Dizi sektörü her geçen gün ilerledikçe yapımcılar da kendililerini daha fazla zorlayarak uç noktalara ulaşmaya çalışıyor. İzleyiciye daha önce izlemediği bir şeyler sunmak sanırım temel prensipleri olabilir.
Black Mirror ise bir çok bölümüyle bunu sık sık başaran, alışılmışın dışına çıkan son dönemin etkili yapımlarından biri. Bandersnatch bölümü 2019 yılbaşı bölümü olsa da ben henüz izleyebildiğim için bu yazıyı şimdi yazma fırsatı buluyorum.
Dizi hakkında şimdiye kadar bir çok şey karalanıp çizilmiş ancak ben tamamen kendi düşüncelerimle bu diziyi yorumlamak istedim.
Spoiler yükleniyor…
Çocukken okuduğum ve adını ne yazık ki hatırlamadığım bir macera kitabı vardı. Kitapta maceraya devam etmek için şu sayfaya geç ve korsanlara katıl veya hazineyi aramaya tek başına devam et gibisinden okuyucuyla bütünleşen bir sistematik yapısı vardı. Black mirror Bandersnatch ise aynı sistematik yapıyla alternatif bölümler sunarak izleyiciyi etkilemeyi başarmış.
Dizide 90’lı yıllarda oyun kodlayan genç bir programcı var. Bu programcı kendi oyunu için alternatif bölümler kodlayarak, oyunculara alternatif sonlar planlıyor. Yani bir bakıma dizinin ana temasıyla aynı konuyu işliyor.
Black mirror Bandersnatch farklı sonlar ve dizi haritası
Dizi de yer alan hemen hemen bir çok sahnede izleyiciye sorular geliyor ve izleyici ne olacağına karar veriyor. Ancak! Ortada gerçekten bir seçim ve bu seçimlere bağlı olan sonuç var mı tartışılır. Çünkü diziyi izlerken sunulan seçeneklerin bizi yine aynı noktaya yani gerçekleşmesi kaçınılmaz olana götürdüğünü anlıyoruz. Sadece biri kestirme diğer biraz daha dolambaçlı bir yol o kadar.
Eğer dizi haritasını detaylı görmek isterseniz şu bağlantıya tıklayabilirsiniz.
Dizide yer alan hatta tokat etkisi yaratan sahnelerden biri de, izleyici ile tam olarak bütünleşme sağlayan Netflix seçeneğiydi. Programcı psikologu ile yaptığı görüşmelerde ”sanki benim yerime başkası karar veriyor ve ben o kararları uyguluyormuşum gibi hissediyorum” dediği anda oyuna izleyici olarak biz de dahil olduğumuzu anlıyoruz. Ve evinde otururken bilgisayar ekranında ”Netflix’te şu anda seni izliyorum” diye bir yazı çıkması izleyiciyi gerçekten şaşırtıyor.
Ancak genel olarak söylemeliyim ki, çok mükemmel bir bölüm değildi. Farklı duygular yaşattığını, alternatif bölümler ile ne kadar zor çekimler yapıldığını kabul ediyorum. Ama gerçekten öyle etkisinden çıkmayacağınız black mirror bölümlerinden biri değildi.
Dizide izleyiciye sunulan a-b niteliğinde sorulan sorular hakkında ayrıca şunları eklemek istiyorum. Karşımıza iki seçeneek çıkıyor değil mi? Peki sizce de üçüncü bir seçim yok mu?
O seçim de hiçbir şey yapmamak. Yani bize sunulan iki seçeneği de görmezden gelmek.
Şu ünlü tramvay deneyini hatırladınız mı?
Makas değiştirme noktasında bulunuyorsunuz. Eğer tren düz devam ederse, üç kişiyi öldürecek. Ancak müdahale eder ve makas değişimi yaparsanız sadece bir kişiyi öldürecek. Bu durumda nasıl bir karar verirsiniz?
Hatırladığım kadarıyla deney böyle bir soru içeriyordu. Bu soruya çoğu kişi üç kişiyi kurtararak bir kişiyi öldürmeyi tercih ediyor. Peki bu durumda nasıl bir sonuca varıyoruz? Hiçbir müdahalede bulunmamanız durumunda ortaya çıkacak olan sonuç ile, müdahale etmeniz durumunda ortaya çıkacak sonuçla arasında ne gibi bir fark var?
Ben kendimce buna şöyle cevap veriyorum:
Müdahale etmezseniz sadece olacak olan olur. Ve siz olanlardan sorumlu olmazsınız. Müdahale ederseniz bir kişinin ölümünden sorumlu olarak yargılanırsınız.
Sanırım sizin kafanızdaki cevaba uzak bir sonuç ama bu da benim kendi bakış açım.
Bu yüzden Black Mirror Bandersnatch bölümünü izlerken de iki seçenekten birini seçmek yerine belirsizliği, yani aslında üçüncü seçeneği seçerek izlemeye devam ettim. Ulaştığım farklı sonlar oldu ama açıkçası bir yerden başa dönüp tekrar farklı seçimler yapmak bir yerden sonra sıkıcı olmaya başladı.
Son olarak dizi hakkında şu videoyu da izleyebilirsiniz.
Nizamettin Gümüş - 1 ay önce
Yazınızın, kırık camlar metaforu üzerinden toplumsal düzen ve bireysel sorumluluk konularını ele alması oldukça düşündürücü. Küçük bir dondurma kâğıdının, aslında…
Konu: Kırık Camlar Metaforu ve Bir Dondurma Kağıdının Tetikledikleri