• Hakkımda
  • Reklam
  • İletişim

Çıplak Yazar | Özgün Yazılar ve Denemeler - Kişisel Blog

News
Çıplak Yazar | Özgün Yazılar ve Denemeler - Kişisel Blog
Uykudan uyandığım bazı sabahlar, dünyayı değiştirebileceğimi düşünürdüm.
Sonrasında çorabımın diğer tekini ararken bulurdum kendimi.
  • Gündelik
    • Aforizmalar
    • Gece Yazıları
  • Hikayeler
  • Deneme
  • Eleştiri
  • Mizah
  • Yaşam ve İnsan
  • Sinemaskop
    • Sinema yazılarım
    • Kısa Filmler
    • Netflix Dizileri
  • Araştırma
  • Bloggess
Çıplak Yazar | Özgün Yazılar ve Denemeler - Kişisel Blog
Nereden, nasıl geldin bilmiyorum ama burada bir şey yok ki.. :(
Tüm Sonuçları Gör
  • Gündelik
    • Aforizmalar
    • Gece Yazıları
  • Hikayeler
  • Deneme
  • Eleştiri
  • Mizah
  • Yaşam ve İnsan
  • Sinemaskop
    • Sinema yazılarım
    • Kısa Filmler
    • Netflix Dizileri
  • Araştırma
  • Bloggess
Çıplak Yazar | Özgün Yazılar ve Denemeler - Kişisel Blog
Takip Et
  • Gündelik
  • Deneme
  • Eleştiri
  • Mizah
  • Hikâyeler
  • Yazar Atölyesi
  • Sinemaskop
  • Yaşam ve İnsan
  • Araştırma

Hasta olan Toplum mu, yoksa Siz misiniz?

Çıplak Yazar by Çıplak Yazar
7 Mayıs 2016
3 dk.
A A

İnsanın uyanması, uyumasının ardından gelen bir süreçtir. Kendini bulması da, kendini kaybetmesinden sonra gelen bir süreç. Bir şeyi anlamanın ve kavramanın yolu o şeyin içinde kaybolmaktan geçer. Ama kaybolduktan sonra yola devam etmezsen kendini bulamazsın.

O halde bulmak için kaybetmeli insan!

Bu tıpkı bilmediğimiz bir sokağın nereye çıktığını görmek için attığımız adımlara benzer.

Ben kimin sorusu? Belki de tüm düşünürlerin gece yarıları uykularını kaçırmıştır. Bu elbette kendini kaybediş süreci olduğundan kişi aynı zamanda arayış eylemi içindedir. İnsanlar size kim olduğunuzu söyleyemez, sizi size anlatamazlar. Çünkü tüm çıplaklığınızla sizi en iyi yine siz bilebilirsiniz.

Kendini bulmanın yolu :

Kendini bulmanın yolu kendini kaybetmekten geçiyorsa, bu kayboluşun içinde geçirdiğimiz her saniye bizi kendimize bir adım daha yaklaştırır değil mi?

Her adımda biraz daha fazla kabullenmeye başlarız kendimizi, yoksul ya da sefil biri olduğumuzu, yalancı ya da hırsız olduğumuzu, aşık olduğumuzu, TV karşısında oturup kıç büyütmekten başka bir işe yaramadığımızı, çıkarcı olduğumuzu.. kısacası ne isek o olduğumuzu.

İyi ya da kötü yanlarımızla birlikte kendimizi bütünüyle kabul ederiz. Ben buyum, düşüncelerim budur, hayatımı böyle kazanırım, deme cesaretini buluruz kendimizde.

Fakat ne olursa olsun kabullenmemiz gereken önemli hususlardan biri de, kim ve ne olduğumuzun farkında olmadan toplumun parçası olduğumuzdur. Biz istesek de istemesek de.

Ait olmak ama ait hissetmemek :

Ancak toplumun parçası olmamız yine de kendimizi o topluma ait hissetmemizi gerektirmez.

Bu yüzden kendimizi topluma ait hissetmemekle birlikte toplumsal çemberin dışına çıkamamak, çemberin içinde olmakla birlikte yine de yalnız olmak; işte beyni uyanışa zorlayan çelişkilerden biridir bu. Kimsenin sormaya cesaret edemediği soruları sorarken ya da yazmaktan çekindiği konuları yazarken buluruz kendimizi.

Öyle ki; İsa’nın çarmıha gerilmesi gibi acı içinde, kıvranışlar ve serzenişler ile cevapları bulmakla boğuşuruz. Geçmişten gelen düşünceler kulak çınlaması gibi rahatsız eder içimizi.

Toplum dediğimiz şey aslında nedir?

Kötülüğün en uç noktasında dururken, iyiliğin ne olduğunu anlamaya başlarız. Kayboluş sürecini tamamlayıp kim ve ne olduğumuzun farkına varırız. Gözümüzü açtığımızda farklı bir gezegende dolaşan birer uzaylı haline gelmişizdir çoktan. Çünkü toplum artık sizi içine almamaya başlar. Çünkü ilk olarak sizin onu yarattığınızın farkına varmakla beraber sonrasında onunda sizi yaratığının farkına varmışsınızdır. Yaratılan şey ise hiç bir zaman onu yaratandan üstün olamaz. Toplumu biz yarattık, bizi de toplum.

Yaptığımız her eylemin ardında toplumun göremediğimiz birer baskısı gizlidir. Bu yüzden her davranışımız kendimiz olmaktan çok başkalarının olmamızı istediği gibi biri olma çabasından başka bir şey değildir.

Hasta olan toplumun kendisidir!

Ben hasta değilim. Toplum hasta. Sizler hastasınız; ”kendini olduğun gibi kabul et” diye nasihat ettiğiniz insanları, öncelikle siz oldukları gibi kabul etmeyi beceremediğiniz için. Yarattığınız oyunlar, metalar ve yapmacıklar dünyası herkesi hasta ediyor, kendiniz gibi..

İnsanlar bencilliklerini paylaşımcılık, çıkarcılıklarını özveri, ikiyüzlülüklerini içtenlik, yapaylıklarını doğallık imitasyonu iğrenç maskelerini yüzlerine takarak gizleme sanatını da ellerine su dökemeyeceğim bir ustalıkla icra etmeyi öğreniyor ve öğretiyorlar. Bu süper şahane zeki insanlarımız bu şekilde birbirlerini kandırıyorlar ya da kandırdıklarını zannediyorlar. İşin en kötüsü bu kandırmacaya en başta kendileri inanıyorlar. Kendileri gibi olmayan insanları da bu illüzyonun içinde kendileri gibi yaşamaya zorluyorlar.

Bu sebeple üstü kapalı olan bu zorlanmaya direnen ve uyum sağlamayan insanlara ise veba mikrobu gözüyle bakmaya başlıyorlar, onlardan kaçıyorlar, onları kapalı kapılar ardında tedavi edilmesi gereken ”hasta” insanlar olarak görüyorlar. Çünkü kapitalist ve popülist dünyanın hazmedemeyip kustuğu bu mutsuz insanların yüzünde, kendilerinde olduğu gibi 32 dişi birden gösteren profesyonel yapaylıktaki sırıtışı göremiyorlar ve bu onları müthiş derecede rahatsız ediyor. Çünkü onları gördükçe kendi sahte mutlulukları ağır bir darbe alıyor, bilinç altlarına gömüp unuttukları kötü anıları karanlıktan çıkıp gelen bir yarasa gibi hatırlayıp korkuyorlar. Dünyanın kötü yönleri, unuttukları görmezden geldikleri ne varsa bir tokat gibi yüzlerine şırraaak diye iniyor.

Korkarlar tabii, kendilerini rahatsız eden gerçeklere gözlerini, kulaklarını, akıllarını ve kalplerini kapatırlar. Gerçeğin okyanusu gözlerinin önünde ufukların ötesine uzanırken, onlar kıyıdaki su birikintisine bile ayaklarını sokmaya korkarlar.

Bu yazı geçmişten gelmiş ve S.G. e adanmıştır.

Ayrıca bu yazıları da okumak isteyebilirsiniz :

  • Toplumun kişilik oluşumu üzerindeki etkisi
  • Kadın ve erkeğin aldatması durumunda toplumun bakış açısı
  • Kabulleniş ve başkaldırış

İlgili Yazılar:

  1. Düşünebilmek bir lütuf mu yoksa ceza mı?
  2. İYİ ya da KÖTÜ olmak bizim elimizde mi?
PaylaşGönderPaylaş2Tweet1Paylaş
Çıplak Yazar

Çıplak Yazar

Amatör hikaye yazarı ve sıradan bir dünya vatandaşı. Evrime, dostluğa, sevgiye, paylaşmaya ve hayattaki iyi şeylere inanır. Zamanın en değerli şey olduğuna inanır ve bu yüzden hatırlanmaya değer güzel anılar biriktirmek için yaşar. Hakkımda daha fazla..

Yorumlar 1

  1. Mustafa Sönmez says:
    9 yıl önce

    Kısacası insan "kendi" olmaktan vazgecmemeli… Toplumsal yanlışlar bazen gelenekleşiyor ve mutlak doğru oluyor. Bu doğru bilinen yanlışları düzeltmek ise toplumdan dışlanmanın nedeni oluyor. Ama boş ver zaten güzel ifa ettin konuyu.

    Yanıtla

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Son Yazılar

Yönüm Sen İken #Şiirimsi

Kırılganlık

Kırık oyuncaklar sepeti

Tik tak, tik tak, tik tak

Bir sokağın hikayesi

Daha Fazla Göster

Neler olup bitiyor?

  • Hızlı Yazar - 1 ay önce

    Selam Dostum, Yazı konusu güzel, yazının içeriği güzel. Geriye kalan güzel bir yorumla yazıyı ve yazarı selamlamak. İnsan neden yazar?…

     İnsan neden yazar ki? | Yazan İnsanların Ortak Noktası Nedir?

  • cooq.co - 1 ay önce

    Areka palmiyesiyle ilgili bu detaylı ve bilgilendirici yazı için teşekkürler! Ev dekorasyonunda yeşil bitkilerin önemi gerçekten büyük. Areka palmiyesi, hem…

     Ev Dekorasyonlarının Olmazsa Olmazı Yeşil Bitkiler

  • Çıplak Yazar - 1 ay önce

    Bu da ilginç bir sohbet olmuş gerçekten. Dilerim bu kırılganlığı bir şekilde atlatırsınız.

     Kırılganlık

  • aysel kılıçaslan çelebi - 1 ay önce

    sizi çok iyi anlıyorum aynı duyguları bende yaşadım hatta bir süre yazmaktan uzaklaştım akabinde yapay zekaya şu soruyu sordum "bu…

     Kırılganlık

  • Çıplak Yazar - 1 ay önce

    Eve gidince haliyle afacanlara ve eşine de zaman ayırman gerekiyor. Ben de bir baba olduğum için seni çok iyi anlıyorum.…

     Siz Ne Biçim Yazar - sınız? (Bir soru, bir cevap, biraz da şarap)

Müdavimler

  • Ece Evren (29 yorum) ⭐️
  • Begonvil Sokağı (28 yorum) ⭐️
  • Büşra Bayram (25 yorum) ⭐️
  • Yağmur Yağar (23 yorum) ☕
  • Kaystros Tyrha (23 yorum) ☕
  • Daha Mutlu Yaşam (21 yorum) ☕
  • Karga ve Kız (20 yorum) 👋
  • ELİF sarı (18 yorum) 👋
  • Değmesin Yağlı Boya (17 yorum) 👋

E-POSTA LİSTESİNE KATILIN!

Her yeni yazıdan anında haberiniz olsun.

Tanıtım Yazısı Yayınla
A Life Hastaneler Grubu

Sponsor İçerikler

Yazarlar İçin Sosyal Medya Stratejileri

Türkiye’nin En İyi Aspavası Seçildi

Adrasan

Yaz aylarının vazgeçilmezi Suluada!


Feedback
✉

© 2025Çıplak Yazar | Kişisel Blog

  • MesajMesaj gönder
  • Abone olAbone ol
  • Kim neler demişKim neler demiş?
  • Ara
Bu sitedeki tüm yazılar ve içerikler, aksi belirtilmedikçe, Creative Commons Atıf-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.
Kaynak göstererek paylaşabilirsiniz. | Ticari amaçla kullanılamaz. | İçerikler değiştirilemez veya türev eser haline getirilemez.
Creative Commons Lisansı
Nereden, nasıl geldin bilmiyorum ama burada bir şey yok ki.. :(
Tüm Sonuçları Gör
  • Hakkımda
  • Reklam
  • İletişim

e © 2016 - 2020 Çıplak Yazar - Kişisel Blog & Kısa Hikayeler İçerikleri paylaşırken lütfen kaynak gösteriniz!

"Bu site, kullanıcı deneyimini iyileştirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Daha fazla bilgi için Gizlilik Politikanızı inceleyebilirsiniz. Çerez kullanımını kabul ediyorsanız, 'Kabul Et' butonuna tıklayın."