Dün gece TV de Yılmaz Erdoğan’ın Neşeli Hayat adlı filmine denk geldim. Daha önceleri izlediğim bir filmdi ama çoğu sahneyi unuttuğumu, filmi tekrar izleyince fark ettim. Film; dar gelirli bir ailenin hayatta kalma mücadelesini ve saf bir adamın dolandırılma hikayesini anlatıyor. Haliyle ben de ister istemez yıllar önce saadet zinciri denilen sistemle ilk kez nasıl tanıştığımı ve o zamanlar neler yaşadığımı hatırladım. Gerçekten yazmaya değer miydi bilmiyorum ama bir anı olarak anlatmak istedim.
Titan saadet zinciri nasıl oluşur?
O zamanlar sektöründe lider diyebileceğim köklü bir firmada çalışıyordum. Bünyesinde binlerce çalışanı olduğunu da söylememe gerek yok sanıyorum. Bir gün çalışanlar arasında kolay yoldan para kazanmakla ilgili bir şeyler döndüğünü duydum. Bilirsiniz bu tür şeyler çabuk yayılır. Özellikle gizli tutulmaya çalışılır ama gizli tutulmaya çalışılması bile bence duyulması için başka bir taktik. Şu kadar para yatırıyorsun yatırımcı oluyorsun, sonra senin referansınla iki kişi daha, sonra onlar da iki kişi daha… Allah yürü ya kulum (diyormuş).
Hayatım boyunca eşek gibi çalıştığım için iş hayatında öğrendiğim bir şey varsa o da kolay yoldan para kazanmak diye bir şeyin olmadığıdır. Aslında vardır ama o da işin orospuluğudur biraz. Tabi bu duruma ve aldığım duyumlara oldukça temkinli yaklaşarak nedir ne değildir diye internette araştırma yaptım. En kutsal kaynaklardan yazılar okudum ve anladım ki bu adına saadet zinciri denilen sistem, özellikle orta ve dar gelirli insanları hedef alan dolandırıcılık sisteminden başka bir şey değilmiş. Ben demiyorum kutsal bilgi kaynağı diyor. Malum her çeşit adamın cirit attığını düşünürsek, yabana atılacak türden değildi okuduklarım.
Ancak iş arkadaşlarım öyle ballandıra ballandıra anlatılar ki bana, öyle süsleyip püsleyip sundular ki ”ulan herkes zeki de ben mi aptalım acaba diye” bir anlık tereddüt yaşadım. Sonra ısrarla beni bir ofise götürmek istediklerini, orada sorularıma daha kolay cevap bulabileceğimi söylediler. İyi madem deyip ofise gitme teklifine olur dedim. Hem böylece bu adamlar kim ve tam olarak ne yapıyor, her şeyi yerinde görmüş olurum diye düşündüm. Daha sonra planladığımız bir gün iş çıkışı saadet zinciri ofisine gittik. Bu arada ben adına sürekli saadet zinciri diyorum ama benim dışımdaki arkadaşlar sadece kolay para kazanmak için bulunan bir sistem gözüyle bakıyor. Onlar için adı falan da yok yani.
Tanışma ve kaynaşma faslı
Çarşı merkezinde bir iş hanında ofis tutmuş adamlar. Şöyle bir içeriye girince tuhaf bir kalabalık ilişti gözüme. Birileri bilgisayar başında bir şeyler yapıyor, birileri aylak aylak dolaşıyor ve birileri de bizim gibi ekibe yeni katılan (katılmayı düşünen) arkadaşlara hoş geldiniz karşılaması yaparak ardından çay ve kahve ikram ediyordu. Oldum olası pek girişken bir insan olmadığımdan ve çok sorgulayıcı davrandığımdan bir süre etrafı süzüp durdum. Sonra ne olup bittiğine dair detayları anlatmak üzere bir iki kişi oturdu yanımıza.
İşte efendim biz burada şu siteden ürün alıyoruz. Ama aslında ürün önemli değil, önemli olan sistemde olmamız. Arkadaşlarınız üç hafta önce sisteme girdi, şimdi onların da altında beş kişi var. Onlar satış yapınca arkadaşlarınız otomatik olarak daha çok kazanacak. Biz bu işe şu kadar kişiyle başladık, şimdi koca bir aile olduk falan filan bir sürü süslü kelimeler. Arkadaşlar çoktan girmiş zaten, herkes benim üstüme oynuyor o sıra. Yani öyle bir atmosfer olmuş ki odada sanki herkes akıllı da bir ben aptalmışım gibi. Daha ne duruyorsun olum, fırsat ayağına gelmiş dercesine ikna edici bir yığın laf. En sonunda dayanamayıp konuştum. Normalde de biraz sivri dilli olduğumdan onların sorularımdan rahatsız olabileceğini bile bile konuştum.
Liderin ikna çabaları
Aldığınız ürünler ne görebilir miyim diye sordum önce. Bir iki dandik saat ve kolye gibi şeyler gösterdiler. Sonra yinelediler. Ürün önemli değil, önemli olan sistemde olmak diye. Sistem madem bu kadar iyiyse şimdiye herkes bu işten zengin olurdu herkes aptal da bir siz mi akıllısınız dedim. Buna cevaben ise; sistem yeni şu an zaten çok fazla kişi bilmiyor. Ama inanılmaz bir ivme ile büyüyor dediler. Sonra biri geldi yandaki odadan. Bizim yaşlarda genç bir çocuk. Herkes çocuğa ”liderim” diyor bu arada. Sanırım ilk kayıt olanlardan biri olduğu için lider diyorlarmış. En garipsediğim olay da buydu zaten. Liderimiz geldi, liderimiz gitti, liderimiz şu an tuvalette sı.. Adını da öğrenemedim bu yüzden.
Neyse bu arkadaş, özür dilerim lider gelince o da konuşmaya başladı benimle. İşte kardeşim endişelerini anlıyorum. Ama bu sistem şöyle güzel, böyle iyi falan bayağı açıkladı. Kaynanasını, eşini falan da kaydetmiş hatta çocuk onlara kadar anlattı. Öyle olsa ben sisteme girer miydim diye de ekledi. O da yetmedi bilgisayarının masaüstü ekranı yaptığı lüks bir otomobili bile gösterdi bana. Bak işte benim hayalimdeki bu araba, ben bu arabayı alacağım dedi.
Ofiste toplamda on beş, yirmi kişi falan. Hepsi sisteme girmiş bir şeyler yapmaya çalışıyor. Onlara göre odada bir tane salak var o da benim. (ikna edilecek son salak değil ama) Yani lütfen gözünüzde bir canlandırın o sahneyi. Etrafınızda bir yığın insanın fikrine karşı savunma oluşturmak gerçekten kolay bir şey değil.
En son zengin oluyordunuz. Noldu o iş?
Nasıl mücadele ettiğimi bir filme alsalar, gerçekten ayakta alkışlanacak türden bir irade örneği gösterdim ve yeniden tepkimi dile getirdim. Yok arkadaş bu iş benim kafama yatmadı. Dandik bir ürün alacağım da sonra birini getirip kayıt edeceğim de diyerek karşı çıktım. Söylemeyi unuttum önden de bir miktar para istiyorlardı. İşte geçmiş zaman 750-1000 tl gibi bir rakam. En sonunda ben değil onlar pes etti. Lider dedikleri çocuğun bana en son bakışlarından da anladım zaten bunu. Bizim arkadaşlar iki sene içinde zengin olma hayalleri içinde sistemde kalmaya devam ettiler. Ancak bir müddet sonra ben işten ayrılınca o arkadaşlarla da görüşemedim. Ama en çok görünce ”noldu zengin olacaktınız” sorusunu sormak istiyorum onlara.
İşte böylece benim de titan saadet zinciri anıları hakkında dolu dolu bir hayat tecrübem oldu.
Bunları niye anlattım?
Başta da dediğim gibi hem bir anımı anlatmak istedim, hem de olur ya karşınıza böyle bir şey çıkar diye (ki umarım çıkmaz) uyanık olun istedim. Adı titan saadet zinciri olur, mutluluk bağı olur, pyramid scheme olur ne olursa artık kimseye kanmayın. Ve unutmayın kolay yoldan zengin olmak diye bir şey yok.
Son olarak bu yazıyı sevdiyseniz başka bir dolandırıcılık hikayesi olan Sülün Osman’a Şapka Çıkarttıracak Bir Dolandırıcılık Hikâyesi ni de seveceğinizi umuyorum.
Ek bilgi: Türkiye’de sadece 1998’de Titan saadet zinciri isimli piramit sistem kurulmuştur. Bu sistem üyelerinin şikayeti üzerine devlet tarafından tamamen yasaklanmıştır.
İkinci ek bilgi: Aslında mevzu tam olarak şu 👇
Ben lisedeyken saadet zincirleri çok meşhurdu. Ortada bir ürün var ama ürünün ne olduğu gerçekten de önemli değil. Önemli olan nasıl daha fazla yeni insanı düdükleyebilirim. O zamanlarda da Mega Holdings adında bir şirket vardı. Sözde sınırsız mı sınırsız, güzel mi güzel websiteleri yapıp müşterilere satıyorlar, sen sattıkça üstün para kazanıyor, senin altın sattıkça sen para kazanıyorsun. Tüm saadet zincirlerinde olduğu gibi hedeflerindeki yeni kişiye sanki bir melekmiş gibi davranıyorlardı. Sanırım hayalimdeki arabayı aldım/alacağım yalanı hepsinde ortak. Bir de unutmadıysam tatile gönderiyorlardı. Şimdilerde adına network marketing diyorlarmış bunun. Hepsi aynı maddenin laciverti.
Senin benim gibiler en azından bu konularda biraz bilinçli. Bir de bilinçsiz olup kandırılanları düşün. Aslında onları da kınamamak lazım. Sonuçta hayallerinin kurbanı oluyorlar. Bir yerlerden umut, çıkar yol ararken, eldeki bulgurdan oluyorlar.
Aklıma üniversite zamanı geldi yazıyı okuyunca. Bir arkadaşımız “site yap-sat, altına adam al, bir yıl sonra villada otur” modeli bir saadet zincirine katılmıştı. Hayaller çok güzel ama; kendi işinin patronu olmak, parayı bulduktan sonra okulu bırakmak vb. diye gidiyordu. Beni de bir süre sonra sende gel diye darlamaya başladılar, en son sadece dinleyeceğim sonra beni aramayın aga dedim. Çanakkale küçük yer, her yer karşına çıkıyorlar ve çoğu vakit geçirdiğin insanlar. Oturduk, slayt açtılar. Sunumun tamamı 100liralık internet sitesini 1000tl’ye alıp 20000tl’ye satmak üzerine. Sizi dolandırmışlar abi dedim kalktım gittim. Bu arada sunumu da bildiğimiz börekçide yaptılar, öyle ofis filan da yok. Adamlara dolandırıcı dedikten sonra o çocuklar bir daha benle konuşmadılar. Merak ediyorum acaba şimdi lüks arabalarla geziyorlar mı 🙂
Bu Mega Holding olayına bir arkadaş beni dd bulaştırmak istemişti. Üstelik kendisi bir öğretmen olan bir arkadaş.
Çok sefer gel senden para vs istemiyorum, sen bu sistemi başkalarına sat. İkimuz se kazanalım vs gibi..
Tabi az çok internet sitesi maliyeti vs anlıyorum. O devirde 250 liraya mal edilecek bir site için kim 2500 TL verir ki?
O arkadaş ne kazandı ne kaybetti bilmiyorum ama hala öğretmenlik yapıyor. Eğitimli insanların bile bu tuzaklara düşmesi çok şaşırtıcı geliyor.
Ben şaşırtıcı olarak bakmıyorum aslında. Çünkü herkes bir yerlerden yırtma, hayatını kurtarma peşinde. Denize düşen yılana sarılır misali ne görse üzerine atlıyor. Çiftlik bank gibi, mega holding gibi. Şimdi de insanlar deli gibi kripto para alım satımı yapıyor. Avrupa’da en çok işlem yapan dördüncü ülke olduğumuzu duyunca hayli şaşırmıştım.
Bilen de var bilmeyen de. Sebep yine aynı, insanlar geçinemiyor ve nereden ne yapsam da kendime bir ek gelir kapısı bulsam derdinde. Boşuna dememişler tarih tekerrürden ibarettir diye. O yüzden farklı bir zamanda, kolay yoldan para kazanmanın farklı varyasyonları ve farklı mağdurları yine olacak.