Bir şeyler oluyor. Garip bir şeyler.
Dünyaya ayak uyduralım derken, bir girdaba çekiliyormuşuz gibi hissediyorum. Bu blogu açtığım ilk zamanları düşünüyor ve eski yazılarıma nispeten düşüncelerimdeki değişimleri gözlemliyorum. En temel gayem sadece kendime notlar gibi kafamın içindekileri olduğu gibi yazıya dökmekti. Bunu yaparken de en titiz olduğum husus özgün olmaktı.
Şu anda kelime olarak yazmayı istemediğim yapay zekâ ile bir “kırılganlık dönemi” yaşadığımı hissediyorum. İyi kötü herkes gibi farklı yapay zekâ uygulamalarını deneyimliyor ve bir şekilde bu girdaba ben de takılıyorum. Düşüncelerimi yazıya dökmeden önce yapay zekâ ile bir ön sohbet ediyorum. O da bana düşüncelerimi daha geniş perspektifte, detaylandırarak cevap veriyor.

Yapay zekânın cevaplarını okuduğum zaman, taslak olarak sunduğum birkaç satır yazının neredeyse bir bütün haline gelerek tamamlanma evresine şahitlik ediyorum. Bu beni elbette mutlu ediyor. “Şu konudan da bahsedebilirsin”, “şu örnekler de yazıya katkı sağlayabilir” türünde önermeler gerçekten de nokta atışı tamamlayıcı unsurlar içeriyor. Bu durum içimde bir hoşnutluk yaratıyor, inkâr edemem.
Ama aynı zamanda huzursuzluk da yaratıyor. Yapay zekâyla üretmenin geleceği nasıl olacak, özgünlüğü artık nasıl tanımlamalıyız açıkçası bilemiyorum. Şöyle ki, temelde aslında benim olan ana fikir yapay zekâ ile zenginleşiyor. Ben de bu zenginlikten faydalanıyorum. Ama durup bir an düşününce, bir yandan da aslında bana ait olmayan düşünceler gibi geliyor. Ayaklarında paten olan birinin, koşuda birinci gelmesi gibi. Kimse pateni görmüyor. Ama kimsenin görmemiş olması da bu gerçeği değiştirmiyor.
Bu sebeple, yapay zekâ ile etkileşimde olup düşüncelerim hakkında fikirler alırken, diğer yanım huzursuzluk içinde kalıp, yazının aslında ne kadarı benim diye sorguluyorum. Yapay zekâyla zenginleşen-evrilen bir fikir hâlâ yazara mı aittir?
En çok da yazarak bir şeyler üreten insanların bu konudaki fikirlerini merak ediyorum açıkçası. Siz de bir kırılganlık ya da benzer bir sorgulama süreci yaşadınız mı?
Bu yazı, dijitalleşen dünyada içtenliğini ve özgünlüğünü korumaya çalışan bir yazarın iç sesiyle yazılmıştır. 04.05.2025 – 21.45 ADANA
Selam Çıplak Yazar,
Yapay zekâyla üretim sürecine dair yaşadığın o çelişkili duygu hâlini çok iyi anlıyorum. Bir yandan hız, kolaylık, yeni fikirlerle genişleyen bir dünya; diğer yandan “ben kimim bu metnin içinde?” sorusu. Tam da bu kırılganlık noktasında duruyoruz sanırım hepimiz, içerik üreticileri, yazarlar, düşünen insanlar olarak.
Sen bu yazıda sadece kırılganlığını değil, aynı zamanda cesaretini de ortaya koymuşsun. Çünkü kırılgan olduğunu kabul etmek, başlı başına cesur bir eylem. Yapay zekâyla metin üretme sürecini perde arkasından okuyucuya açmak, blog yazarlığının o samimi, dürüst tarafını hatırlattı bana.
Belki de önemli olan, teknolojiden değil; kendimizden, özümüzden kopmak. Ve Sen, bu yazıyla tam tersine daha çok kendine yaklaşmışsın gibi hissettim. Yazmak, bazen kendine not düşmektir, bazen de bir başkasının iç sesine fener tutmak. Sen bunu başarmışsın.
Bu arada Yapay Zeka’yı yazılarımı hazırlarken ben de kullanıyorum ancak kelimelerimi değiştirmesine müsaade etmiyorum. Yazının şemasını çıkarmama ve imla kurallarına uygun hale getirmeme yadımcı oluyor.
Görüşmek üzere.
Selamlar dostum.
Sadece yazarak bir şeyler üreten insanlar artık iyi kötü kullanıyor zaten. Ben hiç kullanmıyorum diyen de biraz palavra sıkıyordun bana göre. Haa yazılarına belki entegre etmiyordur ama yine de bir blog yazısını analiz etmesini, anahtar kelime ve uygun etiket önermesini istemiş olabilir. Sonuç olarak kıyısından köşesinden bir şekilde tutuyoruz. Sadece benim tek korkum, aynı tornadan aynı malzeme ile çıkmış gibi her şeyin birbirine benzemesi.
Bunu koruyabilirsek bence bir sıkıntı yok. 🙂
sizi çok iyi anlıyorum aynı duyguları bende yaşadım hatta bir süre yazmaktan uzaklaştım akabinde yapay zekaya şu soruyu sordum
“bu metnin yazarı sen misin yoksa ben mi” bana cevabı
“elbette sensin fikrin yaratıcısı sensin beni editörün olarak düşün” demişti.😊
Bu da ilginç bir sohbet olmuş gerçekten. Dilerim bu kırılganlığı bir şekilde atlatırsınız.