Bu apartmana ilk taşındığımızda bizim dışımızda bir kaç ev sahibi ve bizim gibi yeni kiracılar bulunuyordu. Bina yeni olduğundan ve tam olarak 38 dairesi bulunduğundan; asansörün çalışmaması, otoparkın olmayışı, diğer dairelerdeki inşaat sesleri gibi sıkıntıları da haliyle devam ediyordu. Bu sesler bazen hafta sonu keyfimize limon sıkmaktan geri kalmadığı için, balkonda kahvemizi yudumlarken matkapla birilerinin duvarı delmesi, bizi eskisi kadar rahatsız etmiyordu. Çünkü her rahatsızlığın verdiği huzursuzluğu kendimce rahatlatıcı bir düşünce yapısına dönüştürmeyi başarmıştım. Tam olarak çakılan her çivi ve o çekicin verdiği her rahatsızlık, sonsuza kadar devam etmeyecekti. Binaya çakılması gereken 1 çivi daha çakıldı ve biz ondan kurtulduk. Evet tam olarak böyle bir düşünce ile kendimi avutuyordum.
Bir gün mecburi olarak dahil olduğum .… Apartmanı Sakinleri isimli whatsapp grubunda, binanın girişine demir kapı takılacağı konuşuluyordu. İyi madem taksınlar dedim. Ama beni rahatsız eden husus, yine o kapının beş metre kadar iç kısmında kalan bir incir ağacının kesilecek olmasıydı. Ağaç tahminen 10-15 yaşındaydı. Diğer bir husus, ağacın, hiçbir suretle kapıya ya da başka bir şeye engel olmamasıydı. Buna rağmen kesilmesi fikrini, yapmaları gereken yüce bir görevmiş gibi benimseyen ev sahipleri oy birliğiyle kesme kararı aldılar. Her ne kadar binada oturan bir kiracı olsam da, o ağacın kesilmesi içimi acıtmıştı. Şayet bir dut ağacı olsaydı bunu anlayabilirdim. Çünkü dutlar yazın yere çok döküldüğünden, her taraf yapış yapış ve çok kirli bir görüntü oluyordu. Ancak söz konusu bir incir ağacı olunca, dalda yetişen incirleri yiyecek olan serçeler için bile çok üzüldüm.
Aradan bir ay kadar bir zaman geçti. Bir de baktım ki, ağaç yeniden filizlenmiş. O kadar sevindim ki, yanına gidip yapraklarına dokundum. Mücadele ettiği için ona teşekkür ettim. Başkaları duydu mu bilmem ama açık açık ”ben yaşamak istiyorum” diyordu. Ancak ne var ki ağaç düşmanı bu insanlar, bir kaç gün sonra o filizlenen ağacı yeniden kesip, bu kez işleri garanti olsun diye üzerine beton dökmüşler. Cidden anlamak için kendimi çok zorladım ama haklı bir gerekçe bulamadım. Bir insan nasıl bu kadar kötü olabilirdi? Nasıl bir parça olsun sevgi olamazdı içinde? Anlamıyordum. Ve sanırım hayatım boyunca da bu tür insanları anlamayacağım.
İşte tüm bu süreçte kendimle de kavgalar ettim. O ağaç kesilmesin diye bir çaba gösterdim mi? Hayır. Peki sonradan filizlenince korumak için mücadele ettim mi? Hayır. Eeee bu durumda ne anlamı kaldı tüm bu yazdıklarımın? Sanırım vicdani bir hesaplaşma ya da adını koyamadığım başka türlü bir şey. Ancak yine de üzerine dökülen betona rağmen bir yerlerden filizlenecek gibi bir his var içimde. Belki de kendi suçluluk duygumu böyle bir hisle bastırmaya çalışıyorum. Şayet olur da filizlenirse, bu sefer sessiz kalmayacağım. Ve bu yazının son satırına gelip ”kurtardım” yazacağım. Eğer filizlenmezse, (ki bu ihtimali aslında düşünmek istemiyorum) bir ağacı kurtarabilme ihtimalim varken sessiz kaldığım için kendimi suçlu hissedeceğim. İtiraz etseydim belki yine kesilecekti ama ”en azından denedim” diyebilecektim. Oysa şu an içimdeki huzursuzluğun asıl sebebinin ”en azından denedim” diyemiyor olmak olduğunu gayet iyi biliyorum.
Son satır:
İnsanlık tarihinden daha eski bir türdür incir ağacı. Geçmişte de imparatorlara, sultanlara, kağanlara yiyecek olmuş, dermen olmuş bir ağaç. 2020 yılında demir kapı yapılacak diye kesilmeyi, kalan yerine de beton dökülmesini haketmeyen bir ağaç. İnandıkları yaradan er ya da geç sorsun hesabını, ne diyelim.
Neden insanlar bu kadar acımasız diye bağırmak istedim tam o minicik filizin üstüne beton döktüklerini okuduğum yerde, niye bu kadar acımasızlar sahiden? Yaşamak için kesilmiş olmasına rağmen ufacık bir filiz daha veren canlıya niye böyle acımasızca betonla karşılık verdiler? Nedenler ve nasıllar kesilmiyor da, keşke demek de geliyor içimden abi, keşke bir deneseydin dedim ben de, ne güzel o çırpınıp dururken sen de bir destek çıksaydın, belki dediğin gibi engel olamayacaktın ama denemek iyi olurdu. Hüzünlü olduğu kadar da insanların acımasızlığına öfke kusturtan bir durum. Böyle insanları hiç anlayamayacağız sanırım, ama anlamak mı anlamamak mı daha iyi bilemiyorum. Umarım kurtardım yazarsın o son satıra, bekliyor olacağım.
Umarım.
Ocağına incir ağacı dikmek diye söz var belki bilirsiniz. İncir ağacı çok derinlere inen köklere sahiptir. Köklere derine indiği için siz yüzeyden ne kadar alırsanız alın, kökler derinde yayılmaya devam eder ve uygun bulduğu yerlerde filizlenmeye devam eder. İncir ağacının kökünü kurutmak çok zordur. Muhtemelen beton dökülmeyen uygun bir yerde bir süre sonra yeniden filizlenecektir.
Evet, kökleri derin bir ağaç. Bu nedenle bir ihtimal belki yeniden filizlenir diye düşünüyorum.