Çocuk Hikayeleri: Sihirli Mantar
Uzun yıllar önce ormanın derinliklerinde yaşayan yaşlı bir büyücü, kimsenin hayal bile edemeyeceği türden bir sihir yapmıştı. Öyle ki bu sihir, sıradan insanlara inanılmaz yetenekler ve güçler katabilecek bir özellikteydi. Bu yüzden yaşlı büyücü yaptığı sihri kötü kimselerin eline geçmesin diye, küçük mantarların içinde saklamayı düşündü. Böylece onları hem koruyabilecek, hem de güven içerisinde taşıyabilecekti.
Ancak bir gün evine döndüğünde cebinde sakladığı mantarlardan bir tanesinin eksik olduğunu fark etti. Cebini iyice yoklamak için astarını ters çevirdi ve minik bir deliğin olduğunu gördü. Mantarlardan bir tanesi o minik delikten bir şekilde düşmüş ve kaybolmuştu.
***
Büyücü endişe içinde evdeki her yere baksa da, kaybettiği mantarı bir türlü bulamadı. Çünkü mantar ormanın içinde bir yerlerde kaybolmuştu. Günlerce mantarı aradı ve bulabilmek için sayısız büyüler yaptı. Ama mantarı bir türlü bulamadı. Çünkü mantarı bulabilmesi için tek bir insan elinin mantara dokunmuş olması gerekiyordu. Aradan yıllar geçmiş ve büyücü kaybettiği mantarı bir türlü bulamamıştı. Ancak bir şeyden de oldukça emindi.. Şimdiye dek mantarı hiç kimse bulamamıştı. Mantar ilk günkü kadar taze ve güzel tadıyla hala ormanda bir yerlerde gizliydi. Sihirli olması nedeniyle rengi, tadı ve kokusu hiçbir zaman bozulmuyordu.
Yaşlı büyücü bir sabah uyandığında, cebinde sakladığı diğer mantarların titrediğini fark etti. Bu, kaybettiği mantar birinin bulduğu anlamına geliyordu. Bunun üzerine apar topar evinden çıkarak ormanda mantarı aramaya başladı. Titreşimler arttıkça mantara biraz daha yaklaştığını anlıyordu. Ormanda ilerledikçe küçük bir çocuğun bir ağacın altında oturduğunu gördü. O anda mantarı bulanın bu çocuk olduğunu anladı ve yanına gitti.
***
Çocuk yanına yaklaşmakta olan büyücüyü fark edince korktu ve yerinden kalkarak hızla koşmaya başladı. Büyücü yaşlıydı çocuğun ardından yetişemiyordu bu yüzden arkasından seslenmeye başladı.
Heyyyy… Çocuk…. Dur!
Sana zarar vermeyeceğim…
Bir mantar bulduğunu biliyorum yanımda çok daha fazlası var.
Bunu duyan çocuk koşmayı bıraktı ve yavaşladı. Çok geçmeden büyücü ona yetişti. Ancak oldukça yorulmuştu. Başını öne doğru eğerek ve diz kapaklarından tuttu ve derin derin nefes almaya başladı. Huhhh. Huhhh. Huhhhh. Daha sonra doğrularak çocuğa şöyle dedi : Amma da hızlı koşuyormuşsun… Sana çok zor yetiştim.
Çocuk; kendi halinde yaşlı bir ihtiyar olarak gördüğü büyücünün zararsız biri olduğunu anlayınca durdu ve büyücüyle konuşmaya başladı.
Neden peşimden koşuyorsunuz? Ben size bir şey yapmadım ki!
Büyücü cevap verdi.
Elbette yapmadın. Ancak sende bana ait olan bir şey var. Onu almam gerekiyor.
Meraklı bakışlarla ”size ait olan bir şey mi?” diye cevap verdi çocuk.
Evet küçük bir mantarı. O mantarı bana vermelisin.
Çocuk hırçın bir tavır ile, hayır ben buldum benim mantarım diyerek vermek istemedi.
***
Bunun üzerine büyücü, çocuğa mantarın sihirli olduğunu ve eğer kötü insanların eline geçerse çok kötü sonuçları olabileceğini anlattı. Çocuk hayır sen büyücü falan değilsin bana yalan söylüyorsun diye çıkıştı.
O anda büyücü çocuğa şu anda ne yemek istersin diye sordu.
Çocuk yeşil ekşi bir elma yemek istiyorum diye cevap verdi.
Büyücü avuçlarını birleştirdi, gözlerini kapadı ve sihirli bir kaç kelime söyleyerek avucunu açtı.
Büyücünün avuçlarında elmayı gören çocuk o anda büyücüye inandı ve cebinde sakladığı mantarı çıkardı. Ancak bir an durup elindeki mantara baktı ve onu hızlıca ağzına attı. Büyücü ise; olanlar karşısında şaşkınlık içinde çocuğa bakakaldı.
Sen ne yaptın çocuk…? O mantarı nasıl yersin..?
Büyücü delice bir sağa sola yürümeye başladı ve şöyle dedi :
Pekala tamam bu mantar tüm dileklerini yerine getirecek, ancak her şeyin bir bedeli olduğunu sakın unutma! Ve sakın kötü dilekler dileme olur mu?
***
Çocuk heyecanlı vay canınaaaaa ne istersem mi diye cevap verdi. Daha sonra gözlerini kapadı ve o anda ilk dileğini diledi.
Evde olmak istiyorum.
Gözlerini açtığında ise evinde olduğunu görünce çığlıklar içinde neşeyle sağa sola koşmaya başladı. O günden sonra çocuk, büyücüyü hiç görmedi.
Artık her ne isterse yapıyor ve sahip olduğu sonsuz dilek hakkını sürekli kullanıyordu.
Aylar sonra sokakta arkadaşlarıyla oynayan çocuk, birden bire kavgaya tutuştu. Eve geldiğinde üzeri kir pas içinde dizleri kanıyordu. Çocuğunu bu halde gören annesi, korku içinde ne olduğunu sordu.
Çocuk ise kavga ettiğini söyleyerek ağlamaya başladı.
***
Annesi çocuğa sarıldı ve kanayan dizlerini temizledi. Ardından yatağına yatırdı ve uyandığında yanında olmak için beklemeye başladı. Çocuk, babasını küçük yaşta kaybettiği için annesi onu neredeyse iki kat fazla seviyordu. Bu yüzden küçük bir kazada bile çocuğun üzerine titriyor onu koruyup kolluyordu.
Ertesi sabah uyandığında arkadaşlarıyla oynamak için sokağa çıkan çocuk, en yakın arkadaşının yanına gitti. Ancak arkadaşı onunla konuşmuyor ve ters davranıyordu. Çünkü dün kavga etmelerinin ardından bu tavrı oldukça normaldi. Bunun üzerine çocuk, noldu benimle niye konuşmuyorsun diye sordu arkadaşına. Arkadaşı ise; göğsüne dokunarak hafifçe itti ve dünkü kavgayı unutmadım diyerek uzaklaştı.
Çocuk şaşkınlık içinde ne olduğunu bile anlamamıştı. Çünkü dün olan bitene dair hiçbir şey hatırlamıyordu. Büyücünün bahsetmiş olduğu bedel de işte buydu. Çocuk her dilek dilediğinde ve dileğine sahip olduğunda, geçmişten herhangi bir anısı tamamen siliniyordu. Ancak çocuk uzun yıllar bunu fark etmeden yaşamaya devam etti. Yine yıllar içerisinde sayısız dilek dilediğinden anılarının yok olduğunu anlamıyordu.
***
Yetişkin bir adam olduğunda ise; kendi adını unutmuştu. Bir adı olması gerektiğini biliyor ancak hatırlayamıyordu. Korku içinde zamanla insanlardan da uzaklaşmaya başladı. Hiçbir geçmişi kalmamıştı. Arkadaşlarını, sokakları, isimleri her şeyi unutmuştu. Hatırlayabildiği tek şey annesi ve büyücüydü. Bir dilek daha dilemesi durumunda annesini de unutacaktı. Artık dilek tutmuyor ve kimseyle konuşmuyordu.
Bir gün kendisine mantar veren büyücüyü bulmak üzere ormana doğru yola çıktı. Büyücüyü görmeyi dileyebilirdi ama annesini unutmaktan korkuyordu. Bu yüzden günlerce ormanda büyücüyü aradı. Islandı, aç kaldı, hastalandı ama aramaktan asla vazgeçmedi. Ancak o büyücüyü değil, büyücü onu bulmuştu. Oldukça bitkin bir durumda sakalları uzamış ve kocaman bir adam olan çocuk gözlerini açtığında büyücünün kulübesindeydi.
***
İçeride kimse olmadığından uzandığı yatakta başını hafifçe kaldırarak etrafına baktı. Şöminedeki ateş bitmek üzereydi. Her taraf oldukça sessizdi. Kapı eşiğinde ise; içerisinin sıcak havasından uykuya dalmak üzere olan bir kedi duruyordu. O anda elinde bir kaç odunla büyücü girdi içeri.
Hohhhh… Dışarıda öyle soğuk bir hava var ki tükürsen donacak sanki.
Uyanmışsın bakıyorum… Daha iyi misin?
Adam büyücüyü görür görmez tanıdı. Doğrulmak istedi ancak yorgun ve hasta olduğundan kalkamadı. Sen O’sun… Yıllar önce bana mantar veren büyücü.
Delirdin mi, yatıp dinlenmen lazım.. Hadi yorma kendini daha fazla.
Hiçbir şey hatırlamıyorum diyerek ağlamaya başladı çocuk. Nolur yardım… Yardım et bana..
Yıllar önce sana her leyin bir bedeli olduğunu sakın unutma demiştim.
Hayır hatırlamıyorum.. Hatırlamıyorum…
Öyle ya hatırlayamazsın tabi ki.. diye cevap verdi büyücü.
Geçmişimi geri istiyorum…
***
Bunun için dilek dileyebilirsin… Ancak karşılığında tek bir bedel daha ödemek zorunda kalırsın.. Hatırlayabildiğin tek ve son şey!
Yani eğer geçmişini istersen, o geçmişte annen asla olmayacak..!
Tercih yapma hakkı senindir.
Çocuk büyücünün bu sözleri üzerine düşündü ve sihri bütünüyle bozmasını istedi. Çünkü ne geçmişini ne de annesini kaybetmek istiyordu. Ancak büyücü, sihrin bozulması durumunda geçmişte unuttuğu hiçbir şeyi geri hatırlayamayacak olduğunu ve bir daha dilek dileyemeyeceğini söyledi.
O anda çocuk diğer insanlarla olan tüm geçmişinden ve her şeyden vazgeçerek büyücüye kabul ettiğini söyledi.
Çünkü annesi onun tek ve en güzel geçmişiydi…
Son.
Emeksiz ve çok da hakkımız olmayan ne varsa bize bir bedel ödettiğine dair çok güzel bir öykü, kaleminize kuvvet. Küçük kızıma da okutacağım (12) ve dilerse kendi yorumunu da yazar.
Sayfanız hayırlı olsun, daha çok görsel sayfa açılma hızına bir sıkıntı oluşturmuyorsa çok iyi.
Çok teşekkür ederim begonvil sokağı küçük bir çocuğun okuyup beğenmesi benim için çok değerli gerçekten. Sayfa açılış hızı şu an için gayet iyi ilerde de bir sorun olacağını düşünüyorum.
Yumuşak, sarmalayıcı bir öykü olmuş.
Ellerine sağlık
Çok teşekkür ederim.
Harika hemen yarın kızıma okuyacağım konu çok güzel.
Hayal kurmak düşünme yeteneğimizi geliştirir. Düşündüklerimizi yazmak anlatma, yazma yeteneğimizi geliştirir. Bunlar bardağın dolu yanı.
Ancak anne sevgini yaşanmış olaylarla anlatmak daha etkileyici olur diye düşünüyorum.
Çocuk öyküleri yazmak normal hikaye yazmaktan çok daha zor. Ben de kendimce böyle bir çalışma yapmak istedim açıkçası. Ama dediğiniz gibi yaşanmış hikayeler daha çarpıcı olabilir.
Sonu daha güzel olabilirmiş ama mantarların büyülü olması hoşuma gitti.
Çok teşekkür ederim okuduğunuz için. Evet sonu belki biraz daha farklı olabilirdi. Ama itiraf etmeliyim ki çocuk öyküsü yazmak çok zormuş.
Sihirli Mantar metnini okudum ve çok beğendim on numara olmuş 🍄💯💯