Daha önce bir Ferzan Özpetek filmi izlemediğim için, filme ilk olarak fragman ve oyuncu kadrosundan etkilenerek gittim. İstanbul Kırmızı adı ise kesinlikle film için mükemmel bir isim olmuş. Hatta cuk oturmuş diyebilirim. Çekimler ve diyaloglar iyiydi fakat yer yer kafada soru işareti bırakan yanları da yok değildi bu filmin. Bazı duygular güzel bir şekilde işlenmiş ve izleyiciye iyi aksettirilmiş. Yine de puan verecek olsam bu film için en fazla 6,8/10 verirdim. Filmde İstanbul’un güzel mekanlarını ve kokusunu resmen alıyorsunuz. Bu açıdan bakarsak kısa bir İstanbul belgeseli tadında olduğunu da söyleyebiliriz. Ancak diğer yandan yine de eksik bir yanı vardı bu filmin.
Spoilere geçmeden önce film analizi yaptığım diğer başlıklar:
- Anlamayanlar için : Sen aydınlatırsın geceyi
- Cem yılmaz : Pek yakında
- İzledim yorumladım : Kurt Totemi
Nejat İşler’in Oyunculuğu Nasıldı?
Öncelikle Deniz rolü ile karşımıza çıkan Nejat İşler‘in performansını pek beğendiğimi söyleyemem. Ne bileyim büründüğü karakterin mimiklerini göremedim ben. Hatta araba çarpması sonucu hayatını kaybeden bir karton toplayıcısı çocuğun baş ucunda dururken, Deniz’in gözlerinde bir mana aradım ama yoktu. Ama filmdeki bir sahneyi özellikle çok sevdim. Deniz’in yıllar önce kaybettiği köpeği için hala bir kap su koyması, beklemek duygusunu çok güzel ve etkileyici bir biçimde anlatmış doğrusu. Deniz’in bir anda ortadan kaybolması ilk başlarda merak uyandırıcı olsa da, sonradan sıkmaya başlayan bir hal alıyor.
Yalnız Deniz’in arkadaşlarından olan yaşlı bir adamın repliklerini oldukça çok beğendim.
Bir repliğinde şöyle diyordu :
Kötü alışkanlıkları olmayan insanlara pek güvenmem.
Belki sizler için çok sıradan bir repliktir ama nedense bu replik çok hoşuma gitmişti. Bir diğer repliği ise;
İstanbul tam bir sürtüktür. Kimseyi geri çevirmez.
Filmin daha ortalarındayken bile senaryonun bir kaç kişi tarafından yazıldığını anlamıştım. Çünkü senaryoda bir akıcılık yoktu. Rüya ortasındaki sıçramalar gibi konudan konuya atlanarak birbirine zoraki bağlanmış bir kurgu hissi yaşattı bana.
İstanbul Kırmızısı’da Tuba Büyüküstün
Tuba Büyüküstün‘ü bu kadroda görmek güzeldi. Hatta ilk sahnesinde oldukça etkili bir biçimde giriş yapmış. Yalnız senaryodan mı yoksa başka etkenlerden mi bilmiyorum bir tık üst seviyede bir oyunculuk gösterebilirdi diye düşünüyorum. Ayrıca Tuba Büyüküstün’ün eşi rolünde seçilen karakter tamamen bir felaketti. Kesinlikle doğru bir seçim olmamış.
Halit Ergenç, bu adam her şeyi oynuyor!
Halit Ergenç ve Zerrin Tekindor filmde en çok beğendiğim ve başarılı bulduğum iki karakterdi. Doğrusu bu adam gerçekten de rolünün hakkını veriyor. Vatanım Sensin dizisindeki rolünü de oldukça çok beğenmiştim. Diğer yandan çok az bir rolü olmasına rağmen Zerrin Tekindor’u da filme ayrı bir hava katmış. Cem Yılmaz‘ın Pek yakında filminde canlandırdığı karakterini de oldukça çok sevmiş ve başarılı bulmuştum.
Mehmet Günsür (Kendini gösteremeyen adam)
Gel gelelim Mehmet Günsür‘a. Açıkçası filmde ilk olarak Nejat İşler’in yazmış olduğu roman karakterlerinden Yusuf olarak karşımıza çıkıyor. Fakat Mehmet Günsür için biraz daha fazlaca rol verilebilirdi diye düşünüyorum. Adam kendini gösterememiş ki.Ama Fi dizisinde Deniz Hoca olarak, gayet başarılı iş çıkarmış.
Genel itibari ile film pek olmamış gibi geldi bana. Senaryo ve oyuncular kötü değildi fakat kurguda bir sıkıntı vardı sanki. Bu kopukluğu izledikçe siz de fark edeceksiniz eminim.
Bende gitmek istedim ama daha sonra logani izledim ilk yarı biraz uykumu getirdi ama ikinci yarı çok güzel gitti 😊 ama bu filmde gitmek istiyorum inşallah teşekkürler emeğine sağlık sevgililer
bir türlü fırsat bulamadım izlemeye ama en yakın zamanda gideceğim