Sanırım tek ve en büyük sorunumun topluma ayak uyduramamak olduğunu artık anladım. Çevremdeki insanların hali tavırları bile öylesine garip geliyor ki, çoğuna anlam veremiyorum. Belki de bir şeyleri akışına bırakmak doğru bir seçimdir bilmiyorum. Fakat düşüncelerim buna izin vermiyor. Çünkü blog yazıp okuyan insanların bile, samimiyetine inanamıyorum artık. Eskiden böyle değildi halbuki. Bir blog yazısı okuduğum zaman düşüncelere dalardım. Ne bileyim iyi ya da kötü bir şeyler hissederdim. O yazı hissettirirdi çünkü. İçim dolup taşardı hararetli bir şekilde yorum yapmak için sabırsızlanırdım. Tek bir satır bile beni derinden etkilerdi. Fakat artık saçma salak şeyler görüyorum bloglarda. Tamamen ziyaretçi odaklı yazılan yazılardan başka bir şey değil. Ne bileyim işte başarılı olmanın 3 altın kuralı, blog teması nasıl olmalı? vs.. birbirini tekrar eden yazılar. Mesela şu yazı, blog yazmayı yıllar önce bırakmış bir arkadaşın yazısı. Günde üç beş kişinin girip okuduğu bir blogu vardı. Sonra da tamamen kapattı. Ben bu tür yazılar görmüyorum artık bloglarda..
S.G. Kaybetmek, bir eylemin sonucudur. Eylemsizliğin değil. Tıpkı kazanmanın olduğu gibi, kaybetmenin de öncesinde bir hareket yatar. Hareketin sonunda, kazanmak ya da kaybetmek vardır. Hiçbir şey için çaba sarf etmeden, niyeti ve düşünceyi somut bir eyleme dökmeden, her şeyden umudunu kesmiş, pes etmiş bir halde eylemsizlik içinde olmanın sonucu “kaybetmek” değildir. Bu olsa olsa nefes almak vesaireden ibaret asgari hayat fonksiyonlarını içeren bir bitkisel hayata teslim etmektir kendini. İnsan ne olursa olsun kendini bu duruma sokmamalı. Öğrenilmiş çaresizlik, kaybetmekten yorulanların düştüğü çukurdur.
Aslında aynı şeyleri yazıp duruyoruz..
Yahu kardeşim daha önce binlerce kez yazılmış olan bir yazıyı yazmanın anlamı ne? Tutup da blogger takipçi widgeti nasıl eklenir diye bir yazıyı niye yazıyorsun? Ha bir de yazacak konu bulamayıp her boku yazan adamlar var. Blogger güncelleme yapmış. Neymiş efendim blogger yazı panelinde artık gülücük varmış. Eee ben de görüyorum panelde bunu salak değilim. Tıkladım ve kullandım. Bunu yazmanın anlamı nedir? Sonra yeni blog yazarlarına tavsiyeler.. vay efendim vayyy. Ulan ben beş yıldır yazıyorum da, tavsiye vereyim diye cirit atmıyorum ortalıkta. Önce sen bir piş de, bırak diğerleri ham kalsın. Haa özelden mesaj atıp yardım isteyene yardım ederim. Ama tutup da, gelin size blog tavsiyeleri vereyim. Şunu şöyle yapın, bunu böyle demekte bana biraz saçma geliyor.
Adam akıllı yazan blog görmüyorum ben.
Üzerine alınan alınabilir. Biri aldığı parfümü paylamış, biri yemek tarifi vermiş, biri efendim kitap yorumu yazmak için kitap okuma moduna girmiş. Okuyorum havasında yani. Herkeste bir kitaplık resimleri, çay kahve fincanı yanında parlak kitap kapakları, okunan kitaplar, seneye okuyacağım kitaplar listeleri falan. Ama bakıyorum bir tane bile o kitapların bıraktığı iz göremiyorum yazarın kendisinde. Madem o kadar okuyorsun. Öyle bir şey yaz ki ve onu öyle yaz ki, hayran olayım ben sana. Ama ne yazık ki, çok az sayıda bu tür blog yazan insan var. Onlar işte nesli tükenen bloglar.
O yüzden blogların çoğu benim gözümde sürekli aynı teraneleri yazıp duran çöplükten başka bir şey değil.
Böyle reklam mı olur?
Adamın biriyle geçen reklam anlaşması yapayım dedim. Daha doğrusu blogumda reklam vermek ister misiniz diye, kendisi benimle iletişime geçmişti. Önce girip şöyle bir inceledim blogunu. Blogunda arkadaşlarım diye bir bölüm görünce dikkatimi çekti. Üç beş tanede link koymuş. Dedim ki benim reklamımı arkadaşlarım kısmına koyar mısın? Sorduğum tek soru buydu. Tabi ki koyarım diye atladı bu arkadaş. Sonra da cevap yazmadım. İyi de ben senin arkadaşın değilim ki? Blog okuyucularına beni arkadaşın olarak gösterip niye yalan söylüyorsun? O yüzden bu davranış bana biraz para düşkünlüğü gibi geldi. Boş verdim.
Geçenlerde oturup bir gecede 4400 kelimelik bir öykü yazdım.
Sonuç mu?
Bir sikim yok abicim. Sürekli lay lay lom konulara yorum yapan salak bir kitle olunca, sen roman yazsan yine tırt.. O yüzden blog yazmaktan da soğudum artık. Cidden aptal bir kitle içinde hissediyorum kendimi.
Hep gösterişçi, hep palavracı samimiyetsiz insanlar yığını.
Bana bunları hissettiren tüm bloglara sövgülerimle.
Bu yazdıklarınızın nedeni çoğumuzda olan maddi kaygı ve kolay yoldan para kazanma hırsımız. Bunlardan biride benim aslında, öz eleştiri getirmek gerekiyorsa. Bende ilk zamanlar düşündüklerimi paylaşayım derken durum bir bakmışım oradan buradan her şeyden bahseder olmuşum. Ya çok fazla düşünüyorum:) ya da sisteme ayak uydurmuşum?
Merhaba, çok kızmışsınız sanırım ve kızgınlığınızın çoğundada haklısınız. Tüm samimiyetimle söylüyorum ben sizin öykülerinizi çok severek okuyorum hepsine yetişemesemde 😊. Benim de bir yemek bloğum var ama söylediğiniz sözleri üzerime alınmadım çünkü hepimiz yeteneklerimiz ölçüsünde bir şeyler yazmaya ve başarabiliyorsak eğer faydalı olmaya çalışıyoruz. Yani en azından ben öyle yapıyorum. Çok kitap okuyorum (11 yaşımdan beri) ama istesemde sizin gibi güzel öyküler yazabileceğimi sanmıyorum. O yüzden de bu konuda gerçekten çok iyi kaleme sahip sizin gibi blogları okumayı tercih ediyorum 😊. Bence herkes nasıl mutlu oluyor ve hangi konuda başarı gösteriyorsa yazmakta özgür onları okuyup okumamakta da bizler özgürüz. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim Köle’nin devamını bekliyorum hala merakla inşallah devamını getirirsiniz. Selam ve saygılarımla.
Ben sizi anlıyorum zaten ama yapacak bir şey yok. Takip eden edecek, yorum yazan yine yazacak. Bu biraz TV programları gibi. Yığınla program var, hepsini toplasan doğru dürüst tek program çıkmaz. Kime sorsan yıllardır bırak programı TV izlemiyor zaten. Sonra Twitter`a bir bakıyorsun falanca dizinin karakteri ya da Acun`un saçma sapan programlarından biri almış başını gitmiş. Bu halk bunu yer mantığı her yer için geçerli.
Merhaba;
Blogları herkes istediği amaçla kullanır. Sizin ilginizi çekmeyen kategorilerde yazanları takip etmezsiniz olur biter. Bence bu kadar isyana gerek yok. Bloglar illâ sizin okumaktan zevk alacağınız yazılar yazılması için geliştirilmedi.
Bence bu küçük şeylerle moralinizi bozmayın ve yazmaya devam edin. Kaleminize sağlık.
Herkesin hatası oluyor tabii ki benim de hatalarım var ama ne yazık ki daha amatör olduğum için yeni yeni alışıyorum. 6 yıldır yazıyorum ama birbirine benzeyen başlıkla bende yazı yazmışımdır. Sana karşı bilerek veya bilmeyerek bir kusur hata yaptıysam affola Ayhan ağabey. Sözüm meclisten dışarı, kendim de dahil olmak üzere ne yazık ki daha gelişemedik. Hatalarımız çok
”Kimselerin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya” (Gülten Akın) . Her şey gibi yazı da arz-talep işi Çıplak. Artık ofline olmak sıradışı ve lüks. Herkes sosyal medyada, birşeyler yazıyor, okuyor vs. İçinden geliyorsa yaz, belki çok okunmazsın, çok satmazsın ama samimiyet sonsuza dek geçer akçe. O blogları da sil gitsin, ben de takip listemi sadeleştirdim, çok iyi geldi, makyaj blogları- blog yazarlarına tavsiye blogları- sadece arka kapak yazısının resmini koyarak kitap yazısı yazdım sanan kitap blogları..Sil gitsin!
Küfür nerde senin yazında? Ben bulamadım da:)
Samimiyetinizi anladığım için okurunuzum ve gönlümden geçenleri aynen yazıyorum. Küfür konusu yorumumun ana fikri değildi. Çok ince ruhlu, adam gibi adam olan küfür de bir güzel eden/ler biliyorum. İnsanın zıvanadan çıkma noktasında oluyor herhalde. Öyküde tutarsızlık yazarken, 4400 kelimelik öykü cümlesiyle bağdaştırıp işte emek hani dikkat diyebilirsiniz diyorum. Öykü/hikaye yazmayı ben de seviyorum bazen içimde kalmakta ısrar edip beni yoran bir iki damla göz yaşını gönderiyor ya da gülüyorum. Bir yazınızda bazen çalakalem yazıyorum yoğunluğumdan anlamında bir ifadeniz vardı, ben de hiç de öyle durmuyor özellikle çok redakte görmüş gibi demiştim. Biribirimizi eleştiri tamam ama emek ve gönül verilmiş her satır başımız üstü. Allah yolunuzu açık etsin, bu sayfayı okumayı seviyorum bunun ötesinde yolda birlikte yürüdüğümüz sözünü sakınmayan ve diğergam insanlar var diyorum en önemlisi.
Merhabalar.
Yazınızı okudum. Çok haklısınız. Ne zamandan beri kayda değer bir şeyler karalamak istiyorum, ama maalesef yazamıyorum. Yazamayınca da blog sayfalarımızı sizin dediğiniz gibi b.ktan şeylerle dolduruyoruz. Blog yazmak bu değil tabi. Ama yine sizin de dediğiniz gibi nesli tükenmiş türünün son örneklerinden fikir üreten blog sayfaları da var.
Başıma gelen talihsiz bir olaydan sonra 2007 yılında blog dünyası ile tanışmış ve yazdığım şiirleri yayınlamaya başlamıştım. Blogculuğu kör topal bu günlere getirdik. Ben kendimi asla nesli tükenmiş bloglar kategorisinde görmüyorum. Düşünüyorum ama yeni fikirler üretemiyorum. Üretemeyince de yazamıyorum. İşin doğrusu bu. Bizi gayrete getirecek iyi ve güzel ilhamlarla karşılaşmak dileğimle birlikte en Güzel’e emanet olun.
Selam ve dualarımla.
Yeni nesil blog yazarlarından biri olarak aslında işlerin bu denli yazdığınız noktaya gelmesi ve samimiyetsizce paylaşımların yapılmasındaki en önemli sebep tam olarak maddi kaygılar.. “Blog yazarlığında da para varmış yaa” diyerek başlayan bir grup tarafından işini gerçekten severek ve son derece samimiyetle yapan blog yazarlarının da ismi bu şekilde karalanıyor ya da insanların blog okumaya karşı ilgisi azalıyor.. Ben blog yazmaya kesinlikle bu şekilde başlamadım ancak farklı siteler üzerinden belirli konuda yazılar yazıp o yazıları satarak şu an aklıma geldikçe güldüğüm miktarlarda para kazanmışlığım oldu. Kendi bloğum üzerinde ise tamamen samimiyetle ilerlemeye çalışıyorum, eğer ki merak eden olursa diye yazıyorum henüz bloğuma gelen trafik sayesinde kuruş kazanmışlığım yok.. Yazdıklarınız çok kıymetli ve bloğunuzu takibe aldım. Emekleriniz ortada ellerinize sağlık..
Konuyu çok güzel özetlemişsiniz.
Çoğu kişi blog yazarlığında para deyip kendine bir blog açıyor.
Açsın!
Yazsın!
Ama kişisel blog açıp sonrasında büyük paralar kazanacağım gibi boş hayallere de kapılmasın. Boş diyorum çünkü bir müddet sonra (para kazanamadığında) yazmaya olan hevesi de kalmıyor. Sonunda da yazmaktan usanıp blogu kendi kaderine terk ediyor. Oysa yazmak tutku işidir. Kişi yazarken sadece kendi içsel yolculuğuna doğru yol alır.
Bu yüzden para kazandığım için blog yazıyorum değil de, blog yazdığım için para kazanıyorum diye düşünmek bana daha doğru geliyor.
Değerli yorumunuz ve takibe aldığınız için çok teşekkür ediyorum.