Her yılın sonunda, şöyle bir senenin başına doğru gidip ”bu sene ne yaptım” diye düşünüyorum. Tıpkı geçen yıl, ondan önceki yıl ve daha önceki yıl gibi. 2019’a girerken ne gibi beklentilerim ve hayallerim vardı, daha da önemlisi ben bu hayallerimi ne kadar gerçekleştirdim? Sanırım bir yılın bitimi, tüm bunları düşünmek için en uygun zaman olsa gerek. Şu an aklımda yazmaya meylettiğim cümleleri bir bir sıraya koymaya çalışırken, siz bu sene neler yaptığınızı ve hayallerinize ne kadar ulaştığınızı ufaktan ufaktan düşünmeye başlayın. Ben de müsaadenizle kaldığım yerden devam edeyim.
Bu sene çok hayal kurdum.
Başımı yastığa her koyduğumda yaptım bunu. Çaresizlik içinde kaldığım zamanlarda kendime hep ”bu da geçecek” sonra ben tüm bunları hatırlamayacağım gibisinden tesellilerde bulundum. Ne oldu biliyor musunuz? Hepsi geçti gitti ve her seferinde sonu ”yaşamak gerçekten güzel şeymiş” ile bitti. Çünkü planlı yaşamak ve zaman yönetimi konusunda birazcık titiz davranmak, kurmuş olduğumuz hayallere emekleyerekte olsa bir şekilde ulaşmamızı sağlıyor.
Tatlı sert beklentilerim oldu ツ
Ne ulaşılmazı istedim, ne de istediklerime ulaşamadım diye onlardan vazgeçtim. Ortada bir beklenti varsa, orada hayal var demektir. Hayal varsa, hayal kırıklığı.
”Olmasaydı, olmazdı” cümlesine belki de en güzel yakışan iki kelime ”hayal kırıklığıdır.” Ama hayat zaten böyle değil midir? Her şeyi kolay elde etmiş olsaydık, hayat çok sıkıcı olmaz mıydı? Bir heyecan yok, bekleyiş yok, sabır yok, mücadele yok… Tüm bunların olmadığı bir yerin sonunda bizi mutlu edebilecek ne bekliyor olabilir ki?
Gerçekler ahhh gerçekler…
Bazen tüm çabalarımıza rağmen elde koca bir sıfır kalır. Ya beklentilerimizin çok gerisinde kalmışızdır ya da onlara hiç yaklaşamamışızdır. Sanırım bu duyguyu hepimiz çok iyi biliyoruz. Neticede insanız, bir yerde aynıyız işte. Çoğumuz, sabahın altısında karanlık gökyüzündeki yıldızlar ve camilerde yanmakta olan yeşil ışıklar eşliğinde, ekmek parası kazanmak uğruna yollara düşüyoruz. Mesai bitiminde ise, yine aynı karanlık gökyüzü eşliğinde evimizin yolunu tutuyoruz. Bazı bilinçli beyinler, kış saati uygulamasına geçilmediği için bu durumdan yakınırken, habersiz olanlarımız ise ”cahil ama mutlu” modunda kendi halinde yaşamaya devam ediyor. Zaten gerçekler başka türlü de çekilmiyor. Ya yarından umudun olacak, ya da her şeyden habersiz bir hayat süreceksin. Başka türlüsü zor, çok zor.
”Olsun” diyorsunuz.
En azından işim var, ya işsiz olsaydım…
O güzel ve çok zamlı doğal gaz faturasından sadece belirli odalarını ısıttığınız ya da çok ılık tuttuğunuz, sıcak yuvanızın? kapısından içeri giriyorsunuz. Anneniz ya da eşiniz en sevdiğiniz yemekleri yapmıştır, ya da aslında ”şu şu sebzeler çok pahalıydı almadım, o yüzden şunu yaptım” dediğini duyuyorsunuz.
Olsun diyorsunuz yine, en azından karnımız doyuyor.
Sofra başında o caaanım memleketimden haberlere bakayım diye televizyonu açıyorsunuz. Fakat açmadan önce ”kötünün iyisi” olabilecek düzeyde bir haber görme ümidi içine giriyorsunuz. Sonra başlıyor anlatmaya haber spikeri:
- Kadına şiddet ve kadın cinayetleri için eylem yapan kadınlar, polisler tarafından darp edildi.
- Çorlu’daki tren kazası davasında, mahkeme heyeti davadan çekildi.
- Aylardır maaşı ödenmeyen öğretmenler işi bıraktı.
- Bir kadın daha boşandığı eşi tarafından acımasızca ….
- Rabia Naz için verilen araştırma önergesi falanca! parti oylarıyla reddedildi.
Diye devam ediyor.
Bir önceki mi daha kötüydü, yoksa sonraki haber mi diye düşünürken öylece donakalıyorsunuz.
Olsun diyemiyorsunuz bu sefer, olmuyor çünkü… Olacağı da kalmamıştır zaten.
Vel hasıl gerçekler çok ama çok acıtıyor bazen.
Toplumsal huzursuzluk içinde, bireysel mutluluk arıyorsunuz ama bulamıyorsunuz.
Gelecek!
Bir kaç dakika sonra yeryüzüne bir meteor düşebilir. Hatta bu olay içinde bulunmuş olduğum şu cümleyi sona erdirmeden bile gerçekleşebilir. Bu yüzden acısıyla ve tatlısıyla bir yılı daha geride bırakırken son söz olarak kendime ve size şunu söylemek istiyorum:
Ne olursa olsun, yarınlardan umudunuzu yitirmeyin.
Verilen bilgiler için teşekkür ederiz, takipteyiz.
Merhaba . Öncelikle yazınızı okudum. Çok beğendim. Elinize sağlık. Çok Teşekkür ederim. Mutluluk küçük detaylarda mı gizlidir ? Belki mutluluk çok soğuk bir havada , gecenin en karanlık bir zamanında salaş bir ortamdan dışarıya yıldızlara bakarken elinizdeki karton bardaktan yudumladığınız sıcacık çayda mıdır ?
Saygılarımla
Merhaba,
Değerli yorumunuz için teşekkür ederim.
Mutluluk şunda ya da bunda mıdır, gizli mi yoksa açıkta mıdır bilemem.
Bu konuyla ilgili sanırım tek diyeceğim şu olurdu: Mutluluk, kişiye göre görecelidir. Bu yüzden hayata nasıl baktığınızla da doğrudan orantılıdır.
eline sağlık
verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim.
Merhaba geleceğe karşı bir çok endişem ve kaygım var yazdığınız bilgier için teşekkür ederim
Hayal kırıkları olmasaydı, bizlerin bu kadar canı yanıp kalpleri parçalanmasaydı :mutlu olacağımız güzel günlerin değerini bir avuçluk sevgiyle yaşardık.Dediğiniz gibi” Ne olursa olsun, yarınlardan umudunuzu yitirmeyin. “sonuçta gün tekrar yine ve yeniden,biz mutsuz olsak da doğuyor.Hep yarına bir umut kal!
Merhaba;
Yazınızı içimi çeke çeke okudum.Çok beğendim.Kaleminize ve yüreğinize sağlık.Mutluluklar bence hep ufak detaylarda gizli.Bazen bir kahvenin dumanında,bazen bir meltem esintisinde,bazen elinde bir simtle denize nazır bankta otururken,bazende geceleyin uzanıp çimlere gökteki milyonlarca yıldızı saymakta..
Sevgiler