Allah yerine Tanrı demek doğru mudur, Kuran’da Tanrı kelimesi var mı, Tanrı demek günah mı, Tanrı ve Allah arasında fark var mı, Kuran’da Tanrı kelimesi var mı gibi sorular, belki de hayatımızın her evresinde karışımıza çıkan sorulardır. Aynı şekilde Tanrı kelimesini kullanan insanlar, kullanılması yanlış ya da sakıncalı olduğu düşüncesiyle diğer insanlar tarafından dışlanıyor.
Allah kelimesi yaygın olarak kullanılırken, Tanrı kelimesi neden dışlanıyor?
Bunun sadece bir kaç nedeni vardır. Birincisi bu kelimenin Kuran da geçmemesidir. Çünkü Kuran’a göre Allah’ın 99 ismi vardır ve bu 99 isim arasında Tanrı olmadığından bu kelime çoğu zaman dışlanmıştır. İkincisi ise, Tanrı kelimesinin putperestlik olduğu düşüncesidir. Aslında sadece Arapça olan Allah kelimesinin Türkçe çevirisidir.
TDK : (1. özel, isim Kâinatta var olan her şeyi yaratan, koruyan, tek ve yüce varlık, Tanrı )
Tanrı kelimesinin yaşadığımız toplumda hoş karşılanmamasının bir diğer nedeni ise; Tanrı kelimesinin konuşma dilinde Allah gibi yaygın olarak kullanılmamasıdır.
Fakat halk dilinde Tanrı pek yaygın kullanılmadığı gibi yazım dilinde de hoş karşılanmıyor. Daha önceleri yazmış olduğum Tanrı’nın doğum günü adlı yazımda, böyle bir eleştiri alacağımı biliyordum. O yüzden şimdi böyle bir yazı yazıyorum. Allah’ın 99 ismi vardır ve evet bu isimler arasında Tanrı kelimesi geçmemektedir. Her 100 kişiden 99’unun hatırlamayacağını bildiğim için, tekrar göz gezdirmeniz için bu 99 ismi de ekliyorum. Fakat daha da öncesinde Diyanet Allah yerine Tanrı demek sorusuna nasıl cevap vermiş önce ona bakalım.
Diyanet bu soruya ne cevap veriyor?
Diyanet İşleri Başkanlığı “Allah” ismi yerine “Tanrı” kelimesini kullanmak caiz midir? sorusuna şu şekilde yanıt veriyor:
“Tanrı” kelimesi, Arapça “ilah” kelimesinin karşılığıdır. “İlah” daha çok, Allah’tan başka ibadete layık görülen varlıklar için kullanılır. “Allah” kelimesi onun bizzat kendisini ifade eden özel ismidir. Bu bakımdan, kelâm âlimlerine göre “Allah” kelimesi, Cenab-ı Hakk’ın yüce zatına ve bütün kemal sıfatlarına delalet eden özel ismidir. Hiçbir dilde bu kelimenin ifade ettiği özel manayı kapsayacak bir kelime bulunmamaktadır. Öte yandan “Allah” kelimesi bütün Müslümanlar için tevhid inancını temsil eden ortak bir bağ niteliğindedir. Bu sebeple Müslümanların, ibadet ettikleri tek yaratıcılarını “Allah” diye anmaları daha doğru olur. Dolayısıyla “Allah” bu adla veya “esmâ-i hüsnâ” adı verilen 99 isminden biriyle anılmalıdır. Bununla birlikte, dinimizin bildirdiği mutlak kemal sahibi, noksanlardan münezzeh olan yüce Allah’ı “Tanrı” diye anmak da İslam inancına aykırı olmaz.
Allah’ın 99 ismi (Esmaül Hüsna)
- 1- Allah(C.C.): “Eşi benzeri olmayan, bütün noksan sıfatlardan münezzeh tek ilah, Her biri sonsuz bir hazine olan bütün isimlerini kuşatan özel ismi. İsimlerin sultanı.”
- 2- Er-Rahmân: “Dünyada bütün mahlükata merhamet eden, şefkat gösteren, ihsan eden.”
- 3- Er-Rahîm: “Ahirette, müminlere sonsuz ikram, lütuf ve ihsanda bulunan.”
- 4- El-Melik: “Mülkün, kainatın sahibi, mülk ve saltanatı devamlı olan.”
- 5- El-Kuddûs: “Her noksanlıktan uzak ve her türlü takdıse layık olan.”
- 6- Es-Selâm: “Her türlü tehlikelerden selamete çıkaran.”
- 7- El-Mü’min: “Güven veren, emin kılan, koruyan.”
- 8- El-Müheymin: “Her şeyi görüp gözeten.”
- 9- El-Azîz: “İzzet sahibi, her şeye galip olan.”
- 10- El-Cebbâr: “Azamet ve kudret sahibi. Dilediğini yapan ve yaptıran.”
- 11- El-Mütekebbir: “Büyüklükte eşi, benzeri olmayan.”
- 12- El-Hâlık: “Yaratan, yoktan var eden.”
- 13- El-Bâri: “Her şeyi kusursuz ve uyumlu yaratan.”
- 14- El-Musavvir: ”Varlıklara şekil veren.”
- 15- El-Gaffâr: “Günahları örten ve çok mağfiret eden.”
- 16- El-Kahhâr: “Her şeye, her istediğini yapacak surette, galip ve hakim olan.”
- 17- El-Vehhâb: “Karşılıksız hibeler veren, çok fazla ihsan eden.”
- 18- Er-Rezzâk: “Bütün mahlükatın rızkını veren ve ihtiyacını karşılayan.”
- 19- El-Fettâh: “Her türlü müşkülleri açan ve kolaylaştıran, darlıktan kurtaran. “
- 20- El-Alîm: “Gizli açık, geçmiş, gelecek, her şeyi en ince detaylarına kadar bilen.”
***
- 21- El-Kâbıd: “Dilediğine darlık veren, sıkan, daraltan.”
- 22- El-Bâsıt: “Dilediğine bolluk veren, açan, genişleten.”
- 23- El-Hâfıd: “Dereceleri alçaltan”
- 24- Er-Râfi: “Şeref verip yükselten.”
- 25- El-Mu’ız: “Dilediğini aziz eden, izzet veren.”
- 26- El-Müzil: “Dilediğini zillete düşüren.”
- 27- Es-Semi: “Her şeyi en iyi işiten.”
- 28- El-Basîr: “Gizli açık, her şeyi en iyi gören.”
- 29- El-Hakem: “Mutlak hakim, hakkı batıldan ayıran. Hikmetle hükmeden.”
- 30- El-Adl: “Mutlak adil, çok adaletli.”
- 31- El-Latîf: “Lütuf ve ihsan sahibi olan. Bütün incelikleri bilen.”
- 32- El-Habîr: “Olmuş olacak her şeyden haberdar.”
- 33- El-Halîm: “Cezada, acele etmeyen, yumuşak davranan.”
- 34- El-Azîm: “Büyüklükte benzeri yok. Pek yüce.”
- 35- El-Gafûr: “Affı, mağfireti bol.”
- 36- Eş-Şekûr: “Az amele, çok sevap veren.”
- 37- El-Aliyy: “Yüceler yücesi, çok yüce.”
- 38- El-Kebîr: “Büyüklükte benzeri yok, pek büyük.”
- 39- El-Hafîz: “Her şeyi koruyucu olan.”
- 40- El-Mukît: “Her yaratılmışın rızkını, gıdasını veren, tayin eden.”
***
- 41- El-Hasîb: “Kulların hesabını en iyi gören.”
- 42- El-Celîl: “Celal ve azamet sahibi olan.”
- 43- El-Kerîm: “Keremi, lütuf ve ihsanı bol, karşılıksız veren, çok ikram eden.”
- 44- Er-Rakîb: “Her varlığı, her işi her an görüp, gözeten, kontrolü altında tutan.”
- 45- El-Mucîb: “Duaları, istekleri kabul eden”.Allah’ın 99 İsmi Ve Türkçe Anlamları(Esma-Ül Hüsna )
- 46- El-Vâsi: “Rahmet, kudret ve ilmi ile her şeyi ihata eden'”
- 47- El-Hakîm: “Her işi hikmetli, her şeyi hikmetle yaratan.”
- 48- El-Vedûd: “Kullarını en fazla seven, sevilmeye en layık olan.”
- 49- El-Mecîd: “Her türlü övgüye layık bulunan.”
- 50- El-Bâis: “Ölüleri dirilten.”
- 51- Eş-Şehîd: “Her zaman her yerde hazır ve nazır olan.”
- 52- El-Hakk: “Varlığı hiç değişmeden duran. Var olan, hakkı ortaya çıkaran.”
- 53- El-Vekîl: “Kendisine tevekkül edenlerin işlerini en iyi neticeye ulaştıran.”
- 54- El-Kaviyy: “Kudreti en üstün ve hiç azalmaz.”
- 55- El-Metîn: “Kuvvet ve kudret kaynağı, pek güçlü.”
- 56- El-Veliyy: “İnananların dostu, onları sevip yardım eden.”
- 57- El-Hamîd: “Her türlü hamd ve senaya layık olan.”
- 58- El-Muhsî: “Yarattığı ve yaratacağı bütün varlıkların sayısını bilen.”
- 59- El-Mübdi: “Maddesiz, örneksiz yaratan.”
- 60- El-Muîd: ”Yarattıklarını yok edip, sonra tekrar diriltecek olan.”
***
- 61- El-Muhyî: “İhya eden, dirilten, can veren.”
- 62- El-Mümît: “Her canlıya ölümü tattıran.”
- 63- El-Hayy: “Ezeli ve ebedi hayat sahibi.”
- 64- El-Kayyûm: ‘Varlıkları diri tutan, zatı ile kaim olan.”
- 65- El-Vâcid: “Kendisinden hiçbir şey gizli kalmayan, istediğini, istediği vakit bulan.”
- 66- El-Macîd: “Kadri ve şanı büyük, keremi, ihsanı bol olan.”
- 67- El-Vâhid: “Zat, sıfat ve fiillerinde benzeri ve ortağı olmayan, tek olan.”
- 68- Es-Samed: “Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, herkesin muhtaç olduğu.”
- 69- El-Kâdir: “Dilediğini dilediği gibi yaratmaya muktedir olan.”
- 70- El-Muktedir: “Dilediği gibi tasarruf eden, her şeyi kolayca yaratan kudret sahibi.”
- 71- El-Mukaddim: “Dilediğini, öne alan, yükselten.”
- 72- El-Muahhir: “Dilediğini sona alan, erteleyen, alçaltan.”
- 73- El-Evvel: “Ezeli olan, varlığının başlangıcı olmayan.”
- 74- El-Âhir: “Ebedi olan, varlığının sonu olmayan.”
- 75- El-Zâhir: “Varlığı açık, aşikar olan, kesin delillerle bilinen. “
- 76- El-Bâtın: “Akılların idrak edemeyeceği, yüceliği gizli olan. “
- 77- El-Vâlî: “Bütün kainatı idare eden.”
- 78- El-Müteâlî: “Son derece yüce olan.”
- 79- El-Berr: “İyilik ve ihsanı bol, iyilik ve ihsan kaynağı.”
- 80- Et-Tevvâb: “Tevbeleri kabul edip, günahları bağışlayan.”
***
- 81- El-Müntekim: “Zalimlerin cezasını veren, intikam alan.”
- 82- El-Afüvv: “Affı çok olan, günahları affetmeyi seven.”
- 83- Er-Raûf: “Çok merhametli, pek şefkatli.”
- 84- Mâlik-ül Mülk: “Mülkün, her varlığın sahibi.”
- 85- Zül-Celâli vel ikrâm: “Celal, azamet ve pek büyük ikram sahibi.”
- 86- El-Muksit: “Her işi birbirine uygun yapan.”
- 87- El-Câmi: “Mahşerde her mahlükatı bir araya toplayan.”
- 88- El-Ganiyy: “Her türlü zenginlik sahibi, ihtiyacı olmayan.”
- 89- El-Mugnî: “Müstağni kılan. ihtiyaç gideren, zengin eden.”
- 90- El-Mâni: “Dilemediği şeye mani olan, engelleyen.”
- 91- Ed-Dârr: “Elem, zarar verenleri yaratan.”
- 92- En-Nâfi: “Fayda veren şeyleri yaratan.”
- 93- En-Nûr: “Alemleri nurlandıran, dilediğine nur veren.”
- 94- El-Hâdî: “Hidayet veren.”
- 95- El-Bedî: “Eşi ve benzeri olmayan güzellik sahibi, eşsiz yaratan.”
- 96- El-Bâkî: ”Varlığının sonu olmayan, ebedi olan.”
- 97- El-Vâris: “Her şeyin asıl sahibi olan.”
- 98- Er-Reşîd: “İrşada muhtaç olmayan, doğru yolu gösteren. “
- 99- Es-Sabûr: “Ceza vermede acele etmeyen.”
İlk isim olan Allah kelimesinin açıklamasında bir şey dikkatinizi çekti mi? Sıfatlardan münezzeh tek ilah. Allah’ın 99 ismi olmasına rağmen açıklamada ilah denilmiş. Ya da bu isimler arasında geçmeyen farklı bir örnek verecek olursak; Yaratıcı kelimesi de bunlardan biridir. Bu yüzden aslında Allah yerine Tanrı demek arasında bir fark yoktur.
Allah yerine Tanrı Demek!
Bu durumda Allah yerine Yaratıcı ya da Yüce İlah demek ne kadar yanlıştır? Çünkü Tanrı kelimesi de tıpkı bu iki isim gibi Allah kelimesini ifade eden farklı bir kelimedir. Kendi halindedir ve söylemekte bir sakınca yoktur. Tatmin olmayan ya da çelişki yaşayanlar en yakın cami imamına gidip sorabilir. İnternet üzerinden araştırma yapabilir. Yazıyı yazmamdaki tek amaç aslında sadece buydu. Yanlış bilinen bir doğruyu gün yüzüne çıkarmak. Kısmen faydalı olduğunu da umuyorum..
Özetle O’nu anlamanın ve inanmanın, Tanrı ya da Allah demekten daha önemli olduğuna inanıyorum.
Bu yazıyı da okumak isteyebilirsiniz: Kadının Geçmiş Toplumlardaki Ve Kurandaki Yeri
Kesinlikle çok haklısınız. Tanrı türkçe bir kelimedir. Allah ise arapçasıdır. Kur'an indirilirken arap bir topluma indiriliyor ve haliyle dili de o topluma yönelikti. Lakin Tanrı da bizim dilimizde Allah kelimesinin karşılığıdır. Ve bu kelimenin neden bu kadar dışlandığını anlamıyorum. Türkolog olan ben şunu söyleyebilirim ki bizim atalarımız bile varoluşundan bu yana Tanrı demişlerdir. Kalkıp şimdi bu kelimeyi dışlamanın bir anlamı yok. Bu konuya değindiğiniz için de sizi takdir ediyorum. Kesinlikle haklısınız. Ne dediğimizin pek bir önemi yok, ister Allah ister Tanrı diyelim. Önemli olan anlayabilmek, inanabilmek.
Bir yazarı en mutlu eden şey, şüphesiz birinin onu anlıyor olmasıdır. Bu yorumunuzda onu hissettim gerçekten çok teşekkür ediyorum.
Mevlam deriz bazen ya da Rabbim bazen sadece O… İnsandaki en yoğun en ham ve işlemeye en müsait histir o'na olan sevgi ve aslolan safi bir şekilde hissetmektir. Sözlük ya da terminolojinin yetersiz kaldığı güçtedir bana göre. Kendini dinleyerek, tam teslimiyetle Allah dediğinde tüm zerrelerinin nefes aldığını hissedersin, bir kelimeden ötedir, her şeyden öte Olanı anlatan. Yazıda geçtiği için fikrimi söylemek istiyorum, bayan ve bay kelimelerini sevmem. Kadın ve erkektir ayrımı ifade eden ama hitap sözkonusu ise bey dersin bayım diyen var mı bizde hiç bir erkek dönüp bakmaz dönenler de tuhaf bakar, haklılar..
Sıkı takipçim oldun çıktın Begonvil Sokağı, her yazımda bir yorumunu görmek beni gerçekten de mutlu ediyor. Önemli olan kesinlikle seninde dediğin gibi hissetmektir. Bayn ve bay kelimelerini sevmemeni anlayışla karşılıyor ve gülüp geçiyorum. İnsanız nihayetinde farklı algı ve düşüncelerimiz var. En başta birbirimizin farklı görüşlerine saygı duymamız gerekir. Benim için ise hiç önemli değil biliyor musun. Bayan ya da kadın demeyi bir tutuyorum o yüzden. Tabi karşımdaki insan rahatsız oluyorsa elbette onun hoşlandığı şekilde hitap ediyorum.
Haklılık haksızlık konusunda bir yaftalama yapmam, bunun için bir kitap karıştırılması gerek. Ancak, inançlı bir Müslüman olarak, Allah (ya da diğer isimleri) demek varken bunu Tanrılaştırmak çok adil bir durumda eğildir. Benim bildiğim senaryo yazdığım zamanlardan sinema, şarkı gibi caizliği olmayan işlerde Allah'ın varlığı ve dini gerekliliklere zarar verildiği için tanrı kelimesinin kullanılmasıydı, bu doğru mudur? tabi haklı bir dayanağım yok. Ancak şunu söylemem gerek öz neyse onu deforme etmemek gerek, ben böyle diyorum ne zarar verecekte demek çok yanlıştır. Çünkü özün içini zamanla boşaltırsınız. Tanrının bugünkü popüler literatürüne geçmesi de aslında bir takım öz deformasyonu amacında da, bu da benim görüşümdür. Tabi bunu dil bilimsel olarak kullanım anlamında analiz edilirse daha derin manalara ulaşılabiliceğini söyleyebilirim. Bay konusunda hala bir anlam bulamadım, feminem anlamda biraz dışlama var onda da haklılar. 🙂
Merhaba Ruhsuz, yorumunu okuyunca aklıma Jim Carrey'in Aman Tanrım filmi geldi. Bu filmde Morgan Freeman'ın Tanrı rolünde oynadığını bir çok kimse hatırlar. Fakat Allah/Tanrı bir cisim ya da nesle ile kıyaslanamaz. O yüzden seninde dediğin gibi, bir saygısızlık ve zarar verme söz konusudur bu film.
Ancak Tanrı kelimesini kullanmanın öz olan Allah kelimesini deforme ettiğini düşünmüyorum.
Atmacaya kuş demek yanlış değildir. Bu atmacayı deforme etmez.
Dilimiz yabancı kültürlerden oldukça çok fazla etkilenmiş maalesef. İslamiyet'in kabulünden sonra Arapça ve Farsça kelimelerle doldu dilimiz. Özellikle toplumun eğitim ve maddi bakımdan üst tabakası öz Türkçe kelimeleri dışladı. Orhun yazıtlarında ilk çözümlenen kelime olan "Tengri" yani Tanrı sözcüğü öz be öz Türkçedir. İnanıp inanmamak ayrı bir konu ve kişinin kendi kararıdır. Yaratıcıya Arapça "Allah" yerine öz Türkçe "Tanrı" demek Türk olana daha çok yakışır. Zira yaratıcının bildiği dil sadece Arapça değildir. Arapça onun ana dili hiç değildir. Kendilerini Arap hissedenler "Allah" kelimesini kullanmaya devam edebilirler.
Bay ve bayan sözcükleri daha çok çevirilerde kullanılıyor. Hanım ya da hanımefendi, bey ya da beyefendi daha güzel geliyor kulağa.
Değerli yorumunuz ve konuya olan ilginizden dolayı çok teşekkür ederim. Yalnız yorumunuzda bir satır özellikle dikkatimi çekti. Kendilerini arap hissedenler Allah diyebilir demişsiniz. Bu görüşünüzü çok çarpıcı bulduğum kadar aynı zamanda yanlış buluyorum. Günlük hayatta bir şaşırma ünlemi olan Allah Allah kelimesini bile kullandığınıza eminim ayrıca. Bu kelimeyi kullanmak kimseyi arap sempatizanı yapmaz. Tanrı, Allah ya da Rab demek, sadece bir tercihtir ve tercihler her zaman saygı duyulmayı hak eder.
Tanrı demek yanlış olmasa bile insanda Allah demekle aynı hissi uyandırmaz, Alah tektir ve ismi sadece O'na özeldir. Ancak tanrı kelimesi özel isim değildir ve bir çok şekilde kullanabiliyoruz, başka dinlerin tanrılarından bahsederken de kullanıyoruz ve bu o kelimeye genel anlam kazandırıyor. Tanrı kelimesi kesinlikle Allah kelimesinin yerini tutamaz ve onu karşılayamaz.
Sevgili Esma,
Son cümlende Tanrı kelimesinin Allah kelimesinin yerini tutmayacağını söylemişsin ama bunu ancak Allah bilebilir. Bu sebeple doğru/yanlış demem pek yerinde bir cevap olmaz.
İlk cümlende ise; Allah demenin Tanrı demeye nispeten insanda farklı ya da daha dolu hisler uyandıracağından bahsetmişsin.
Sanırım bu da kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Kimisi Allah der ama her türlü yobazlığı yapar.
İnsan ne yazık ki aşağılık bir varlık. Ne yazık ki!
Bunu söylüyorum çünkü Allah kelimesinden bile faydalanıp ticaret yapar mal satarlar. (Vallahi gelişi bu kadar diye) O yüzden her Allah diyene değil de O'nu anlayana ve yürekten sevene inanmak gerekir.
O'nu sevmek ve anlamak ise, O'nu en derinden hissetmekle mümkündür.
Karşı olduğumu söylemiyorum tabi. Bir sürü şey yazdım ama sonra gereksiz geldiği için sildim. Bakın samimiyet ile yorum yapmaya bile çekiniyor insan.
Söyleyeceğim tek şey 99 tane mükemmel ismi varken neden "tanrı" bu da bana saçma gelen nokta işte.
Her neyse isterseniz bu yorumu yayınlamayın siz bilirsiniz. Ama bana yalnızca cool görünme çabası gibi geliyor. Neyse…
Sevgili Semanur,
Öncelikle şunu bilmeni isterim ki, içinde küfür ya da hakaret içermediği sürece hiçbir yorumu silmiyorum. Bu yüzden eleştiri ya da farklı görüşlere her zaman saygı duyduğumu bilmeni isterim.
Belki gerçekten de cool görünme çabası için yapan insanlarda vardır bilemiyorum. Çünkü insanların yüzüne bakarken bile kim olduğunu ve düşüncelerini göremiyoruz.
Yorumun için teşekkür ediyorum.
Merhabalar.
Bizim dilimizde de öteden beri Allah hakkında gerek Türkçe Tanrı ve Çalap, gerekse Farsça Hüda gibi isimler kullanılagelmiştir. Nitekim Tanrı ismi, Hüda ile aynı anlama gelmektedir. Uluhiyetin yüceliğine ters düşen bir mana içermedikleri için, bu kelimelerin kullanılmasında hiçbir sakınca görülmemiştir. Allah için “İlah” ismini kullanmakta sakınca olmadığına göre – ki Kur’an-ı Kerim’de bunun birçok örneği vardır – aynı anlama gelen Hüda, Çalap veya Tanrı isimlerini kullanmakta da bir sakınca olmadığı düşüncesindeyim.
Bir Müslüman olarak bizler de Tanrı ismini yerine göre kullanırız. Türkü sözlerinde de daha çok hep Tanrı kullanılmıştır. Buna bir örnek verecek olursak "Tanrıdan diledim bu kadar dilek" türküsünde olduğu gibidir.
Prof.Dr. Hüseyin Atay, "Kur'an'a Göre Araştırmalar" kitap serisinin VII'nci kitabında "Secde" bölümünü anlatırken Allah yerine hep "Tanrı" lafzını kullandığı dikkatimi çekmiştir. Kendisine bu bölümü anlatırken neden hep "Tanrı" lafzını kullandığını sormak üzere soru metnini hazırladım, ama daha henüz kendisine iletemedim.
Selam ve dualarımla.
Merhabalar Recep Bey,
Yazdığınız bir çok konuda ve verdiğiniz örnekte haklısınız. Ayrıca araştırmacı yanınızı da çok sevdim. Keşke herkes sizin gibi bir şeyleri sorgulasa ve üzerine gitse. Soru metninin cevabını da ayrıca merak ettim. Eğer olur da konuyla ilgili bir cevap alırsanız, burada paylaşmanızdan çok mutlu olacağım.
Sevgiler.
Merhabalar.
Soruma bir cevap alabilirsem, inşAllah bu bloğunuzda bir yorum metni içinde paylaşırım.
Selam ve dualarımla.
Her yorum ve her görüş değerlidir benim için. O yüzden bekliyor olacağım.
İsimler neden verilir? Seslenebilmek, bahsedebilmek… gibi sebeplerle tabii.Çocuğum için annem, yarim için hayatım, annem için yavrum.Peki ben kimim?Hepsi benim.İnsanların sadece dini tanımlamalarla sınırlandırılmalarını anlamsız buluyorum.Yüreğinden gelen neyse, kullandığın dildeki karşılığı neyse, ya da inançlarına hangisi daha yakınsa onu dersin.Hele ki söz konusu, yaradansa…Aslolan etiketler değil, kalbindeki yeridir.Ve bu sadece seninle O'nun arasındadır.
Duygularıma biraz da siz tercüman olmuşsunuz Aytül hanım. Çünkü ben de kesinlikle sizin gibi düşünüyorum. Her şey Allah ile kul arasındadır. Ama bu Tanrı kelimesinden aşırıcı derecede rahatsız olup tepki gösteren insanlar var ki.. Sanki Allah'ın avukatlığını yapıyorlar.
Allah/Tanrı mevzusuna girmeden bay/bayan mevzusu hakkında şunu söyleyeyim. Kanuni Sultan Süleyman, daha Kanuni olmadan önce yani Kanunnameyi hazırlarken işlediği suça göre eğer "bay", yani zengin ise 1000 akçe ile cezalandırılmasını talep etmiş. Kanun maddesinde doğrudan "bay" yazıyor idi, tercüme eden yazar parantez içinde "zengin" yazmış.
Bu bilgiyi ekşi sözlükteki şu entryden alıntıladım : https://eksisozluk.com/entry/61086770
Ayrıca bay kelimesinin etimolojik kökenine de bir bakalım. Bay kelimesi Orhun Yazıtlarında zengin kişi anlamında kullanılmış. 1876'da Ahmet Vefik Paşa'nın Lugat-ı Osmani eserinde de aynı anlamda kullanılıyor. Bir de 1934'e bakıyoruz TDK (o zamanki adı Türk Dili Tetkik Cemiyeti imiş) bu kelimeyi hitap deyimi olarak göstermiş. Aynı şekilde bayan kelimesi de aynı yıl ortaya konmuş.
Yani 1100 yıldır değişmeyen kelime, 100 yılda değişmiş. Kültür böyle bir şey demek ki. 🙂
Verdiğin bilgiler için çok teşekkür ederim arkadaşım. Bak ben de senin sayende bir şeyler öğrenmiş oldum. Ama aklıma bir şey takıldı. Daha doğrusu farklı bir soru oluştu aklımda. (Kültürlerin zaman içindeki değişimleri)
Bu konuda detaylı bir araştırma yapıp yazmayı çok isterim.
Benim tahminime göre bu değişim şöyle gerçekleşiyor.
Kanuni zamanında zaten zengin olanlar hep erkekti. Kadınlar evde oturuyor, ekonomik faaliyetlerde bulunmuyorlardı. Bunun için birisi "bay" kelimesini kullandığı zaman direkt olarak aklınıza zengin bir erkek gelecekti, çünkü zaten zengin olan bir kadın yoktu.
Bu Cumhuriyet Dönemine kadar böyle devam etti. Ama Atatürk gerek Medeni Kanun, gerek seçme ve seçilme hakkı vererek kadınlara toplumsal alanda hak ettiği değeri vermeye çalıştı. Tabi ki bu tür değişiklikler dile de yansıyacaktı.
Bay kelimesi önceden zengin olan erkekleri nitelerken, zengin ibaresi kaldırılacak maddi duruma bakılmaksızın sadece erkeklere özel bir hitap haline gelecekti.Kadınlar da artık toplumda yer almaya başlayacağı için onlara da bir hitap gerekecekti. Bunun için de "bay" kelimesinden "bayan" kelimesini ürettiler.
Yorumu uzatıyorum ama son zamanlar sıklıkla internetten yabancı insanlarla sohbet etmeye başladım. İsimlerini öğrenince de ilk işim anlamını sormak oluyor. Batılı ülkelerde yaşayanlar " Bir anlamı yok ki , benim adım sadece " diyorken, Doğu tarafındakiler ismini açıklıyor genelde. Bu anlama göre isim verme geleneği her yerde olmuyor demek ki.
Hindistanlı birine adının anlamını sorunca Tanrı cevabını aldım. Baya da şaşırdım tabi. İnandıkları yaratıcının isimlerini çocuklarına verebiliyorlar demek ki. Ben kendi çocuğuma Allah ismini verdiğimi düşünemiyorum bile 🙂
Genel yaklaşımım gereği çok önemsediğim bir konu değil doğrusu. Merak edenler için yazınız gayet net. Bay ve bayan hitap şekli olduğundan kadın denmesini tercih ederim.
Bir yorum da benden olsun öyleyse:
Evet bu kelimeler birbirinin yerine kullanılıyor. Ama her zaman değil. Yorumların birinde geçen bir ifade vardı. Kuş ve karga diye. Eksik kalmıştı ben tamamlayayım. Bütün kargalar kuştur ama bütün kuşlar karga değildir. O halde şöyle demenin bir sakıncası olmasa gerek: Allah bir tanrıdır ama bütün tanrılar Allah'tır demek çok saçma olur. Allah yerine tanrı kullanmak olabilir. Ama tanrı yerine Allah kullanmak olmaz. Yunan tanrıları denir. Ama Yunan Allah'ları diye bir ifade olamaz. Sanırım mesele vuzuha kavuşmuştur. 🙂
Her halde anne karnından tanrı demesek daha iyi olur ALLAH cc diyeceğiz diye doğmadık, netice de basit gibi gözükse de her şeyin bir usulu vardır. Ayrıca tanrı kelimesi sadece müslümanlara ait bir söylem olsaydı o zaman evet denile-bilirdi veya yine de denilmezdi çünkü islamda ifade edilen incelikler bizden çıkmıyor önümüzde bir önder var ne de olsa ,
Son olarak yazabildiğin ve yazdıklarını aşikar edebildiğin için şanslısın.
Tanrı tapınılan şey demektir. Çok genel bir sözcüktür. Bir mecusinin tanrısı ateştir. Bir putperestin tanrısı ise puttur. Üstelik öz türkçe bir kelimedir. Öz türkçesi 'tengri'dir. Ben de öz türkçeyi kullanma taraftarı olarak tanrı kelimesinin kullanımında bir sakınca görmüyorum.
Tanrı tapınılan şey demektir. Çok genel bir sözcüktür. Bir mecusinin tanrısı ateştir. Bir putperestin tanrısı ise puttur. Üstelik öz türkçe bir kelimedir. Öz türkçesi 'tengri'dir. Ben de öz türkçeyi kullanma taraftarı olarak tanrı kelimesinin kullanımında bir sakınca görmüyorum.
Açıkçası benim de, sadece yanlış anlaşılır endişesi yaşadığım belki tek kelimedir. Allah zaten Tanrı’dır. Sıfat değil ki. Ayet-el Kürsi ayetinin Türkçe’sini ezberledim, genellikle anlayarak dua etmeyi seviyorum. Der ki besmeleden sonra “Allah, o Allah ki, ondan başka Tanrı yoktur.” Buna rağmen hâlâ çekinmem sadece toplum baskısından endişe duyduğum için olmalı sanırım. Ama doğru bildiğimi uygulayacağım artık. Diğeri bayan ya da kadın hiç fark etmez. İkisi de doğru. Her gelişimde bir yazını okuyorum 🙂 Eline sağlık oğlum.
ALLAH (c.c.) Alemlerin rabbidir. ALLAH (c.c.) rabbimizin güzel isimleri ve ismi celili özel olduğu için, tengri, tanrı denmesi uygun olmaz. Bu kadar mı zor Allah demek ? Yüce Kuran’da da dediği gibi, Ne yazık ki, insan oğlu nankördür. Herşeyi der, ne yazık ki der, Put der, tanrı der, batıl olan herşeyi söyler, FAKAT Ona her gün hiç bir karşılık hiç bir ücret beklemeden, her salise aldığı nefesi veren Yüce Rahman’a (c.c.) ALLAH demez. Oysa sonsuz nimeti veren, güneşin etrafında nice gezegenler yaratıp karşılık beklemeden hizmetinize sunan ALLAH (c.c.). Her gün göğü genişleten o ALLAH (c.c.) elbet bir gün nankör kullarını, o hesaba çekecektir, söyleyeyim. Çünki nankörlük iyi birşey değildir.
Değerli yorumunuz için teşekkür ederim. Üşenmeden her seferinde ALLAH kelimesini büyük yazmışsınız. Dillerim Allah da iki cihanda sizin adınızı yüceltir.