Eylül ayının başı.
Havalar tam olarak soğumasa da, güneş aylar önceki gibi yakıcı değil.
Yol boyu sıra sıra dizilmiş tarlalar var buralarda. Ne zaman başımı çevirip yolculuk etmekte olduğum araçtan bu tarlaları izlesem, aklıma Yaşar Kemal’in Çukurova topraklarından, tohumundan bahsettiği satırlar gelir.
Ekim aylarında patates ekilir buralara. Yazın sıcak döneminde de toplanır.
Yolun diğer yarısını da sıra sıra mandalina ağaçları takip eder.
Mevsimlik işçiler gelir traktör ve minibüslerle.
Cızlavet giymiş ayaklar tarlalarda dolaşır. Sebzeler öbek öbek toplanır o tarlanın içinde.
Ayçiçekleri belirir az daha gidince. Yeryüzünü sarıya boyamışlar gibi güneşi yansıtır ve o çiçekleri gözlerimi alır.
O kadar ayçiçeğinin arasında bir başıboş dikkatimi çeker. Güneşe yüzünü değil sırtını dönen.
Gülüp geçerim.
Sonra onlar da toplanır zamanı gelince. Geriye bir tek kuru otlar kalır.
Kuru otlar da toplanır balya balya. Bir çoban eşliğinde keçiler üstünde dolaşır.
Sonra yine soğuk, sonra yine bahar gelir.

Çıplak Yazar - 4 gün önce
Evren abi öyle bir dert yanmışsın ki bir muziplik yapıp anonim bir hesaptan - nasıl blog açabiliriz bu işten para…
⁉"Ya geber ya da yaz!"