Kararsızlık çağımızın modern bir hastalığıdır. Sizi ölüme götürmese de sürekli rahatsızlık verici bir durumdur. Siz de bu rahatsızlığın farkına vardığınızdan artık kendinizi ”ben çok kararsız bir insanım” diye nitelendirebilirsiniz.
Kıyafet alırken kararsız kalırsınız, telefon alırken kararsız kalırsınız, araba alırken kararsız kalırsınız. Çünkü en iyiyi en uygun fiyata bulma çabasıyla birlikte, satın alacağınız şeyin tam olarak ihtiyaçlarınızı karşılayıp karşılamadığını düşünürsünüz. Dün gece dam yatağımı sermiş yıldızları izlerken tam olarak bunu düşünüyordum aslında. İnsanların kararsızlıklarını. Ayrıca kararsızlık üzerine düşüncelerimi tam olarak aktarmadan önce başka bir konudan daha söz etmek istiyorum.
Ben bir insanın tüm cevapları okuyup araştırmadan da bulabileceğine inanıyorum. Bugün kitaplardan ya da İnternet aracılığı ile öğrenmiş olduğumuz bilgilere bakıyorum da aslında hepsi düşünceye dayalı bilgiler. Örneğin satranç oyunu. Bugün dünyada neredeyse bilmeyen yok. Fakat bu oyunu yalnızca bir kişi hayal etti soyut olmaktan çıkardı ve somutlaştırdı. Ya da hesap yaparken kullandığımız denklemler, bir kişi tarafından hayal edildi ve sayısal verilere dönüştürüldü. Demek istediğim birileri zamanında bir şeyleri hayal etti ve hayata geçirdi. Ve bugün bizler sadece hazır olan bilgiye konuyoruz. Başta bahsettiğim ”bir insanın düşünerek tüm cevapları bulması” da aslında tam da bununla ilgiliydi.
Ben de bugün kararsızlık üzerine derin düşüncelere daldım. İnsanların bir şeyler satın alırken, konuşurken ya da bir şeyi yapmakla yapmamak arasında neden kararsız kaldığını ve bu kararsızlık içinde sıkışıp kaldığını merak ettim. Tüm bunları düşündüm.
Kararsızlığın başlıca nedeni çeşit fazlalığı:
Bir dondurma almak istediğiniz zaman dondurmacıya gidersiniz. Dondurmacı size; sade, fıstıklı ve çikolatalı olarak üç çeşit olduğunu söyler. Genellikle yetişkin insanların tercihleri sade ve fıstıklı olur. Dondurmanızı alır ve çıkarsınız. Fakat başka bir dondurmacıya girdiğinizi düşünün. Oradaki dondurmacı ise çeşitlerinin sade, fıstıklı, çikolatalı, çilekli, muzlu, kivili, limonlu olduğunu söylüyor. Burada karar vermek için daha fazla düşünürüz. Nedeni ise çeşit fazlalığı. İşte bu yüzden bir telefon alırken karar veremiyoruz. Kıyafet alırken karar veremiyoruz. İnsanların kararsızlıklarının en önemli nedenlerinden biridir bu.
Verilen kararın önemlilik derecesi:
Kararsızlığın bir nedeni de, verilecek olan kararın önemlilik derecesidir. Çünkü bazı konularda (kıyafet alırken rengini seçmek gibi) üzerine çok fazla düşünmemeniz gerekirken, bazı konularda ise; uzun soluklu bir değerlendirme ve karar verme sürecine girebilirsiniz.
Nedir mesela?
Evlilik, gelecek yatırım ve planları, ameliyat olmak gibi.. Bu tür kararları anlık veremezsiniz. Zaten kimse sizden anlık olarak cevap vermenizi de beklemez. Bu yüzden istemeden de olsa kararsızlık içinde kalırız.
Neden-Sonuç ilişkisi
Diğer yandan konuşma esnasında ya da bir şeyi yapmakla yapmamak arasında kalma durumu var. Çoğumuz bu durumu iyi biliriz. Bir şeyi söylemeden önce dakikalarca söylemekle söylememek arasında kalırız. Burada insanı kararsızlığa iten şey ise; söylediğimiz şeyin sonuçlarıdır. Çünkü sonuçlar söylediğimiz şeyden daha ön planda olduğundan kafamızı daha fazla meşgul etmektedir. Bunu da basit bir örnekle şöyle izah edeyim.
Bir kaç gün su içmediniz ve artık neredeyse diliniz damağınıza yapışmak üzere. İçmediğiniz taktirde ölebilirsiniz. Fakat yine aynı şiddette açsınız. Yemek yemez iseniz de ölebilirsiniz. Sonra önünüze birbirinden güzel ve lezzetli yemekler koyuluyor. Tabi ki yanında içebileceğiniz kadar da su. Fakat sizden sadece suyu içmeniz ya da yemeği yemeniz isteniyor. Bu yüzden sadece birini seçmeniz gerekiyor. Bu durumda kararınız ne olurdu? Bu testin sonucunda, insanların kararsızlıktan ikisine de dokunamayacağı savunuluyor. Ne kadar doğrudur bilemiyorum. Ama sonuçlarını düşünmek karar verme sürecini daha da fazlalaştıracaktır.
Sonuç olarak insanı kararsızlığa iten üç şey olduğunu düşünüyorum.
Birincisi çeşit fazlalığı, ikincisi verilen önemlilik derecesi, üçüncüsü ise verilen kararın doğuracağı sonuçların önemlilik derecesi.
Eğer bu yazıyı beğendiyseniz, ayrıca şu yazılarıma da göz atmak isteyebilirsiniz :
Kararın sonucundaki bedeli ödemekten korktuğumuz için de karar almakta zorlanabiliriz.Sorumluluğunu alacak gücümüz ve yeterliliğimiz yoktur bazen…
Merhaba;
Ana sebepler bunlar tabi ki haklısın … Bunlara bağlı yan sebepler de işi oldukça çetrefilli hale getiriyor .
Mesela benim şu sıralar en büyük kararsızlığım blog ….
Telefon vs ….
dam yatağımı sermiş yıldızları izlerken bunları düşünme yafu keyfe bak sen 🙂
Bazende dünyanın en umursamaz insanısınızdır ve sonuçlar umurunuzda değildir, çeşit fazlalığı ise sizi hiç ilgilendirmeyen bir meseledir ama siz tüm bunlara rağmen asla karar veremessiniz. Ben o kişiyim işte, asla karar veremeyen.
Değindiğin sebepler çok yerinde olmakla birlikte kararsızlığın bir diğer nedenide parasızlık.
Kararsızlık en büyük çözümsüzlüktür. İnsanlar ilk önce karar vermek yerine, vereceği kararın neleri doğurabileceğini düşünür. Bunun sebebi, kendine güvenmemezlikten gelir.