Altyazılı mı, yoksa alt yazılı mı diye nasıl yazılacağından emin olmadığım için az önce TDK ya bakma gereği duydum. TDK kelime açıklamasında bitişik yazmış ama, bir çok yerde bu kelimenin TDK’da ayrı olarak yazıldığından bahsedilmiş… Sonuç olarak hala bir belirsizlik içinde olduğumu itiraf edeyim. Ama bana kalırsa alt yazılı olarak ayrı yazılmalı. (Diye düşünüyorum.) Neyse… Bu yazıyı bilhassa; ”ben altyazılı film izleyemiyorum, bu ne yahu filmi mi izleyeceğiz yoksa yazıları mı okuyacağız, altyazı da neymiş en iyisi Türkçe dublaj” diye düşünenlerin, bu düşüncelerinde ne kadar yersiz ve yanlış düşüncede olduklarını onlara göstermek amacıyla yazmak istedim.
Altyazılı İzlemek Yerine Neden Türkçe Dublaj?
Nitekim bu soruya, karşı bir savunma sorusuyla ”Türkçe dublajı varken neden altyazılı izleyeyim” diye cevap verebilirsiniz. Türk Sineması olarak, seslendirme alanında Sungun Babacan, Sezai Aydın, Uğur Taşdemir ve Rüştü Asyalı gibi daha onlarca sesiyle tanıtan, seslendirme ustalarımız olduğunu da kabul ediyorum. Ancak eğer bir filmi hem dublaj, hem de orijinal diliyle yani altyazılı olarak izlerseniz ne demek istediğimi daha iyi anlamış olacak ve neler kaçırdığınızı daha iyi göreceksiniz. Konuyla ilgili olarak Sesin yüzleri adlı belgeseli izlemenizi de ayrıca şiddetle öneririm.
Altyazılı Film İzleyemiyorum Demek Bahanedir!
Her alanda olduğu gibi, film izleme konusunda da işin kolayına kaçarak, çoğu zaman dublaj izlemeyi tercih ediyoruz. Bahanemiz de her zaman aynıdır. Ben altyazılı film izleyemiyorum. Hayır aslında gayette izleyebilirsiniz. Ancak siz izlemek istemediğiniz için ”izleyemiyorum” diye bahane üretiyorsunuz. Hayatınızda kaç kez altyazılı film izlemeyi denediniz ve izleyemediniz mesela? Ya da izleyenler ve izlediklerini anlayanlar sizden çok daha zeki ya da çok daha dikkat sahibi insanlar mı? Hatta şöyle sorayım: Altyazılı film izlemek çok dikkat ve zeka gerektiren zor bir iş mi? Kusura bakmayın ama ”ben izleyemiyorum” kelimesini sadece bahane olarak görüyorum. Bu yüzden kulağa pek inandırıcı gelmediğini de bilmenizi isterim.
Bir Filmi Altyazılı ve Dublaj izlemenin Farkı
Dublaj izlersek çok şey kaybedeceğinizi söylemiştim. Örnek vermek gerekirse çok şey kaçıracağınız o filmlerden biri de The Godfather filmidir. En etkilendiğim film sahnelerinde bu film için özellikle bir bölüm paylaşmıştım zaten. Bazılarına göre ”The Godfather filmi sıradan bir mafya filmidir” yakıştırmasına maruz kalsa da, 1972 de elde olan kısıtlı imkanlarla, efektsiz sadece oyunculuklar ve senaryo üzerine ne kadar iyi bir film yapılabilirse, onu yapmayı başarmışlar. Eğer filmi izlediyseniz, şimdiki senaryo ve oyunculuklardan çok daha iyi olduğuna benimle hemfikir olduğunuza inanıyorum. Şimdi sinema tarihinin efsane filmlerinden biri olan The Godfather üzerinden altyazılı vs dublaj testi yapalım. Yani filmin aynı sahnelerini hem altyazılı, hem de dublaj olarak izleyelim.
Efsane Don Corleone karakterine hayat veren Marlon Brando‘nun konuşması 2:20 de başlıyor. O dakikadan itibaren lütfen dikkatlice izleyin. (Dinleyin)
Şimdi de aynı sahneyi, altyazılı olarak ve aktörün kendi orijinal sesi ile izleyelim.
Dublaj izlediğinizdeki ses ile orijinal ses arasında dağlar kadar fark olduğunu ve oyuncunun kendi orijinal sesinin sinema tarihinde eşine ender rastlanır bir ses olduğunu sanırım anlamışsınızdır. Ayrıca şunu da belirtmek gerekirse Marlon Brando oynadığı Don Corleone karakterinin bir buldog gibi görünmesini istediği için deneme çekimlerinde ağzına pamuk koymuş, film çekimlerinde ise dişçisine ağızlık yaptırmıştır. Bize de bu adamı ayakta alkışlayıp, kendi orijinal sesiyle izlemek düşüyor.
Bazen Kötü Çevirilerin Kurbanı Olduğumuz Doğrudur?
Bu hususu es geçecek değilim. Çünkü bir çok altyazılı filmin yetersiz ve yanlış çevrildiğine sizler de şahit olmuşsunuzdur. Bu durum aslında biraz da bizim filmlere uyguladığımız sansürlerle alakalı. Yani oyuncu ağzından tükürükler saçarak karşısındakine ”Son of bitch” derken, biz onu altyazıda ”lanet olası pislik” diye çeviriyoruz. Bir de tabi işin içinde deyimler var. Çünkü deyimler, atasözleri ve mecaz anlam taşıyan cümleler sahip olunan dile özgüdür. Sahip olunan dil ise; bir kültür yansımasıdır. Bir deyimin veya mecaz anlamların altyazılı çevrildiğini görürseniz, muhtelemen yukarıdaki fotoğrafta olduğu gibi sahneye göre mantıksız ya da alakasız bulacaksınız. Ama bazen de çeviriyi yapanın bilinçli yaptığı bir şeydir bu. İşini severek yaptığını düşünürsek, araya kendi dilimizden mizah içeren çeviriler sıkıştırması da normal. 🙂
İngilizce Altyazılı Film İzlemenin Faydaları Nelerdir?
Dikkat ettiyseniz başlıkta altyazılı film izlemenin faydasını zaten vurguladım. Çünkü Türkçe altyazılı değil, aynı zamanda ingilizce altyazılı film izlemekte oldukça faydalıdır. Çünkü bir filmi (muhtemelen Türk filmidir zaten) İngilizce altyazılı izlediğiniz zaman, daha çok anlamları öğrenirsiniz. Fakat Türkçe altyazılı izlediğinizde ise; okunuşları öğrenerek kulak aşinalığı kazanırsınız. Mesela Breaking Bad dizisinden aklımda kalan bir replik var. Az çok ingilizcem olmasına rağmen böyle bir kelimeyi, ta ki o dizide denk gelene kadar kullandığımı hatırlamıyorum. ”I am not in danger, i am the danger” (Ben tehlike içinde değilim, ben tehlikeyim/tehlikeliyim) Bu yüzden bana göre altyazılı film izlemenin en güzel artılarından biri de, İngilizce okuyup yazmayı geliştirmesidir. Emin olun öğrendiğinizin farkında bile olmuyorsunuz. Ama öğreniyorsunuz.
İngilizce Filmi İngilizce Altyazılı İzlemek
Bu da aslında daha çok B2 ve C1 seviyesinde ingilizce bilenleri tercih ettiği durumdur. Film içinde öyle bir aksan kullanılmıştır ki, (sokak ingilizcesi de denir buna) anlaması mümkün olmadığından, kişi ingilizce filmi, yine ingilizce altyazılı olarak izlemeyi tercih edebilir. Mesela filmde ”how is going your life” kelimesi havisgo..li gibi hızlı ve anlaşılması zor bir şekilde telaffuz ediliyorsa, altyazılı izlemekte fayda var. Okuma ve dinleme becerisini geliştirdiğine de şüphe yok zaten.
Kırın Artık Şu Ön yargılarınızı
Geçenlerde Niğde gazozu adında ve ön yargı üzerine 1 dakikalık çok kısa bir öykü yazmıştım. Vaktiniz olursa okumanızı çok isterdim. Aslında altyazılı film izleyememe durumu da tamamen ön yargılı olmamızdan kaynaklanıyor. Hani şeytanın bacağını kırıp bir kez izlesek olacak ama yok. İnsanlar kendilerini öylesine şartlandırmışlar ki; ”altyazılı film izleyemiyorum, dublaj izlemek daha iyi diye” ne söylesek ne yapsak nafile. Tamam belki ilk zamanlar size sıkıcı ve zor gelebilir. Belki de altyazılı film izlemek, kazanılması gereken bir alışkanlıktır. Ama en azından bir kaç kez denemekten korkmayın. Ve bazı filmlerin kesinlikle dublaj izlenmemesi gerektiğini de aklınızın bir köşesine yazın.
Altyazılı Film İzleme Alışkanlığı Kazanmak İstiyorsanız
Yazının başından sonuna anlattığım her şeyi bir kenara bırakalım. Diyelim ki gerçekten altyazılı film izlemek istiyor ancak böyle bir alışkanlığınız olmadığı için izleyemiyorsunuz. Sizlere önerim, ilgi alanınıza giren yabancı diziler izlemeye başlayın. Yani film izlerken genellikle bilim kurgu tercih ediyorsanız, gidin westworld ya da black mirror gibi diziler izleyin. Ama öncelikle ne tür sevdiğinize karar verin ki, en azından izlerken sıkılmayacağınız bir dizi olsun. Diziler, filmler gibi uzun olmadığından, altyazılı izlemeye yeni başlayanlar için en ideal olanıdır. Ve eminim ki eğer gerçekten sizi saran ve ilginizi uyandıran bir dizi bulursanız, altyazılı izlemek istiyorum ama izleyemiyorum sorununu da kökünden çözmüş olursunuz.
Açıkçası çok çok nadiren dublajlı film izleyebiliyorum artık. O da kimi zaman çok TV izlemesem de karşıma çıkması, o esnada hoşuma gitmesi. Eski dönemlerde çok iyi dublajlarla film/dizi izlenirdi, özellikle tek kanallı dönemde… Alev Sezer’in Dallas’taki Bobby Ewing, Oytun Şanal’ın JR Ewing seslendirmeleri, Müşfik Kenter’in Alf seslendirmesi gibi çok iyi dublajlar sayılabilir. Ancak yine de tercihim oyuncuların orijinal seslerini duymaktan yana. Buna Yeşilçam’ın eski yıllarında Cüneyt Arkın, Türkan Şoray, Tarık Akan, Kadir İnanır gibi ustalara yapılan dublajlar da dahildir. Güzel yazı olmuş, elinize sağlık
İyi bir sinema takipçisi ve yazarı olduğunuzu bildiğim için sizin böyle bir yazıda yorumunuzu görmek beni çok mutlu etti. Çok teşekkür ederim Burcu Hanım.
geçenlerde sosyal medyada vikings dizisinin Türkçe ve alt yazılı seçenekleri karşılaştırılmıştı. Türkçe’ye çevrildiğinde o kadar saçma bir hal alabileceğini tahmin etmiyordum. resmen saçmalanmış. türkçe dublaj dizi veya filmler insana hiçbir şey katmazken alt yazılı film izlemek insana gerçekten bir şeyler katıyor. ingilizceniz gelişiyor, aksanı duyabiliyorsunuz. Örneğin sherlock holmes dizisinde benedict’in sesini türkçe duymak müthiş saçma bir şey.
çevremdeki dizi izleyenlerin birçoğu türkçe dublaj izliyor. neymiş takip edemiyormuş. alışkanlık haline getirildiğinde bal gibi de takip edilebiliyor.
2012 yapımı Django filmini sırf Christoph Waltz‘ın kendi sesini duymak için altyazılı izlemiştim. Daha sonra dublaj izledim ve dublajı da oldukça başarılı buldum. Ama yazımda da bahsettiğim gibi, hem dublaj hem de altyazılı izlemeden farkı göremiyoruz.
Dublaj izlemezse ölecek hastalığına yakalanmışlar bence. GOT’taki hodor sahnesi hala gözümün önünde 🙂
Eğer dublajlı izlenirse, en basitinden çoğu durum komedisi türündeki film ve dizilerde kelime esprilerini(pun, cinas) kaçırıyorsunuz. Buna en güzel örnek The IT Crowd olabilir. Özellikle İngiliz dizi ve filmlerinin kesinlikle orijinal dili ile izlenmesi gerekiyor.
Altyazılı film izlemek bir filmin kalitesini anlamanın en güzel yoludur. Bazen altyazıya yetişeceğim derken görüntüyü kaçırdığımız oluyor ama filmi film yapan aktörleri de kendi ses ve tonlamalarından orjinaliyle dinlemek o filmin hakkını vermek demektir. Altyazı konusu eskiden ülkemizde çok iyi sayılmazdı ama zamanla gözle görülür bir ilerleme kaydetti diyebilirim. Dublaj olayında da özellikle asya ve arap ülkelerine göre çok daha iyiyiz diyebilirim.
Ben bir tek animasyon filmlerini Türkçe dublaj ile izliyorum. Animasyon filmlerinde dublaj seslendiricilerimiz orjinallerinden daha kaliteli geliyor bana (Bknz: Ice Age, Shrek, Up vb.).
Genellikle bizim ufak yeğenlerle izlediğimiz için animasyonları ben de dublaj izliyorum. Öyle daha keyifli oluyor zaten. Ortada aktör falan yok sadece görsellikten ibaret. Eee o görselliği de kaçırmamak lazım 🙂
güzel bir yazı olmuş çok teşekkür ederim
Bu zamanda dublajlı film izlenmeeez… Dublaja eskisi kadar önem vermemeleri bir yana, oyuncunun kendi sesi ile film/dizi izlemenin keyfi çok fazla. Denemeyen varsa altyazıyı mutlaka denesin derim.
Mesele alt yazılı izlemek değil seyirci nasıl rahat ediyorsa keyfi alıyorsa o şekilde izlemek ister
Alışkanlıklardan kolay vazgeçmiyoruz
Türkiye de dublaj gayette başarılı orjinal seslendirmeden daha başarılı dublajlar olabiliyor
Çocukluktan bu yana yabancı dizileri filmleri dublajlı izleyen bir seyircinin karşısına bundan sonra alt yazılı izleyeceksin dersek, üstelik bugüne kadar izlediği yapımlar gayette orjinalinden başarılıysa alışması kolay olmayacaktır. örnek vermek gerikirse Rus dublajı filimler,dizileri bir kaç kere denedim tam bir işkence sesler orjinal ses silinmeden üstüne seslendiriyorlar iki ses aynı anda geliyor. alışık olmayan birisi için iki kişi konuşuyormuş gibi oluyor konsantrasyon ciddi şekilde dağılıyor, Üstelik karakterleri bazen kadın erkek çocuk sesi demeden tek bir ses de seslendiriyorlar hiç bir şey anlamıyorsun, rusya da ki seyirci buna alışık olduğu için keyif alıyor. Peki bunun bir çözümü yokmu alt yazılı dizileri, filmleri nasıl izleyeceğiz benim formülüm şu şekilde insan öncelikle sesi duymak ister sesi duyduktan sonra karakterlerin hareketini görür
Sesle bir bağ kurar her karakterin bir sesi olur erkek sesi kadın sesi çocuk sesi alt yazılı izlerken yazıyı düz bir şekilde okuduğunuzda karekterlerle bir bağ oluşmuyor kitap okumak gibi gerçekleşiyor kitap okurken hayel dünyanıza göre şekil veriyorsunuz video da aynı prensip gerçekleşmiyor hani derler ya yazıyımı okuyum görüntüyemi bakıyım keyifsizlik burada başlıyor
Bunun üstesinden gelmek için sesle yazıyı aynı anda birleştirmelisiniz örnek veriyim karekter orjinal sesinden konuşurken alt yazı çıktığı anda yazıyı karakter seslendirmeden siz okumuş olmalısınız karekterin sesine odaklandığınızda onun ne dediğini önceden bildiğiniz için size Türkçe konuşuyormuş hissi vericektir üstelik bütün karekterlerin ayrı, ayrı seslerinide duymuş olursunuz her karekterin sesini ayrı, ayrı duyduğuuz için seslerle bağ kurmanıza sağlar peki bu kadar basitmi hem evet hem hayır zor olmasının sebebi seyirci alt yazıyı kendi ağız içiyle okuduğu için zor oluyor okuma hızınız yavaşsa karekterin sesine yetişemez geride kalır bir müddet sonra seyirci sıkılır. ağız içiyle okuma hızınız hızlı bile olsa karekterin sesine odaklanmamışsa duymadığı için keyfi az olur. bunu aşmanın en kolay yolu alt yazıyı ağzınızla okumayın gözünüzle okuyun bir yazıya gözle baktığınızda ağız içinde okumaktan daha hızlı olucaktır size müthiş hız zaman vericektir karekterin ne diyeceğini önceden bildiğiniz için orjinal sesinden direk duyacak hem sesle bir bağ kuracaksınız hemde sanki bir yabancı bir yapım değil sanki kendi lisanınızda izliyormuşcasına keyfi alırsınız yazıyı gözle okumak pratikle gerçekleşir sürekli, sürekli gözle baktığınızda zamanla göz okuma hızınız artacaktır çocuklukta okulun ilk zamanlarında okuma yazmaya yeni öğrenmeye başladığımızda parmaklarımızla takip ederdik hatırlarsınız ama zamanla pratikle bu alışkanlıklardan kurtulduk. gözle hızlı okumanın en iyi yolu cümleyi bütün olarak görerek okumak okurken dişlerinizi kıpırdatmadan okuyun
Türkce soldan sağa doğru okunur siz cümleyi yada kelimeyi gördüğünüz anda sağdan bütün olarak cümleyi gözünüzle görün geçin sürekli bunu yaparsanız yazılardan daha hızlı hareket edersiniz
Buda size zaman kazandırır bu şekilde filimin içinde ekranın bütününü görmüş olursunuz
Karekterlerin mimiklerine kadar izlersiniz hiçbir şey kaçırmasınız zamanla, Alışkanlık oluşacak bir anda oluşmasını beklemeyin alışkanlıklar zamanla oluşur oluştuktan sonra bırakmak zordur alt yazılı izleyen nasıl dublaj izlemiyorsa sizde alıştıktan sonra onlar gibi dublaj izlemekten daha az keyif alıcaksınız toparlarsam kısaca formül cümleyi sağ taraftan bütün halinde gör anla Karekterin orjinal sesine odaklan sesi duy geç hızlı ol ne dediğini önceden görmüş okumuş olduğun için sankii senin lisanınıda konuşuyormuş gibi hissediyor olucaksın bir zaman sonra alt yazı okuduğunun farkında bile olmazsın.