Atiye dizisi ilk başladığımda beklentimi yüksek tutmamaktan imtina ettiğim bir diziydi. Çünkü Türk dizilerinde (bir kaçını tenzih ediyorum elbette) bazı şeyleri nedense hiç aşamıyorlar. Ben de bu yüzden dizideki eksik hissettiğim ve şöyle olsaydı daha güzel olurdu diyebileceğim detaylar üzerine böyle bir yazı yazmak istedim.
Göbeklitepe ve Atiye‘ye Genel Bir Bakış
Dizinin senaryosuna genel bir bakış attığımızda Göbeklitepe gibi bir hakikatin etrafında dönmesi, gerçekten güzel düşünülmüş. Çünkü sıfırdan hiç olmayan bir mekanı yaratmak zor olduğu gibi, izleyici de pek tatmin etmeyebilirdi. Bu nedenle Göbeklitepe tüm gerçekliği ve gizemiyle, izleyici arasında güzel bir köprü oluşturmuş. Diğer yandan dizide kurgulanan mistik olayların, diziye ayrı bir hava kattığını söylemeliyim.

Öngörülebilir ve keyif vermeyen Senaryo!

Ancak! Diziyi izlerken hep olacakların bir adım ötesinde hissettim kendimi. Mesela ilk sezonun ilk bölümünde, Atiye’nin sevgilisi ve varlıklı bir ailenin tek çocuğu olan Ozan’ın (Metin Akdülger) Atiye’nin evine gelmesi. O sahneyi ilk gördüğümde gerçekten ”evetttt zengin ve ileride Atiye’yi bir şekilde bırakacak olan zengin çocuğumuz da ortaya çıktı” demiştim. Nitekim ilerleyen bölümlerde de haklı olduğumu gördüm. Üstelik Atiye’nin kardeşi Cansu’nun (Elif-Melisa Şenolsun), Ozan’la birlikte olacağını bile tahmin etmiştim.
Farklı bir oyuncu düşünülemez miydi?
Bir diğer yakışıklı oyuncumuz Erhan’ı (Mehmet Günsür) ilk gördüğümde de aynı öngörülerde bulunmuştum. ”İşte ilerleyen bölümlerde kendisine aşık olunacak, yeni oyuncumuz da bu” demiştim. Bu ve buna benzer tahminlerim her seferinde deyim yerindeyse cuk diye yerine oturdu. Yani senaryoda bir izleyici olarak bana ”ohaaaa yaaa” dedirten neredeyse hiçbir şey olmadı. Mehmet Günsür’ü daha önce Fi Dizisinde de Deniz hoca olarak izlemiştim. Sanırım üniversitede hoca olmak, Türk dizilerinde bu adamın kaderi olmuş artık. Oyunculuğu kesinlikle iyiydi, ancak Günsür yerine farklı bir alternatif de düşünülebilirdi.

Bu Jenerik Olmuş mu?
Dizide eksik gördüğüm bir diğer husus ise, dizi müzikleri. Niye bu kadar önemsiz görüyorlar anlamıyorum. Her şeyi görsellikten ibaret sanıyorlar sanırım. Oysa ki görsel hafızamız kadar, işitsel hafızamızın da hayli güçlü olduğu tartışılmaz bir gerçek iken, Atiye dizisi için adam akıllı bir müzik yapamamışlar. Tüm bölümleri izleyip bitirdim ama kendime ”Atiye’nin müzikleri nasıldı” diye sorduğumda, hafızamda kayda değer bir şey olmadığını fark ettim. İşte bu boşluk, eğer sahnelerle ve jenerikle tam olarak bütünleşseydi, izleyiciyi tatmin etmeye bir adım daha yaklaşmış olabilirdi diye düşünüyorum. Dizinin jeneriğini dizi bittikten sonra tekrar dinledim ama yok…
Göbeklitepe Atiye Sembolü Gerçek Mi?
Aslına bakarsanız dizinin en başından beri Atiye’nin çizmiş olduğu sembolün, Göbeklitepe ile alakası olduğunu düşünmüyordum. Nitekim yaptığım bazı araştırmalar sonucunda da öyle olduğunu gördüm. Yani sembol gerçek değil. Çünkü izlediğimiz dizi zaten gizem, dram ve fantastik kategorisinde olduğu için, izlediğimiz bir çok şey de gerçek ile hayal ürünü harmanlamasından başka bir şey değil.
İyi Tanıtılmayan Kötü Karakter Seyfi!

Dizinin hemen her bölümünde karşımıza çıkan Serdar (Tim Seyfi) ikinci zorunlu parantez (kötü adam) neyin nesidir, kime hizmet etmektedir son bölüme kadar bilinmezliğini korudu. Hiç olmazsa birazcık o soru işaretlerini giderseler de kesinlikle daha iyi olurdu.
Zayıf kalan Replikler
Bir diziyi izlediğinizde öyle bir an gelir ve oyuncu öyle bir replik söyler ki, o sahneyi yeniden izlemek için şartlanmış gibi diziyi beş-on saniye geriye sararsınız. Haluk Bilginer’in Şahsiyet dizisi gibi. Ancak bu dizide hatırlanmaya ya da diziyi öyle beş-on saniye geri aldırmaya değecek bir replik duyamadım. Pardon sanırım bir tane vardı o da şuydu:
“Belli ki hayatını altüst etmek istemiyorsun. ‘Nereden biliyorsun hayatının altının üstünden daha iyi olacağını?”
Şems-i Tebrizi
Bu durum belki de replikleri söyleyenle de alakalıdır. Konu yine oyunculuğa gelecek ama oyuncunun ağzından çıkanları, sadece doğru telaffuz etmesi ya da doğru tonlaması yeterli midir? Bunu da düşünmek gerek. Repliklerini söylediği anda bunu bedeni ve mimikleriyle tam anlamıyla izleyiciye hissettirmesi de önemli diye düşünüyorum. Mesela Erhan’ın Atiye’nin yanında vurulduğu sahneyi düşünün. Sadece birkaç dakika sonra Atiye, Erhan’ı tamamen unutmuş gibiydi. Tamam bu duruma belki daha yüce bir görevi vardı diye cevap verebiliriz ama o sahne bana göre tam bir fiyaskoydu. Yani bana kalırsa bazı sahnelerin çekimi aceleye getirilmiş ve bu da böyle olsun denmiş gibiydi.
Tesadüf mü, değil mi?

Atiye’nin ninesi Zühre’nin (Meral Çetinkaya) vurulduğu sahne de öyleydi mesela. Hatırlarsanız kapıda polisler teslim olun diye bağırırken, Hannah (Hazal Türesan) bir dağın tepesinde uzun namlulu bir silahla ateş açıyordu. Ben o silahın Hannah ateş ederken teptiğini görmek istiyorum mesela ya da o silahın birazcık toz falan olduğunu.. Ama yok! Silah gıcır gıcır, ateş ederken tek bir an bile yok, silahı sırtlayıp gidiyor sonra. Üstüne polislerin kapıda biz ateş etmedik, başka birisi ateş etti demeleri offfff cidden çok yapmacık bir sahneydi. Ayrıca Dark dizisindeki yaşlı kadın ile büyücü Zühre ninenin akraba olduklarına dair söylemler dolaşıyor, o da ne kadar doğru bilemiyorum.
Diziyi biraz yerden yere vurmuş gibi oldum ama gerçek düşüncelerimi yazmadıktan sonra, dizi yorumu yapmanın da pek bir anlamı olduğunu düşünmüyorum.
Dizi müzikleri konusunda size katılıyorum. Yorumlarınız için teşekkürler.
dizi bence müzikleri ve konusu ile efsane..
Yazı başarılı olmuş hocam elinize sağlık.
Başarılı bir yazı hocam elinize sağlık. Dizi ve konusu gayet iyi her sezon farklı bir döngüde ilerliyor . Biraz karmaşık ama o daha iyi hale getiriyor bence…
diziyi izlemiş birisi olarak türkiye standartlarına göre baya güzel bir konuyu ve atmosferi ele almış. emeğinize sağlık
bu yazarlara hayranım . al çek desen öyle kalırlar
Ben sadece bir sinemasever olarak düşüncelerimi yazdım. Sektörde o kadar bilgim ve emeğim olsa + bütçe de olmazsa olmaz tabi, daha iyisini çeker miydim açıkçası emin değilim.
Ama bizim yerli yapımların çoğu için benzer şeyleri söyleyebilirim. Kalıplaşmış sahneler, yapmacık oyunculuklar, öngörülebilir sonlar, bir yığın mantık hatası, karakter için yanlış oyuncu seçimi gibi bir yığın sorun.
Şahsiyet dizisindeki Cansu Dere performansı gibi. O dizi hakkında da inceleme yapmıştım. Okuyup görüşlerinizi belirtmenizi çok isterim. Mutlaka bana katılacağınız hususlar olacaktır.
https://ciplakyazar.com/sahsiyet-dizisi-hakkinda-ince-elestiriler-ve-genel-dizi-yorumu/
Bu da Sen Aydınlatırsın Geceyi filmi hakkında yapmış olduğum inceleme:
https://ciplakyazar.com/sen-aydinlatirsin-geceyi-konusu/