Bu dolandırıcılık hikayesi daha önce yaşlı bir amcadan dinlediğim eski bir hikaye. Hikâyenin detaylarını hatta arada geçen konuşmaları bile ince ince anlatınca, acaba dolandırılan kendisi mi diye tereddüt etmiş, yine de bu soruyu kendisine ”kabalık etmek istemediğim için” sorma cesaretinde bulunamamıştım. Yine de dinledikten sonra hayretler içinde kalmış ve o günden beri bu hikâyeyi hiç unutmamıştım. Çünkü bu hikaye; her akşam haberlerde gördüğümüz ve ardından ”yuhh bunu da mı yapmışlar” gibi garip tepkiler verdiğimiz yaşanmış gerçek bir hikaye olmasının yanı sıra, dolandırıcılığın esaslı bir zanaat olduğunu düşündürtecek, hatta rahmetli Sülün Osman’a şapka çıkarttıracak türden bir dolandırıcılık hikayesi de diyebiliriz.
***
Market sahibi bir adam toptancıya giderek sekiz çuval şeker almak istediğini söylemiş. Üstelik normal fiyatı üzerinden pazarlık etmeyi de ihmal etmemiş. Pazarlık bitince ve iş ödemeye gelince ”falanca yerde marketim var, şekerleri indirince kasadan para alıp ödeyeyim” demiş. Toptancı da her gün onlarca markete ve bakkala mal verdiği için, bu tür durumlara ve adamlara alışıkmış. Adamın hiçbir şüpheli tavrı olmadığı gibi toptancı için olağan dışı bir durum da söz konusu değilmiş. Bunun üzerine toptancı kayıklı motoruyla bakkallara ufak tefek mal gönderdiği, nakliye işiyle günlük kazancını sağlayan bir dayıyı çağırmış.
”Dayı arkadaşın sekiz çuval şekeri var. Sen motora yükle indirince de paramızı al gel” demiş. Toptancı bu motorcu dayıyla sürekli iş yaptığı için ona olan güveni de tammış. Hatta müşteri az uzaklaşınca motorcu dayıyı gizlice yine tembihlemiş. ”Aman dayı parayı almadan malı sakın indirme! Olur da yarısını vereceğiz, para çıkışmadı falan gibi şeyler derse sen şekerimizi al gel” demiş. Motorcu dayı da tamam deyip şekerleri kayıklı motoruna yüklemiş. Kısaca ortada anormal ya da kafa karıştıracak hiçbir durum yokmuş. Şekeri indir parayı al gel, para yoksa şekeri al gel hepsi bu kadar.
***
Çok geçmeden motorcu dayı adamla birlikte yola çıkmış. Bir müddet sonra da adamın marketine gelmişler. Şekerleri satın alan adam motordan inip, şekerleri buraya indireceğiz demiş. Motorcu dayı da adamın dediğini yapıp sekiz çuval şekeri marketin önündeki kaldırıma indirmiş. Daha sonra adam ”ben şu bizim elemana bakıp geleyim, şekerin de parasını getireyim” diyerek markete girmiş. Motorcu dayı da o sıra şekerlerin başında beklemeye başlamış. Toptancı sıkı sıkı tembihledi ya, bizim motorcu dayı da parayı alıp giderim diye düşünmüş. O sıra marketten çıkan adam: ”Dayı bizim markette sebze kalmamış soran da çok oluyor. Senle hale gidelim de bir iki kasa domates salatalık alalım. Dönünce de şekerin parasıyla senin nakliye ücreti ne tutarsa artık hepsini bir veririm” demiş. Kısa süre duraksayan motorcu dayı nasıl olsa marketi biliyorum, adamı da tanıyorum diye düşünmüş ve iş iştir diyerek adamın bu teklifini kabul etmiş.
Motorcu dayı ile adam, bu kez sebze almaya hale gitmiş. Adam domates salatalık alıp geleceğim diye bir gitmiş ama saatlerce dönmemiş. Motorcu dayı uzun süre bekledikten sonra halden ayrılıp markete geri dönmüş. Markete geldiğinde ise kaldırıma indirdiği şeker çuvallarını göremediğinden, dükkâna taşımışlardır herhalde diye düşünmüş. Daha sonra motorundan inip markete girmiş. Selâmün aleyküm, aleyküm selam faslından sonra dayı başlamış konuşmaya. Ben buraya şeker indirdim parasını alacaktım… diye daha derdini bile tam anlatamadan, marketçi olan biteni anlamış. Yok dayı bahsettiğin adamı tanımam etmem. Bu marketi de yıllardır ben işletirim deyince, motorcu dayı da en sonunda dolandırıldığını anlamış. Ortada ne şeker, ne şekerin parası, ne de adam varmış.
Tamam ama üzüldüm şimdi.
Bizim Türklerden başka kimsenin aklına gelmez böyle dolandırıcılıklar. 🙁
Aslında her coğrafyada, hatta hayvanlar arasında da var. 🙂
bu dolandırıcılık hikayeleri iyice artmaya başladı valla gittikçe de gelişiyorlar sonumuz iyi değil