Keşke karşıma bir ayna alıp önce o tuhaf suratıma bakarak sırıta sırıta bir şeyler konuşsaydım. En azından konuştuklarımı ses kaydı yapar sonra da yazıya dökerdim.
Biliyorum biliyorum her zaman böyle tuhaf huyların vardır senin. Her şeye muhalefet olmayı da çok seversin. Biri bir şeye beyaz dedi mi, önce dur bakalım niye beyaz, kime göre neye göre falan demelisin. Ama bir gün başın belaya girecek söylemedi deme. Hayır yani bir şeyi hemen kabullen ne olacak sanki? Yani illa hemence kendine örmüş olduğun kalın duvarlı kalene her şeyi, herkesi sok demiyoruz ama bu kadar da olma yani.
Bunun dışında şu anda boktan bir süreçten geçtiğini biliyorum. Ama hep demez misin sen insan hayatı inişli çıkışlıdır diye. Bir bakmışsın, baban ölmüş, bir bakmışsın tatilde sırtına yanmasın diye güneş kremi falan sürüyorsun. Yani hayat işte anlıyor musun?
O yüzden kafayı fazla takma, inanıyorum ki güzel günler de olacak, acı günler de. Yaşanacak çok şey var yani. Ama bilirim ben seni, ille de kafana bir şeyleri takarsın, ne kadar takma desem de bir yerde illa bir şeylere takılırsın sen. Üstelik zamanında o kadar söylememe rağmen yine dinlemedin. Napim senin hayatın senin kararın, bir kaç tel saçını daha ağartırsın olur biter. Hem hep siyah kalacak değil ya… Bak aklıma geldi şimdi. Sen ne derdin hep? Amaaan dökülmesin de varsın ağarsın.
Zaman zaman kendine kızdığını biliyorum. Hangi insan kızmaz ki? Zaten hiç kızmıyorsan bir sıkıntı var demektir. Kendini ego çukurunda bulan bencil bir insan falan olursun aman diyeyim dikkat et. Sen yine ara sıra da olsa, kendi yaptıklarını sorgula empati falan kur. Böyle şeyler önemli biliyorsun.
Bunları sana geçmişten yazıyorum. Hatta tam olarak 10.05.2019 – 00.27 den…
Öyle hüzünlenip de oku diye yazmıyorum. Biliyorum her boka üzülen salak bir kalbin var senin. Yukarıda da zaten her şeyi fazla kafana takma diye bu yüzden söyledim.
Sıkılırsan, hani olur da kendini köşeye sıkışmış, çaresiz falan hissedersen çocukların yanına git. Bizim yeğenleri diyorum işte. Onlarla yerden yüksek, kulaktan kulağa falan gibi oyunlar oyna. İyi geliyor ruhuna biliyorum.
Önündeki 10 yıl senin için çok büyük değişimlere gebe olacak. Zaten bunun farkında olduğunu biliyorum. Eğer olur da 10 yıl sonra bu yazıyı okuyacak olursan kendi kendine tekrar bak. Geçmişteki senle gelecekteki seni kıyaslamayı ihmal etme. Biliyorum bu satırlar arasında belki de kıyasa değer bir şey yok diyeceksin ama, yine de bir şeyler çıkaracağına eminim.
Özellikle son bir kaç yıldır benimsemiş olduğun ”merhamet iyi bir şey değildir” sözünü yeniden hatırla ve doğru bir karar olup olmadığını yeniden değerlendir.
Ciğerlerinin sigaraya daha fazla dayanabileceğini sanmıyorum. Bu yüzden sana sağlığına dikkat et demeyeceğim. Çünkü biliyorum bu gibi durumlarda özellikle kendi kaderini çizme konusunda hep kendi kararlarını verdin. Ama umuyorum ki; bu kararlarından ilerde pişmanlık duymazsın.
Şimdilik söylemek istediklerim bu kadar. Bir akşam umarım elinde bir kadeh rakı olur ve çakır keyif havasında bu yazdıklarını tekrar okursun.
Güzel yaşa, güzel sev, mütevazi ol ve sağlıcakla kal.
Bu da gelecekteki çocuklarıma mektubum.
ya mutsuzken mi yazdın? çok fazla karamsarlık var. Hayat seni hapsetmiş ve hep dışarıyı merak ediyor gibi hissedersin. Yıllar ilerliyor ama nafile. Bir yerden sonra hep aynı olduğunu görüyorsun
Bunları yazarken mutlu muydum ya da mutsuz mu bilemem ama genellikle bu tür yazıları iç sıkıntısı ile yazıyorum. İçimde durmasın, yazayım da atayım diye işte. Yıllar ilerliyor evet. Daha dün ergenlik sivilcelerimi sıktığım aynada bugün ağaran beyaz saçlarıma bakıyorum. Belki biraz değişmiş, belki biraz da aynı olabilirim.