Hayat bir imtihan mıdır sorusu çoğumuzun ölene dek belki de cevabını bulamayacağı ya da sürekli bir cevap arayışı içinde olacağı sorulardan biridir. Yaşadığımız coğrafya ve bu coğrafyanın inanç ve yaşam biçimlerine bağlı olarak hayatın hep bir imtihan olduğu söylenir. Bu yüzden de yaşadığımız her türlü zorluk karşısında ”Allah sizi sınıyor, bunlar hep imtihan, burası imtihan dünyası” gibi şeyler duyarız. Eğer siz de böyle düşünüyorsanız, o halde sizlere kısa bir hikaye anlatayım. Çünkü bu hikaye kendi adıma imtihan meselesini yeniden düşünmeme neden olduğu için, sizlerle de paylaşmak istedim.
İmtihan Dünyasının Bol İmtihanlı Hikayesi
Henüz ortaokul öğrencisi olan bir kız çocuğu, okuldaki bir hademe tarafından tacize uğruyor. Daha sonra ağlayarak bunu bir öğretmenine anlatıyor. Okul yönetimi emin olmak için kamera kayıtlarına bakıyor ve kızın hademe ile birlikte hademenin odasına girdiğini görüyor. Kamera kayıtlarından sonra adam itiraf ediyor ve açıklamasında ”kanım kaynadı” diyor. Olayı öğrenen müdür, adamı bir güzel tartaklayıp bağırıp çağırıyor. Daha sonra da polise haber veriyorlar. Sivil bir kaç polis okul önünde, okulun dağılması için beklemeye koyuluyor.. Tabi tüm bu olaylar açığa çıktığında kızın ailesine de haber veriliyor. Kızın babası yurt dışında çalıştığından evine 3-4 ayda bir geliyor. Annesi de üzgün bir biçimde ”kızımın adı çıkmasın” diye davacı olmaktan vazgeçiyor. Ve hikaye burada böylece bitiyor.
Kadına kızmadım değil. Ama böyle bir olay yaşamak, sindirilmesi kesinlikle kolay bir şey değildir.
Bu kız çocuğu muhtemelen hayatı boyunca bunu unutamayacak. Ve o aşağılık adam ceza almadığı için belki başka bir çocuğa benzeri bir girişimlerde bulunacak.
Şimdi asıl sormak istediğim soruya geliyorum. Özellikle hayatın bir imtihan olduğunu savunanlara sormak istiyorum bu soruyu.
Eğer Bunlar Bir İmtihan İse
Tanrı (Allah) bu küçük kızı mı, yoksa kızın ailesini mi imtihan ediyor? Eğer kızı imtihan ediyorsa, kızın böyle bir olay karşısında nasıl davranmasını bekleyerek, böyle salakça bir imtihana sokuyor? Yok eğer kızı değil de kızın ailesini imtihan ediyorsa, bunu o kız üzerinden değil de bizzat ebeveynlerin kendilerini sınava alarak yapmıyor?
Haaa unuttuğumuz bir kişi daha var ayrıca..
Tanrı belki de ne kızı, ne de kızın ailesini imtihan ediyordur. Asıl imtihanda olan hademenin kendisidir belki… Fakat bu nasıl bir imtihandır ki, günahsız bir kızın ömür boyu psikolojik sorunlar yaşamasına neden olsun.
Bu yazıyı okuduktan sonra ”Tanrı’nın işine akıl ermez” deyip geçiştirecek arkadaşların sırada beklediğine eminim. Ama ben hayatın bir imtihan dünyası olduğuna inanmıyorum. Tüm bunları şu anda yazarken aklıma gelen bir şeyi de hemen sizlerle paylaşayım.
İnsanlık var olduğundan beri, bu tür olaylar hep yaşandı. Günümüzde de yaşanmaya devam ediyor. İnanın pek bir şey değişmedi. Değiştiyse de iyi anlamda olmadı bu değişim. Bu yüzden asıl Tanrı, bizim içimizdeki göremediğimiz Tanrı’dır. Victor Hugo‘nun da dediği gibi Vicdan insanın içindeki Tanrı’dır.
Al Capone‘nin yıllar önce söylemiş olduğu şu sözleri de ekleyerek yazımı burada bitirmek istiyorum.
Çocukken her akşam yatmadan önce ve aklıma geldiği her an Tanrı’ya bana bir bisiklet vermesi için dua ederdim. Bir gün Tanrı’nın çalışma tarzının bu olmadığını anladım. Ertesi gün gittim kendime yeni bir bisiklet çaldım ve her akşam yatmadan önce Tanrı’ya günahlarımı affetmesi için dua ettim.
Tanrı kelimesine takılan varsa Allah yerine Tanrı demek doğru mudur? yazısını okumasını öneririm.
Bu olayda asıl imtihan olan bizleriz. Tepki gösterenler ya da o çocuğun yaşadıklarına sessiz kalan, bunu bir utanç gibi görüp yeterince tepki vermeyenler. Bu suçları cezasız bırakan tüm kurumlar. Annesi belki de tehdit edilmişti, bu nedenle davacı olmadı. Okul müdürleri de genellikle bu tür durumlarla karşılaştıklarında, mesele fazla büyümesin, dallanıp budaklanmasın, bir şekilde ört bas edilsin diye düşünüyorlar. Tabi ben, bahsettiğiniz okul müdürü için söylemiyorum. Genellikle böyle oluyor diyorum.
Devlet de üzerine düşen görevi yeterince yapmalı. Sosyal hizmetler, bu tür olayların üstüne gitmeli. Mağdur ne derse desin, suçlu, caydıracak ölçüde ceza almalı. Bu tip insanlar, mutlaka ömür boyu takip edilerek, başkalarına da aynı şeyleri yapmaları önlenmeli.
Ben de bu konuyla ilgili olarak "Kadın Olmak Böyle Bir Şey" adlı bir yazı paylaşmıştım. Bu arada siz böyle bir yayın yapmakla ve tepkinizi göstermekle bence imtihanı kazandınız:)
Allah'ın adaletini ahlaksız ve günahkar bir adamın yaptığı üzerinden sorgulamak ne kadar doğru.Şu var, Cenab_ı Allah'ı sorgulamak gibi bir algı yanılmasına bile çok dikkat edilmesi gerekir. Adam ahlaksızdır, sapıkdır, günahkardır zaten Cezasını çekecek büyük mahkeme ve ceza her şey hazır hem de umduğumuzdan yakında. Dünya kendini sorgulasın, ver cezasını canı kalsın hadi onu biraz yarım biraz eksik hale getir ibret i alem için bakın nasıl azalır sizin imtihan diye tasvir ettiğiniz. İman sahibi, dava sahibi insanın can korkusu olmaz gerisi koftur, bakın nasıl hizaya gelirler bu bir. İkincisi ne imtihanlar var ama yolu doğru olanın, teslimiyeti tam olanın bakışı narın da bir nurun da bir şeklindedir. Hiç bir şey zayi olmaz ama nefs ve şeytan cephesinden bakarsa insan onlar gibi görür. Al Capone kim bilmiyorum ama benim yukarıdaki yazdıklarımla birebir aynı düşünen bir gibi bir alıntı seçimi yapmışsınız. Yazıdaki amacınız toplumsal vicdana dikkat çekmekse, vicdan zayıf ama neden zayıf?
Rabbımın Elbete biz kullarına imtihanları oluyor ama şu da Var takdir benden tepir sizden diyor Böyle bir olayının yaşanması hiç bir şeklide Bir imtihan değildir Allah böylelerini Islah eylesin inşallah devir eski devir değil artık gerçekten Rabbım tüm Çocuklarımızı Böyle pisliklerden korusun Zaten yeteri kadar görüyoruz Haberlerde Zaten benim kalp dayanmıyor gördükçe Bu konuda Çok şey var söylenecek gerçekten ..gerisine de benim terbiyem müsaade etmiyor 🙂 ….
Buna benzer sorgulamalar ilgimi çekiyor. İnanç adı üstünde inanarak olmalı, kanarak değil. Tanrı sınıyor, cezasını öbür dünyada verecek diye birçok insana haksızlık ediliyor. Al Capone aklını kullanarak kendine göre çıkar bir yol bulmuş:) Bu sözü tuttum, müsaadenizle kullanmak isterim.
Günahkar bir adam diyerek, beddua ederek, küfrederek,kınayarak geçiştirmek, asıl olanı görmezden gelmektir. Allah cezasını versin… Versin elbet, verecektir de. Ama insanlar da bir takım icraatler yapmalı bu konuda, değilmi? Sövmek ya da dövmek değil kast ettiğim. Freudcu yaklaşımla; yetişkinlikte yaşanan her bir problem, geçmişteki eksiklik ya da hataların, vuku bulan kötü olayların v.b. sonucudur.
Kötü olmanın vebali sadece kötü olan adama ait değildir, yetiştirilme şartlarını sağlayan ebeveynin, öğretmenin, eğitim sisteminin ve dolayısıyla devletin de bu kötülüğe ortak olduklarını unutmamamız gerekiyor. Sadece bugünün değil, uzun yılların sorunudur yaşanan bu iğrençlikler, gelişen teknoloji haberdar olmamızı kolaylaştırdığı için yeni yeni farkına varabiliyoruz olayların…
İçeriği kötü, fakat iyi kaleme alınmış bir yazı. Teşekkürler, sevgiler…
Not:'İçeriği kötü'den kastım 'vuku bulan olay'dır, yanlış anlaşılmasın. Bu tür olayların ifşa edilmesi zaruri bir durumdur ve ele alınması gerekendir elbette…