Başkalarına kendi acılarınızdan söz etmek ne kadar mantıklı?
Bazı insanların aşırı derecede iyimserliği aslında beni deli ediyor. Bir bakıma şöyle düşünmeden edemiyorum. Bu bazı insanlar dediğim kimseler, bir eli yağda öteki balda yaşarken, aynı zamanda hayata pozitif bakmanın doğru olduğunu savunuyor. Kendilerini bu savundukları düşünceye öylesine kaptırmışlar ki, dünyada acı çeken kimseleri görmeyecek kadar kör olmuşlar.
Pozitif bakmak iyidir!
Ancak bulunduğun ortam ve şartlar buna müsait ise; pozitif bir düşünceye sahip olabilirsin.
Üniversiteyi yeni bitirmiş çok güzel bir maaşla işe başlamış birisi, hatta belki götüne giydiği iç donu bile marka iken, açlık ve sefalet çeken birine nasıl olur da ”pozitif düşün” diyebilir ki? İşte bu bazı insanlar dediklerimi hiç anlamıyorum ben.
Aynı şekilde acı çeken insanların, kendi acılarını paylaşmalarını da yersiz bulur oldum. Neden mi?
Çünkü çektiğiniz ve dile getirdiğiniz acılar aslında kendinizden başka kimsenin sikinde değil!
Kimsenin hayatı güllük gülistanlık değil. Herkes bir köşede acı içinde kıvranıyor. Benzer acıları yaşayanlar birbirine daha yakın olurken, uzak olanlar ise sadece ucuz yollu teselli ediyor o kadar. Ama emin olun beş dakika sona, anlattıklarınız daha doğrusu acılarınızı pek umursamıyor.
Bugün mesela 9 şehit haberi vardı kanallarda.
Aynı şekilde bugün, sokaklarda bangır bangır müzik çalarak, lüks arabasıyla gezen tipler de vardı. Bu neye benziyor biliyor musunuz?
Evin birinde cenaze var. O malum belediyenin taziye evine gönderdiği çadırlardan kurulmuş. Ama arka sokağında sandalyeler atılmış, sokak düğünü var. Yani bir taraf acı çekerken, diğer taraf hep gülüp geçiyor.
Kendime bazen, acı çekenlerden mi? Yoksa gülüp geçenlerden miyim diye soruyorum.
İkisi arasında sıkışıp kalan salağın tekiyim aslında. Yani insanın hayatta bir duruşu olur değil mi? Ya gülüp geçersin hayata, ya da oturup derdine yanarsın. Ben hep ortada kalanlardanım.
Kızın biri sevgilisinden ayrılmış, her gün sol yanım acıyor deyip duruyor.
Başka biri, evladını kaybetmiş ve yıllardır bu acı yüreğinde kanayıp durmuş.
Yine başka biri, evime nasıl ekmek götürürüm derinde…
Yani bir yerlerde birileri hep acı çekerken kıvranırken, birileri hep gülüp oynuyor ve eğleniyor.
O yüzden diyorum ki, çektiğiniz acıları anlatmak yerine susun daha iyi.
Kimsenin size bir faydası yok…
Acıların çocuğunu oynamanın anlamı da yok…
Ama diyorsunuz ki, neticesinde insanız. Paylaşmaya anlatmaya ihtiyacımız var.
Yalnız bu bir terapi değil… O yüzden iyileşeceğinizi düşünüyorsanız aslında çooook yanılırsınız. Aksine o derdinizi acılarınızı paylaştığınız insanların, size acıyan zavallı gözlerle bakmasına sebep olursunuz.
Bir insan bununla nasıl yaşayabilir ki?
Ya da ihtiyacınız olan şey bu mu gerçekten?
O yüzden gerçekten siktir edin… Kimseye bir derdinizi falan da anlatmayın. Emin olun herkes gülüp geçmesine devam edecek…
Hayat siz olmasanız da devam edecek…
Bana sorarsan insanlar anlatmayı seçmiyor, anlatmazsa ölecek duruma gelince anlatıyor. Çok tırı vırı olanlardan bahsetmiyorum (tırnağım kırıldı vs ), ciddi sıkıntı yaratan her problemi anlatmakta fayda olduğunu düşünüyorum; sorun anlatacak insan bulabilmekte ..