Hayat en iyi öğretmendir.
Her saniye karşımıza yeni şeyler çıkarır. Biz ise; kendimize düşen payı alır ve kenara çekiliriz. Bugün hayat bana, bir odanın karanlığı ile başka bir odanın aydınlığından bahsetti.
Yaptığım tek şey; koridorun sonundaki kapısı açık olan, zifiri karanlık odaya girmekti. Öylesine karanlıktı ki; içeride ne olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu. Sadece tahminde bulunabileceğim bulanık öngörülerim vardı hepsi o kadar. Ben aydınlıktaydım. Karanlığa doğru yürüdükçe karanlık ben oldum. Artık başka aydınlıklardan bakan insanların göremediği, simsiyah bir oda karanlığı içindeydim. Sonra sırtımı döndüm ve geldiğim aydınlığa doğru baktım. Kimsenin beni görmediğinden emin olduğumdan, aydınlığın değerini daha iyi anladım.
Ayak üstü karanlığı ve aydınlığı birbirine bulaşmış insanlar hayal ettim. Kendi ayaklarımı bile göremediğim bir karanlık içindeydim oysa. O anda bu karanlık odanın bana öğretilerine kulak verdim.
Bana tam olarak şöyle diyordu :
Aydınlıkta iken karanlığa bakarsınız ama orada gördüğünüz sadece hiçbir şeydir. O yüzden aydınlığın kıymetini hiç bilmezsiniz. Fakat karanlıkta kaldığınız anda, anahtar deliğinden süzülen bir ışık bile uzaktan umut ışığı gibi görünür sizlere. İşte insanlar birbirilerinin karanlıklarına öyle kör oldular.
Karanlık haklıydı!
Simsiyahların ardındaki acılara hep kör olduk biz.
Kendi aydınlığımızın büyük bir nimet olduğunu bile unuttuk.
Biz karanlıktan hep korktuk.
Belki de en başından beri hiç kör olmadık, sadece olmayı seçtik.
O yüzden bugün, karanlıkta durup aydınlığa bakmanın, aydınlıkta durup karanlığa bakmaktan daha önemli olduğunu anladım.
Bir diğer tavsiye yazı : Karanlıktan aydınlığa mı?
Biz insanların en büyük hayat tecrübesi de budur; bir şeyin yokluğunu görünce varlığının değerini anlarız. Hasta olmayınca kim sağlının değerini gerçekten biliyor? Buda onun gibi. Aydınlığın değerini anlamak için önce karanlığı görmek lazım.
Ama keşke o yokluğunu yaşamadan anlasak değer kıymetini. Böylece bir bedel ödemek zorunda da kalmayız.
Anahtar deliğinden süzülen aydınlık… Umut gibi… Çok etkileyici bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık..
Teşekkürler Semanur. Yorumun çok mutlu etti beni.
Çok özel bir yazı olmuş.Hikaye karakterim Jaya der ki; "Karanlığın gözleriyle görmeyi öğreneli beri, korkmuyorum karanlıktan." Karanlık sadece ay ışığıyla güzel.Ay aydın günlere olan umutlarımla…
Jaya'nın gözlerinden öptüm öyleyse.