Az önce İskenderun otogarından yola çıktım. Planlı hareket etme konusunda titiz biri olduğumdan, biletimi de günler öncesinden biletbayi sitesine girerek aldım.
E-ticaret ve sanal alışveriş hayatımıza girdiğinden bu yana en çok sevindiğim konu da (yüzlerce bilet almış biri olarak) online bilet almak olmuştur. Eskiden neydi öyle otogarı ara, sonra aradığın firmaya ulaşama, ulaştığında yer ayırt, sonra ayırttığın bileti başkasına satmış olsunlar bir sürü sıkıntı. Neyse ki artık biletbayi gibi siteler var da, oturduğumuz yerden biletimizi alabiliyoruz.
Bloguma ilk defa otobüs içinden bir şeyler yazıyorum. Her seferinde muavinden hiç bir şey istemeyen tek yolcu ben olmuşumdur. (Su dışında hiçbir şey.) Geçen hafta bugün de aynı otobüsteydim ve aynı muavin vardı. Otogara gelmek için de aradığım duraktan aynı taksici gelmişti. Belki inanmayacaksınız ama taksici de geçen hafta anlattığı sıkıcı hikayelerine kaldığı yerden bu hafta da devam etti.
Biliyor musunuz bir kaç haftadır kafamın içinde şiddetli ağrılar var. Bir kaç saniyeliğine gelen inceden ağrılar. Yollara bakarken acaba bir tümör mü diye düşünüyordum. Şu an da böyle bir şeyden haberim yok ve mutluyum. Eğer gerçekten olsaydı ve ben bunu öğrenmiş olsaydım. Acaba hayatımda neler değişirdi? Sanırım ilk olarak ölümle yüzleşmek için ne kadar hazır olup olmadığımı düşünürdüm. Aslında yaşam hep tuhaf gelmiştir bana. Alacak ne kadar nefesiniz kaldığını bilmeden yaşamak. En güzeli de böyle yaşamak olurdu sanırım. Ya da kendime ”ee bundan sonra ne yapmak istiyorsun, gerçekten seni ne mutlu ediyor” diye sorardım.
Sanırım yeterince alkol ve sigara alıp kafam güzel bir şekilde yazılarımı yazardım. Temel ihtiyaçlarım ve tuvalet dışında odamdan hiç ayrılmazdım. Her şeyi yazardım. Belki de yarım bıraktığım yazılarımı tamamlardım. Kim bilir belki de kafama bir kurşun sıkar kendi beynimi dağıtırdım. İnsanlar hep umut ve huzur verici şeyler görmek istiyor etrafında. Buna okudukları yazılar da dahil. Bu yüzden bu denli karamsar bir yazıyla sizi huzursuz ettiğimi düşünebilirsiniz.
Ama yanılıyorsunuz ve bana teşekkür etmelisiniz. Çünkü tam da şu anda gerçekten sağlıklı olduğunuzun ve her an ölebileceğinizin farkına biraz daha fazlaca vardınız. Alıp verdiğiniz nefes bile biraz daha tatlı geldi şu anda. O halde yaşayın. Çılgınca deli dolu yaşayın. Sevişin, sarhoş olun ve seyahat edin.
Gerisini boş verin.
Baya farklı bir yazı oldu bu. Bir ara blog ismini kontrol etme ihtiyacı duydum o derece.. Hayırlara gitsin inşallah..
Farklı değildi benim için 🙂
Şu yazıyı da oku madem
Otobüs yolculuğu insanın düşünmesini sağlar.Çünkü boşsun 🙂
Arkada benim bel fıtıgım var koltugu yatırma diyen yaşlı bir kadın. Sa tarafta ağlayan ve altına çok pis sıçmış çocuk da düşünmemeni sağlıyor yemin ederim.
Yaşam bana da tuhaf geliyor. Yukarıdan birileri "sıradaki" diyor, doğuyorsun' sonra yine aynı ses "sıradaki" diyor, ölüyorsun. Gerisi tevatür;)
Hangimize tuhaf gelmiyor ki osman abi 🙂
Girişte bir anı yazacaksın sandım galiba tuzağa düştüm 😂
Yazdıklarım geçmişte kaldığına göre artık bir anı olabilirler.
Yazıyı ilk okuduğumda, bunlar kardeşimin cümleleri hep söylediği gibi sonunda blog açtı demek ki diye düşündüm :-))) sonra yazıyı ikinci kez okudum hala öyle düşünüyorum :-))) Hayata bakış açılarımız çok farklı olsa da bu bakış açısına yabancı olmadığım için söylemek istediklerini anladığımı düşünüyorum. Ama yorucu bir bakış açısı olduğunu da düşünüyorum. Bloğu takibe alıp kardeşimi özlediğimde yazılarını okuyacağım :-))) sağlıkla kal hep mutlu ol :-)))
Katlıyorum, kesinlikle çok yorucu ..Etrafında bu bakış açısına sahip birinin sürekli bulunması ise daima bir kalkanla gezmeye benziyor. Gardını düşüremiyorsun hiç. Sence de öyle mi üstün zekalılar?
Kardeşinizle tanışmak isterim doğrusu 🙂
Bu tür düşünceler insanı yoruyor çok doğru. Ama sonrasında kuş kadar da hafifletiyor. Yazdıklarımın tam tersine neşe dolu biriyim ben. Belki de bu yüzdendir bilmiyorum. Geberip gidecez zaten yaşayalım bari :))
ELİF sarı çok haklısın gardını düşürdüğün anda nereden geldiğini anlamadığın bir yumrukla kendine geliyorsun. Mesela bizde de konuşmalar hep buna benzer cümle ile biter " abla ölüp gidicez sonunda ne fark eder "
zor çok zor :-)))) ama hayatımıza farklı bir bakış açısı katıyor işte ne yapalım kardeş