Her gün internet ortamında sayısız içerik görüntülüyoruz. Telefonun ekranına bakarak geçirdiğimiz süreyi X ömür olarak hesaplasaydık ortaya eminim korkunç bir rakam çıkardı. Gelin bu korkunç rakamın hiç olmazsa bir kaç dakikasını en verimli şekilde tüketelim.
Bu benim hep kafama takılan bir soruydu aslında. Yani bakınca teknoloji gelişti her şey değişti diyoruz ama, bir hayvanı bile tedavi edemiyor muyuz? Bazı filmlerden de aşinayızdır aslında bu sahneye, at sakatlanır sonra bir çifte ile çekip vurulur falan… Neymiş efendim acı çekmesin diyeymiş… Konuyu bilimsel makaleler paylaşan bir sitede araştırdığım için ”yaralı atlar neden vurulur” sorusu yöneltilen bir veterinerin kendi ağzıyla nasıl cevapladığına bir bakalım.
Ne yazık ki atların bacaklarındaki yaralanmaları, hayvanın ağırlığı yüzünden tedavi etmek oldukça zordur. Hayvanın kırılmış kemiğini yerine oturtmak, yine hayvanın cüssesi yüzünden oldukça zordur. Bir at bir ton kadar ağır olabilir. Yaralı bir hayvanı taşımak ise hem hayvan, hem de onu taşıyanlar için oldukça tehlikeli olabilir. Daha sonra kırık bölgeyi sabitlemek gerekiyor. Fakat veterinerler bunun için, insanlar için kullanılan alçı kullanılıyor. Ne daha büyük alçı ne de vidalar var.
Özetle biz de fazla uğraşmadan öldürelim gitsin diyorlarmış yani. Bence ölümcül bir hastalık (belki onun da çaresi vardır ama biz bilmiyoruzdur) dışında her şeyin çaresi olacağına inanıyorum.
Nizamettin Gümüş - 4 hafta önce
Yazınızın, kırık camlar metaforu üzerinden toplumsal düzen ve bireysel sorumluluk konularını ele alması oldukça düşündürücü. Küçük bir dondurma kâğıdının, aslında…
Konu: Kırık Camlar Metaforu ve Bir Dondurma Kağıdının Tetikledikleri