespihini çıkarıp parmakları arasında ovuşturmaya başladı. Her ovuşturmasında tespih gıcırdıyor inceden bir ses çıkarıyordu. Bodrum kat olan evinin sokak asfaltlı manzarasıyla, pencerenin önüne geçti ve daha önceden sarmış olduğu tütünü çıkarıp tabakasına dizmeye başladı. Bağdaş kurmuş oturuyordu adam, bir eli dizi üstünde tespih çekerken diğer eli ona tütünü için hizmet ediyordu. Kolunu pencere kenarına yasladı ve dumanı usul usul dışarı üfledi.
Pencere önündeki parmaklıklar arasında sigara dumanı hayalet gibi dağılıyor ve havada kayboluyordu. Adam bir an kafasını dışarı uzatır gibi eğildi fakat yıldızları bile göremedi. Tek gördüğü kocaman evler ve çöp kovalarını karıştırıp döken kedi ve köpeklerdi. Saat sabahın 04:00 ünü gösterirken yerinden kalktı ve el arabasını alarak yola koyuldu. Sabahın erken saatleri onun için en bereketli saatlerdi. Çünkü geceden atılan her türlü çöp binlerce hazine ile saklı olabilirdi.
Yanılmamıştı bir alışveriş merkezi önündeki çöp konteynerine atılan fazlaca karton ve naylonu gördüğünde çok sevinmişti. Mutlulukla tabakasından bir tütün çıkardı ve yaktı. Bir yandan sigarasını tüttürüyor bir yandan da kartonları ezip büzüp küçülterek iple bağlıyordu. Bir buçuk saatlik bir uğraşın ardından -bugünlük bu kadar yeter eve gidip dinleneyim en iyisi öğleden sonra serinlikte bir daha çıkarım diyerek evin yolunu tuttu. Eve geldiğinde eski püskü kundurası içinde perişan olmuş ayaklarını buz gibi suyun altına tuttu ve bir iki lokma bir şeyler atıştırıp, güzellik uykusuna dalar gibi yorgun bedenini öylece yatağa bıraktı. Saatlerce uyudu adam, mışıl mışıl uyudu.
Tekrar uyandığında havanın kararmasına iki üç saat kalmıştı. Haydi bismillah bir kaç tur daha atayım belki bişeyler bulurum diye arabasını aldı ve yeniden dışarı çıktı. Bu kez sokak aralarında dolaşıyordu.
Eskiciiiii, eskiciiiiiiiiii diye bağırıyordu. Eskicilik onun asıl işiydi, çöpleri karıştırmak pek hoşuna gitmiyordu, üstelik her yanı da kokuyordu ama zevk için yapmıyordu mecburdu. Sabahın erken saatinde kalkmaları da başka insanların kendisini çöp toplarken görmek istememesinden dolayıydı.
Çünkü önceleri yaşadığı bir hadise onu çok derinden sarsmıştı.
Bir sabah geç kalmış ve uyanamamıştı adam. Yine de arabasını almış ve bir şeyler bulurum ümidi ile çöpleri gezinmeye başlamıştı. Bir kaç pet şişeye takıldı gözü, arabasının yanındaki ufak çuvala doldurdu pet şişeleri. Sonra az ezilmiş bir kaç mandalina buldu ve onları da küçük bir poşete koyarak yoluna devam etti.
Bir çocuk belirdi birden önünde. ”Amca sen ne yapıyorsun” diye sordu.
Adam da çalışıyorum, bu benim işim. diyerek cevap verdi.
Çocuk : Nasıl yani çöpleri karıştırmak nasıl iş oluyor anlamadım.
Adam : İşe yarar şeyleri alıyorum ve satıyorum pet şişe karton ne olursa.
Çocuk :Anladıııımm. Peki amca bizim attığımız mandalinaları neden aldın? Onları da mı satacaksın?
Adam : Şeyy evet onları da satacağım.
Çocuk : Eee o zaman amca biz bundan sonra hiç atmayız sana veririz sende satarsın.
Adam sustu kelime bulmakta zorlandı ilk başta ama ağlamamak için zor tutuyordu kendini. Sonra gitmem lazım diyerek alel acele çocuğun yanından uzaklaştı. Bir daha ne geç kaldı ne de o sokaktan geçti adam..
Bilgilendirme : Yaklaşık bir ay sonra öykünün devamını yazdım.
- Devamında ne oldu öğrenmek için tıklayın
- Şimdiye kadar yazmış olduğum diğer öyküler için Öykülerim kategorisine göz atabilirsiniz.
Hikaye gibi okuyoruz ama, günlük hayatımızda, görmeyi bilirsek çevremizde o kadar çok böyle insanlar var ki. Hepsinin nedeni ayrı ayrı. Allah yardımcıları olsun.
Yureginize sağlık.duygu yüklü ve gerçegi ifade eden güzel bir hikayenin başlangıcı olmuş. Umarım yakin bir zamanda devamını okuma şansımız da olur. Başarılariniz daim olsun inşaallah. Saygılarımla esen ve mutlu kalın
Devamını bekliyoruz 🙂
Acınası değil, acının ta kendisi… emeğine,yüreğine sağlık
Gerçekten çok güzel olmuş kalemine sağlık…
Değerli yorumlarınız için hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim.
yıldızlı 1 ?
selam bu arada ancak ziyarete başlayabildim ve unutmadan okumak istedim …
Zira bu fikir bayağı önce aklındaydı eğer doğru hatırlıyorsam … Azrail , eskici ….
Sanki bir roman okuyor havasında olmuş yeni yazım şekilleri , ben sevdim …
Canlı içinde gibi oluşu hani devamı hissini artırıyor …
Ayrıca gerçek hayattan kesitleri hikaye şekline sokabilmen de whoooowwwww diyorum işte kısacası …
kalemine yüreğine sağlık …
Sigara içmese ölürdü zaten :))))))))))) bunu da araya sıkıştırmazsam olmaz hani
Teşekkür ederim dido.
Aslında sadece bir eskiciyi görünce aklıma geldi tüm bunlar pek gerçek yok yani.
Ah o çocuğun son cümlesi.. benim nasıl içime battı ki adam mahvolmuştur.. hikaye değil gerçek yaşantının ta kendisi malesef 🙁 devam et kesinlikle..
Devam etmeyi deneyeceğim defnenin masalı, hem zaten ben de istiyorum. Fakat yazmak için çoğu zaman vakit bulamıyorum benim tek sıkıntım bu.
çok hoş olmuş,
devam lütfen:)
Teşekkür ediyorum umarım devam edebilirim.
Merhaba, aslında çok uzun zamandır ziyaretinize gelmek istiyordum. Ama nasip bugüneymiş. Çok güzel bir hikaye olmuş. Neredeyse günün her saati karşılaştığımız, takdir edilesi insanlar. O zaman bir sonraki yazınızı, bu öykünün devamını sabırsızlıkla bekliyor olacağım. Yüreğinize sağlık 🙂
Teşekkür ediyorum hoş geldiniz Zehra Hanım.
Hayatin içinde olup da farkedemediklerimiz… sükretmeyi ögrenemiyor insanlar yasanan her lüks normal kabul ediliyor.
Kesinlikle çok şey var fark edemediğimiz, fakat bazı şeyleri de biz görmek istemiyoruz. Bu yüzden bahanemizde fark etmedim ya da görmedim oluyor.