Bu blogda yer alan kısa hikaye ve uzun hikayeler izinsiz olarak alınamaz ve başka bir yerde yayınlanamaz! Dram, bilim kurgu, gerilim, korku, hayatın içinden, çocuk hikayeleri, kısa hikayeler ve daha fazlası için hikaye kategorisini ziyaret edebilirsiniz.
Balkonsuz Ev
Münevver Hanım; yeni yıkadığı tül perdeleri bir güzel ütüledi ve asması için kocasından yardım istedi. Eğer evde bir perde yeni yıkandıysa ve asılması gerekiyorsa bu tam bir erkek işiydi. Çünkü son birkaç yüzyıldır bu böyleydi. Fakat o anda kocası uzanmış televizyon seyrediyor ve hafta sonunun tadını çıkarıyordu. Bu yüzden uzandığı koltuktan üşengeç bir tavırla kalkarak; karısına şöyle dedi:
– Olur olur dur bekle, sen düşüp bir yerini kırarsın şimdi..
Adam baş ucundan tuttuğu perdeyi aldığı gibi merdivene çıktı ve ruletlerinden bir bir takmaya başladı. Kadın ise başını kaldırmış kocasına bakıyor ve ortaya… ortaya… diye perdeyi hangi kısma takacağını söylüyordu. Daha sonra merak uyandırıcı ve ardından ne çıkacağı belirsiz bir ses tonu ile kocasına seslendi.
– Cevdeeet…
Adam elindeki perdeyi bırakarak karısına döndü ve kulağım sende dinliyorum edasıyla gözlerine baktı. O anda kadın konuşmasına devam etti.
– Şu bizim oturma odasının bir kısmını yıktırıp balkon yaptırsak diyorum. Sence nasıl olur?
Adam karısının bu ilginç fikri karşısında her ne kadar şaşkınlık yaşamış olsa da pek belli etmeden şöyle cevap verdi :
– Olur mu canım öyle şey, hem arkada mutfak balkonumuz da var. Ne gereği var ki, diye tepkisini dile getirdi.
***
Kadın ise ısrarcı bir tavır ile konuşmasına devam etti.
– Orası balkon mu Allah aşkına.. İki kap kacak koyuyoruz doluyor, hem güneş bile görmüyor diye üsteledi.
– Hem fena mı olur, yazın kahvaltımızı ederiz, akşam serinliğinde çayımızı, kahvemizi içeriz diye hülyalara dalmıştı.
Adam, karısının bu tavrının geçici olduğunu düşünerek,
-Olur olur bir ara düşünürüz.. diye geçiştirdi. Çünkü ani bir çıkışın gün boyu uzayıp giden bir tartışmaya dönüşeceğinden korkuyordu. Bu yüzden sakin tavırlarla yatıştırmayı daha uygun gördü. Fakat kadın, kocasındaki sakin tavırlardan cesaret bularak üstelemeye devam etti.
***
– Hani bizim Muharrem Bey vardı… Geçenlerde teras katlarını yaptırdılar. Onlara bir danışsak, hem tanıdıkları usta da vardır.
Adam karısının söylediklerini duymamazlıktan gelerek, perdeleri takmaya devam ediyor ve sessiz kalmayı tercih ediyordu.
Kadın ise ısrarcı bir şekilde sesini duyurmaya kararlıydı.
– Şu Muharrem bey diyorum diye üsteledi.
Adam bu ısrarcı tavır karşısında daha fazla mücadele edemeyeceğini anlamıştı.
– Tamam ben bir ara gidip konuşurum diye kestirip attı.
– Eee bugün Pazar hem hafta sonu evdedir Muharrem bey. Perdeleri sonra takarız sen bi gidip konuşsan..
– Şimdi mi? diye şaşkınlıkla cevap verdi adam. Sonra da merdivenden isteksizce usul usul inerek komşusu Muharrem Bey’in evine gitti..
***
Muharrem Bey kapıyı açar açmaz, – Hoş geldin komşum. Bizim hanım da çay demlemişti buyur bir çayımızı.. diye daha cümlesini bitiremeden Cevdet Bey lafa girdi :
”Yok komşum sağ olasın, ben bir konuda danışmak için geldim” diyerek lafı fazla dolandırmadan konuya girdi.
– Olur ben yarın ustayı getiririm hem evi görür hem de kabaca bir hesap çıkarır size.. diyerek cevap verdi.
Cevdet Bey ve Münevver Hanım, orta gelirli insanlardı. Bu yüzden Cevdet Bey bu balkon işinin fuzuli bir masraf olduğunu düşünüyor ve karısını bu düşüncesinden bir şekilde vazgeçirmek istiyordu.
***
Ertesi sabah Muharrem Bey, tanıdığı Nedim usta ile Cevdet Bey’in evine geldi.
– Ev burası mı? diye şöyle bir etrafa bakındı Nedim usta. Muharrem Bey de – Evet sana bahsettiğim komşularım, ona göre uygun bir fiyat söylersin artık diyerek gülüştüler.
Usta ölçü biçti ve 25 bin kadar bir hesap çıkardı. Bu rakamı duyduktan sonra Cevdet Bey’in yüzü sararmış, dili tutulmuştu.
Ama.. diye devam etti Nedim usta.
– Eğer briket yerine tuğla kullanırsak daha uygun olur. Siz ne derseniz ben öyle yaparım diyerek lafını bitirdi.
Münevver Hanım, biraz pahalıymış aslında deyince, Cevdet Bey belli etmese de içten içe sevinmişti. Fakat daha sonrasında -Eee yaptırırız artık, yavaş yavaşta öderiz diye devam etti.
Neyse saat geç oldu diye Nedim ustanın müsaade istemesiyle, Cevdet Bey omuzları düşük bir şekilde sizi geçireyim diyerek kapıya kadar eşlik etti.
Cevdet Bey dış kapıya geldiğinde, omuz arkasından sessizce bakarak, karısının duymayacağından emin olduktan sonra, kısık bir sesle Nedim usta ve Muharrem beyle konuşmaya başladı.
***
– Ahh komşu.. Sen az çok biliyorsun durumumuzu. Biz böyle lüzumsuz işler için bu kadar para verecek insanlar değiliz. Ama gel gör ki, hanım tutturdu balkonda balkon diye. Nedim ustaya dönerek sen bir hal çaresini bulsan şu işin ustam, olmaz diye bir şeyler uydursan?
Cevdet Bey’in çaresizliği gözlerinden anlaşılıyordu. Muharrem Bey ilk başta şaşırdı. Fakat daha sonra Nedim ustaya dönerek, madem durum böyle, hallederiz biz ustamla diyerek.. Cevdet Bey’in yanından ayrıldı. Ayrılırken de -Sen merak etme yarın tekrar uğrar, yoluna koyarız işleri diyerek vedalaştı.
***
Ertesi gün Nedim usta tek başına geldi.
Münevver Hanım sabırsız bir şekilde hemen atladı lafa..
– Eee usta ne zaman başlıyorsunuz?
Nedim usta bir an sustu ve başını kaşıyarak, – Ben de dün gece hep bunu düşündüm diyerek devam etti.
Cevdet Bey o esnada karısına çaktırmadan kaşını aşağı-yukarı oynatıp, Nedim ustanın olumsuz bir şeyler söylemesini istediğini belli etmeye çalışıyordu.
Nedim usta bu mimiklerden mesajı aldığından, Münevver Hanım’a doğru dönerek şöyle dedi :
– Sizin ev ayaklı değil, yığma briket üzerine. Ben oturma odasını yıkıp balkon yaparsam, üzerinize çöker maazallah. diye iyice gözünü korkuttu.
– Hem ben böyle bir vebalin altına girmeyi de istemem diyerek üsteledi.
Münevver Hanım canı sıkkın bir şekilde bir şeyler söyleyecek gibi oldu..
Cevdet Bey atladı hemen..
– Hay Allah görüyor musun.? Biz de nasıl umutlanmıştık balkon yaptıracağız diye, durumu idare ediyordu. Neyse canım olmuyorsa yapacak bir şey yok diye de konuyu kapatmaya uğraşıyordu..
***
Nedim ustanın evden ayrılmasıyla Cevdet Bey de rahat bir nefes aldı. Havanın kararmasıyla uyumak için üzerini değişti ve yatak odasına geçti. Cevdet Bey’in bu sorunu hallettiği için keyfi yerindeydi. Fakat Münevver Hanım hala düşünceli görünüyordu.
Uyumuyordu. Gözlerini tavana dikmiş aklından bir şeyler geçiriyordu. Sonra kocasına yine aynı kısık tonla seslendi.
– Cevdeeet.
– Bu balkon işi olmadı. Bu evi satıp balkonlu bir ev mi alsak, hem bu ev çok eski.
Cevdet Bey karısına döndü, bir kaç saniye yüzüne baktı ve arkasını dönüp yorganı kafasına kadar çekerek usulca yattı.
Böylece bir kısa hikaye daha son bulur. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Lütfen kısa da olsa yorum yapmayı ihmal etmeyin. Eğer siz de kısa hikaye yazıyorsanız, yayınlanması için bana gönderebilirsiniz.
ha haaaa iyimiş 🙂
Teşekkür ederim deep. Aslına bakarsan ha haaaa iyiymiş 🙂 gibi yorumlar yerine, şurası olmamış, şu tabiri çok kullanmışsın, betimlemeler zayıf kalmış gibi eleştiri içeren yorumlara çok ihtiyacım var.
Balkonum olmadığı için ara ara bende söylenirim böyle. Balkon bir evin en güzel yeridir bence.
Valla balkon olsun olmasın. O evde huzur varsa geri kalan hiçbir şeyin önemi yok.
şimdi bir kez daha okudum. öykü güzel başlıyor, iyi gidiyor, sonunda da iyi vuruyor. kısa da. yok ki bir kusuru. iyi de güldüm zaten. demek ki görevini iyi yapmış öykü. eksik fazlalık olsa gözüme batardı yani. yani eleştircek bişi yok. başı sonu belli. ucu açık bir öykü değil. dokunamayız ki buna 🙂
Valla dokunuyorum ben. Korniş değil rulet olacakmış o. Ben fark etmemiştim daha doğrusu bilmiyordum. Ama Yasemin sağolsun söyledi. 🙂
Merdivene çıktı ve ucundan tuttuğu perdeyi, kornişlerinden bir bir takmaya başladı. Korniş değil aslında ruletlerinden bir bir takmaya başladı olması lazım. Perdeye dikilen o minik şeylerin adı rulet. Korniş ise tavana sabitlenen aparatın adı.
Hahh bak bana bunlarla gelin. 🙂 Çok teşekkür ediyorum Yasemin. Gerekli düzeltmeyi hemen yapıyorum.
okudum evet rulet bilmiyordum ben de 🙂 yorumları kaçırmam yaaa 🙂
Rulet oldunuz ben bile bilmiyordum çengel derim ben onlara 🙂
Sen güzel yazıyorsun.
Çengeli de yeni duydum. Yani rulete çengel dendiğini 🙂
Herzaman isimlerin insan karakterinde etkili olduğunu düşünmüşümdür. Buna paralel olarak da öykündeki cevdet beyin bu kadar üstüne gidilmesine rağmen kibarlığını bozmayan bir beyefendi oluşu yazarın bir yansıması olduğunu düşünüyorum abi. Başarılı bir hikaye olmuş bence sık yazmalısın 🙂
Sevimli ve sıcak .
hahahaha bu hikayenin yarısı bizim evde oldu hatta dedim ki içimden noluyo biri bizim hikayeyi mi yazıyo falan çünkü bizim hikayenin sonunda babam anneme balkon yaptırmaya izin vermeyince annem babamdan habersiz dışardan balkon yaptırdı bittikten sonra sonra babam şok
Tatlı bir tesadüf olmuş diyelim o zaman. 🙂
Hikayenizi kendimce sizin isteğinize uygun olarak eleştirel açıdan okudum. Kelimelerde ne abartı ne de eksik bir durum göremedim. Karekterlere yaptıkları konuşmalarda kendi kişilik özelliklerini gayet güzel yansıtmışsınız. Her evde karşılaşılaşılabilen bir olayı gayet güzel kaleme alıp okura sonuna kadar okunur hale ustaca getirip sunmuşsunuz. Sonuna kadar keyif ve merakla okunur bir öykü yaratmışsınız. Kaleminize sağlık. Yeni öykülerinizi okumak dileği ile. Tadıyla kıvamıyla yerinde olmuş.
Belki de bir evde sahiden yaşanmıştır.
Kim bilir 🙂
Çok içten ve keyifli bir hikaye olmuş emeğinize sağlık 🙂
Teşekkür ederim beğendiğinize sevindim.
Bence Cevdet Bey de her fakir gibi gururludur. Komşusunun önünde ustaya “ağız eğmesi” kısmı bana pek geçmedi. Onun haricinde Cevdet Bey ne kadar naif olursa olsun, hiçbir erkek izin günü televizyonun karşısında uzanmışken, perdeleri as diyen eşine söylenmeden kalkmaz, benim hanım bir saat söylendikten sonra ancak taktırabiliyor bana 🙂