Geçmişten günümüze ünlü yazar, yönetmen, gazeteci ve şairlerin ardında bıraktığı intihar notları. Geride bıraktıklarına neler hissettirdi bilmem ama, ben her bir intihar notunu okurken derin şeyler hissettiğimi belirtmek istedim…
Ünlü Yazar ve Şairlerin İntihar Notları
Romain Gary – Fransız yazar, yönetmen, senarist (2 Aralık 1980)
Eski eşi Jean Seberg’in 1979’daki ölümünün de etkisiyle, 1980’de, Paris’te yaşamına son verdi. Arkasında şunu notu bıraktı:
“Çok eğlendim, hoşçakalın ve teşekkürler!”
Nicolas-Sebastien Chamfort – Fransız yazar (1794)
Paris’te tutuklanmadan hemen önce intihar teşebbüsünde bulundu. Son sözleri Abbe Sieyés içindi.
“Ve kalbin kırılması ya da kurşuna dönmesi gereken, bu dünyadan göçüyorum.”
Chris Chubbuck – Amerikalı Gazeteci yazar (15 Temmuz, 1974)
Chubbuck kendini canlı bir televizyon yayını sırasında kafasından vurdu.
“Ve şimdi, Kanal 40’ın size her zaman en son şiddet olaylarını sunduğu yayın politikasına bağlı kalarak, canlı renklerle bir ilki daha göstermek üzereyiz – bir intihar girişimi.”
Sergei Yesenin – Rus şair (1924)
İngiltere Oteli’ndeki odasında kendini asarak intihar etti. Cesedinin yanında, intiharından bir gün önce bileklerini kesip kendi kanıyla Mayakovski’ye yazdığı veda şiiri bulundu. Sergei Yesenin, Moskova’nın Vagankovskoye mezarlığına defnedildi.
“Hoşça kal dostum, hoşça kal. Aşkım, kalbimdesin. Ayrılmamız da bir kader. Çok geçmeden bir araya gelecek olmamız da. Hoşça kal: el sıkışmaya gücüm yok. Üzülmek, kaş çatmak yok. Şu anda ölmek yeni bir şey değil. Çünkü yaşamak da yeni değil.
Charlotte Perkins Gilman – Amerikalı yazar (1934)
Ölme hakkının savunucularından Gilman, aşırı doz kloroform alarak intihar etti.
“İnsan artık bir işe yaramadığında, kaçınılmaz ve yakın bir ölümden emin olduğunda, yavaş ve feci bir ölüm yerine hızlı ve kolay bir ölüm seçmek en basit insan haklarından biridir. Kloroformu kansere tercih ettim.”
Robert E. Howard – Amerikalı yazar (11 Haziran, 1936)
Howard’ın intihar notu ise Viola Garvin’in “Sezar’ın Evi” (The House of Caesar) şiirinden bir alıntıydı.
“Herkes kaçtı – her şey bitti, öyleyse beni odun ateşinin üzerine koyun; Şölen bitti ve fenerler söndü.”
Heinrich von Kleist – Alman yazar ve dramaturg (1811)
Kleist, kanser hastası olan genç kadın arkadaşıyla birlikte bir intihar anlaşması yaparak öldü. Kız kardeşine bir intihar notu bıraktı.
“Bütün dünyayla – ve her şeyden önce seninle – uzlaşmadan sevgili Ulrike, şu anda olduğu gibi rahat ve huzurlu ölemem. Bana yazdığın mektupta başvurduğun güçlü ifadelerden vazgeç: Bırak onların hükmünü kaldırayım; gerçekten de beni kurtarmak için gücünün yettiği her şeyi yaptın, yalnızca bir kız kardeş olarak değil fakat bir insan olarak da yapılabilecek her şeyi yaptın. Gerçek şu ki, yeryüzünde hiçbir şey bana yardımcı olamaz. Ve artık hoşça kal: Tanrı sana benimkinin yarısı kadar olsa bile, keyifli ve tarifsiz mutluluk içerisinde bir ölüm bahşetsin: Bu senin için düşünebildiğim en içten ve en büyük dilek. Henry. Stimmung, Potsdam, ölümümün sabahında.”
Vachel Lindsay – Amerikalı şair (4 Aralık 1931)
Mutfak dolabından aldığı dezenfektanı içerek intihar etti.
“Beni haklamaya çalıştılar – fakat ben daha önce davrandım!”
Yukio Mishima (Kimitake Hiraoka) – Japon romancı ve şair (1970)
Mishima, Japon ordusunun sivil hükumeti devirdiğini zannederek törensel bir şekilde intihar etti. Bir balkondan bağırarak son sözlerini söyledi, içeri geçti, arkadaşına “beni duyduklarını bile sanmıyorum” dedi ve kendini deşti.
“Tenno Heika banzai!” (Majesteleri Çok Yaşa!)
Sylvia Plath – Amerikalı romancı ve şair (11 Şubat, 1963)
Plath, Londra Primrose Hill’deki evinde kafası gazlı bir fırının içinde ölü bulundu. Bıraktığı notun biçiminden dolayı bazıları onun kendini öldürmek niyetinde olmadığını fakat hareketlerinin yardım istediğine işaret ettiğini düşündüler.
“Dr. Horder’ı arayın.”
Sara Teasdale – Amerikalı şair (1933)
Bazı kaynaklar onun “I Shall Not Care” (Aldırmamalıyım) şirini, onu terk etmiş olan sevgilisine bıraktığı bir intihar notu olarak yazıldığını ifade ederler. Fakat bu doğru değildir – şiir 18 sene evvel yayımlanmıştır. Bununla birlikte Teasdale aşırı dozda uyku hapı alarak intihar etmiş ve o şiiri son söz olmaya uygun bulduğu için kullanmayı seçmiştir.
“Öldüğümde; üzerimde güneşli Nisan ayı. Yağmurda ıslanmış saçlarını sallarken, kalbi kırık bir şekilde üzerime kapanmış olsan bile, aldırmamalıyım. Huzur bulmam için, yağmur dalları eğdiğinde, yapraklı ağaçlarınki gibi bir huzur. Ve senin şimdi olduğundan, daha sessiz ve acımasız olmalıyım.”
Hunter S. Thompson – Amerikalı yazar (20 Şubat, 2005)
Thompson, karısı Anita için “Futbol sezonu bitti” notunu bıraktı. Dört gün sonra evde kendisini vurdu.
Yazarın külleri, Thompson’ın vasiyeti üzerine Colorado’da Woody Körfezi‘nden havaya savruldu.
“Artık Maçlar Yok. Bombalar Yok. Yürüyüş Yok. Eğlence Yok. Yüzmek Yok. 67. 50 yaşımı 17 sene geçmiş. İhtiyacım olandan ya da istediğimden 17 daha fazla sene. Sıkıcı. Her zaman bir huysuz oldum. Kimse için eğlenceli değil. 67. Giderek Aç gözlü oluyorsun. Yaşlı haline göre davran. Sakin ol Hiç Acımayacak.”
Virginia Woolf – İngiliz yazar (28 Mart, 1941)
Woolf seneler evvel, tekrarlayacağından korktuğu bir sinir krizi geçirmişti. Sussex’te Ouse Nehri’nde boğularak intihar etti. İntihar notunu kocası için evinde şömine rafına bıraktı.
“En sevdiğim, yeniden delireceğime eminim. O korkunç zamanların bir yenisini daha aşamayacakmışız gibi hissediyorum. Ve bu kez iyileşmeyeceğim. Gaipten sesler duymaya başladım ve odaklanamıyorum. Bu yüzden en iyisi gibi gözüken şeyi yapıyorum. Bana mümkün olan en büyük mutluluğu yaşattın. Benim için olunabilecek her şeyi oldun. Bu korkunç hastalık çıkıp gelene kadar iki insanın daha mutlu olabileceğini düşünmezdim. Artık daha fazla mücadele edemeyeceğim. Hayatını mahvettiğimi biliyorum, ben olmazsam çalışabilirsin. Çalışacağını biliyorum. Görüyorsun ya, bunu bile düzgün yazamıyorum. Okuyamıyorum. Demek istediğim o ki, hayatımdaki bütün mutluluğu sana borçluyum. Bana karşı son derece sabırlı ve inanılmaz biçimde iyi oldun. Herkesin bunu bilmesini istediğim için söylüyorum. Eğer biri beni kurtarabilecek olsaydı, bu sen olurdun. Senin iyiliğinin kesinliği dışında her şey uçup gitti. Hayatını mahvetmeye daha fazla devam edemem. İki insanın bizim olduğumuzdan daha mutlu olabileceğini düşünmüyorum. V.”
Bu insanların hepsi öldüler!
Hatta belki kemikleri bile kalmamıştır. Bir insanın son sözleri ne kadar değersiz olabilir ki, okunmadan geçilsin. Bu yüzden eğer okumadıysanız, birini dahi atladıysanız şimdi yukarı çıkın ve okuyun.
Ölüm gerçekten tarif edilmesi pek mümkün olmayan garip bir his. Ancak kendini öldürmek kadar aptalca bir şey olamaz hayatta. Elbette kimin ne yaşadığını kimse bilemez ama ölüm, daha doğrusu intihar etmek, hiçbir şeye çözüm getirmediği gibi, geride kalanlara acıdan başka bir şey bırakmayacaktır. Hem eninde sonunda geberip gideceğimizi de düşünürsek, hayatın kıçımıza atacağı tekmeyi beklemek daha yerinde bir düşünce olur sanırım.
Bu yazı ilginizi çekebilir: Montaigne Denemeler adlı eserden ölüm üzerine alıntılar
Aslında hepi kendi içinde neler yaşadıklarını dile getirmişler son sözleriyle hayatın ve insanların acımasızlıklarını anlatmışlar hepsinin ayrı bir hikayesi var ama ortak nokta hayat ve insanların acımasızlıkları Bazen insanlar dönüp bir kendilerine bakmıyor hep karşındaki insana yükleniyorlar halbuki bizlerden çok kendi acizliklerini dile getiremiyorlar bizler kadar yürekleri olmadılar ve kendi vicdanlarıyla hesaplaşamıyorlar açık yüreklikle söylediğin için o kocaman yüreğine teşekkür ediyorum
Açık yürekli olamayacak ne var ki. Adım sanım bile yok zaten çıplak yazar olarak rahat rahat yazıyorum.
İntihar kavramı her insanın hayatından geçer gerek kısa gerek uzun soluklu olsun bu ruh hali mutlaka yaşanır ancak kesinlikle intihara karşıyım şahsen. Ki çok kez o noktaya geldim elbette gelmeyen de yoktur bazen sorgulamak için bile olsa hayatı yaşamı yalanı gerçeği aşkı veya hüznü insan o ruh hali içine sokar kendini ama bu demek olmuyor ki intihar edecek veya etmek üzere.
Güçlü olmak zorlukların içinden ve sonrasında hayata tutunup devam etmek demek iman demek Allah'a inanmak demek intihar hak değildir doğmayı secmedigimiz gibi ölmeyi de istediğimiz anda istemeye hakkımız yok,kuluz biz edebiyat süsler bor çok şeyi ama hayat ve kader öyle romantik değil intiharın sonu direk Cehenneme yuvarlanmaktir..hiç romantik veya karizmatik değil bence 😉
Bence bir insanın yaşama hakkı olduğu kadar intihar hakkı da olmalı. Bu yüzden de kimse kimseyi eleştirmemeli bence. Bilmiyorum yanlış mı düşünüyorum?
Sizin kadar dobra yazıyorum yorumlarımı, sözünüzü sakınmadığınız kadar centilmen olduğunuzu da bilerek çekinmeden. Hayat nedir? Hayat HAYY dır. Her şeyiyle onu bize veren ve devamı için mükemmel kurgulayanındır. Ben duygusuyla mı kabul etmek istemiyoruz bazı şeyleri? Evet her şeye malik olmak istiyoruz bazen şirazeyi kaçırıp kendimize ilahlık taslıyoruz. Kabımızı yeterli görmemekten kaynaklanıyor üstelik daha içini doldurmamışken. Ölüm güzeldir, Mevlana'nın dediği gibi düğündür, inanan ve hakkıyla yaşayan için. Bir terhistir esas hapishane olan dünyadan ebedi yurduna. Ölümün bizi acıtan tarafı kendi yok oluşumuz değil sevdiklerimizden ayrılmak ve inanamadığını söylese bile hesap vermeden korkudur. İntihar dediğin şey nefsin meydanı boş bulup ruhu mat etme girişimi, ruh nurdur ve her zaman saftır yaratıldığı gibi. Bütün anlattığınız olup biten içeride ve dışarıda bir mücadeleden ibarettir. Bağlar zayıflarsa şeytanın fısıldadıkları ve nefsin güçsüzlüğü dibe götürebilir insanı. Ama iman hayata hayattır. Sen sıkışsan da bir dua edenin vardır tıpkı senin de duanla destek olduğun başka biri gibi ve o manevi kuvvet görünmez bir güç gibi seni tutar. Dib gibi hisssettiğimiz zamanlarda çokça konuşmak gerek yanıbaşımızda gibi Allah'la, zaten içimizde olan yalnız bırakmaz evvelallah. Bu intihar notlarını yazan örneklemeler, Allah taksiratlarını affetsin ne diyeyim..
Hep intihar edeni eleştirmişsiniz. O insanı o duyguya ve saplantılara itenler hiç mi günahsız değiller acaba? Bence biraz da bu açıdan düşünmek gerek.
Ben hala şu youtube a video yükleyerek intihar eden mehmet pişkin deyim. İzledin mi onu çıplak?
Evet izlemiştim, saygı duydum.
Bazı şeyler an meselesi…
Dediğin gibi insanlar en az ucundan da olsa bir kez bu psikolojinin yanından teğet geçmişlerdir yada geçeceklerdir…
1-2 yıl öncesindeydi sanırım, genç bir adam video yayınlayarak intihar etmişti… Çok üzülmüştüm ve çok da düşündürmüştü o genç adam beni…
Hayat herşeye rağmen güzel, yaşamak da öyle…
Nefes almasını doğru becermek lazım…
Elif de aynı videoadan bahsetmişti ben de izledim. Ama fazla etkilenmedim açıkçası. Anlayabiliyordum sadece içinde bulundugu duygu durumunu.
Faydalı ve Akıcı yazınız için teşekkür ederim, blogumu takip ederseniz sevinirim https://hastaliktakip.blogspot.com
Uğradım takibe aldım hastalık takip bence faydalı ve güzel bir blog açmışsın umarım güzel bir kitlesi olur. Hoş bu devirde faydalı bişey yapan adam da kalmadı.
Her insan bir dönem intihar etmeyi düşünmüştür. Bazıları o buhranlı dönemden çıkamayarak bunu gerçekleştiren kişilerdir. Hayatı çok ta kafaya takmadan yaşamak lazım diye düşünüyorum. Nede olsa ölüm er yada geç kapımızı çalacak.
Kesinlikle öyle.
Bir idam mahkumu adlı eserde şöyle bir bölüm vardı onu hatırladım birden.
Biz her gün öleyecekmiş gibi yaşıyoruz. Ölüm anını bilmemek meğer ne büyük nimetmiş.
Son zamanlarda ölmek isteyen ne çok kişi var
başka kim ölmek istiyor ki?
Herkes hayatında mutlaka bir kez ölmek istemiştir. Bende böyle düşünüyorum. Lakin dile gelmesi kolay değil. İnsanlar size canlı bomba veya ruh hastası gözüyle bakıyor çünkü. Herkesin kabullenebildiği bir şey değil. Bence bunu kabul edip, kavrayıp, paylaşmak büyük bir erdem.
Sevgiyle..
Haklısın OkurYazan. Yazıldığı kadar basit olmayan bir şey çünkü. Hatta hayattaki en gerçekçi kaçınılmaz olay.
Bu etkileyici bir intihar notu olurdu. Iyi ve derin bir iz bırakırdı. Ölümü düşünmek bence çok farklı bir duygu. Bu ara okuduğum en ilginç şeydi diyebilirim. Normalde ölüm ile ilgili olduğunu anlayınca okumamayı tercih ediyorum, cazip taraflarını yakalarım diye. Neyse… Kaleminize Sağlık.
Biliyorum. Bu tarz yazılar insanları karamsarlığa soktugundan kimse okumayı tercih etmiyor. Seven insanlar da var tabi. Tamamen tercih meselesi.
Herkesin her şeyi düşünmeye hakkı vardır. Bunun, yani intiharın yorumu tehlikelidir. İçine girilmeyen, tanınmayan o beter hissi yaşamayanlar; ön yargılarla; ya da dini korkularla değerlendirirlerse hoş olmaz. Ezber üzerinden yaptıkları yorumlarla günaha girme ihtimalleri de mutlak gibidir.
Yorumları okudum. Aslında yazmadan gideyim dedim ama kimseyi tınlamadığım için en az bazılarınınki kadar saçma olmasını göze aldım. İnsan öyle bir ruh durumuna girer ki kendisiyle hayat arasındaki bağı kopartmak isteyebilir. Ben bunu 16 yaşımda yaptım. Hiç pişman olmadım, deneme değil, sonuca giderim sanıyordum. Ama nasip işte; birinin erkenden uyanmasıyla kurtulma sürecine girmişim. Fakat hiç mutlu değildim. Allah’tan anam babam hesap sormadı.
Tüm intihardan evvel bırakılan not ya da mektupları okudum. Ben ise ilaçları aldığım gün bir kırtasiyeye girip ‘Yaşama Korkusu’ diye bir kitap almış ve içine bir not bırakmıştım. Hâlâ dilime pelesenk ederim zaman zaman ama gerek yok zaten yaş fazlasıyla kemale erdi ve bunca sene sonra uyanan öğrenme isteğim beni hayata bağladı gibi. Sağlıcakla kal Ayhan 🙂
16 yaş çok erken bir yaş ama kesinlikle sizi bu konuda sorgulayacak değilim. Çünkü asıl sorgulanması gereken şey 16 yaşında bir çocuğun intihar düşüncesine neden kapıldığıdır.