• Hakkımda
  • Reklam
  • İletişim

Çıplak Yazar | Özgün Yazılar ve Denemeler - Kişisel Blog

News
Çıplak Yazar | Özgün Yazılar ve Denemeler - Kişisel Blog
Uykudan uyandığım bazı sabahlar, dünyayı değiştirebileceğimi düşünürdüm.
Sonrasında çorabımın diğer tekini ararken bulurdum kendimi.
  • Gündelik
    • Aforizmalar
    • Gece Yazıları
  • Hikayeler
  • Deneme
  • Eleştiri
  • Mizah
  • Yaşam ve İnsan
  • Sinemaskop
    • Sinema yazılarım
    • Kısa Filmler
    • Netflix Dizileri
  • Araştırma
  • Bloggess
Çıplak Yazar | Özgün Yazılar ve Denemeler - Kişisel Blog
Nereden, nasıl geldin bilmiyorum ama burada bir şey yok ki.. :(
Tüm Sonuçları Gör
  • Gündelik
    • Aforizmalar
    • Gece Yazıları
  • Hikayeler
  • Deneme
  • Eleştiri
  • Mizah
  • Yaşam ve İnsan
  • Sinemaskop
    • Sinema yazılarım
    • Kısa Filmler
    • Netflix Dizileri
  • Araştırma
  • Bloggess
Çıplak Yazar | Özgün Yazılar ve Denemeler - Kişisel Blog
Takip Et
  • Gündelik
  • Deneme
  • Eleştiri
  • Mizah
  • Hikâyeler
  • Yazar Atölyesi
  • Sinemaskop
  • Yaşam ve İnsan
  • Araştırma
kendini gerçekleştiren kehanet

kendini yaratan kehanet

Kendini Yaratan Kehanet | Olasılıklar, Eylemler ve Yaşadıklarımız

Kendini gerçekleştiren kehanet

Çıplak Yazar by Çıplak Yazar
26 Kasım 2018
3 dk.
A A

Kendini yaratan kehanet | Olasılıklar, eylemler ve yaşadıklarımız üzerine…

Sigaramı yaktığım bazı zamanlar, içime çektiğim o ilk dumanın ciğerlerime yapıştığını hissedebiliyorum. Sonra kendime ”acaba kaç yaşında kanser teşhisi konulan bir hasta olacağım” diye soruyorum. Hayat gerçekten çok uzun yaşamayı arzulayacak kadar güzel mi? Şayet eğer öyleyse, kendimi yavaş yavaş zehirlemiş olmamın aptallıktan başka bir açıklaması olamazdı.

“Arthur Schopenhauer, Alman bir filozof, yazar ve eğitmendir. Schopenhauer, Alman felsefe dünyasındaki ilklerdendir ve dünyanın anlaşılmaz, akılsız prensipler üzerine kurulu nedenselliklerinin olduğunu söyleyerek dikkatleri çekmiştir. Ayrıca Schopenhauer, Nietzsche’nin ilk akıl hocasıdır.”

Schopenhaouer‘a göre hayat, en az acıyla tamamlanması gereken bir yolculuktan ibaret. Ancak daha da iyisi hiç doğmamış olmak.

Anne karnına ilk düştüğümüzde milyonlarca sperm arasında birinci gelmiş olmamız, sanırım var olmayı kendi isteğimizle kabul ettiğimiz anlamına geliyor. Bu durumda herkes aslında kendi kendini yaratmış oluyor. Peki ya kendimizi var etmiş olduğumuz bu dünyada, geleceğimizi kim planlıyor? Hayat gerçekten de bir yığın tesadüflere dayalı, anlaşılması zor olan bir şey mi? Yoksa tesadüf diye bir şey yok mu?

Eğer tesadüfleri yok sayarsak bu bizi kaderci yapar. Peki kader dediğinizi kim yapar? Bir Tanrı yazgısı mı, yoksa kul yazgısı mı? Belki de %50 oranda aynı olan bir şeyden söz ediyoruz. Eğer Tanrı yazgısıysa yaşadığımız her güzel şey için O’na şükrederken, başımıza gelen tüm felaketlerin sorumlusu olarak da Tanrı’yı suçlamamız gerekmez miydi? Peki özgür irade denilen şey, kader dediğimiz şeyin bir tetikleyicisi olamaz mı?

Diğer bir deyişle kendini yaratan kehanet gerçekten olamaz mı?

Farkında olmadan bilinç altımıza yerleşen, orada gizliden gizliye büyüyen ve yer yer kendini belli eden endişelerimiz, korkularımız ve duygularımız, sonrasında başımıza gelen talihsiz olayların birer mimarı olamaz mı?

Mesela birlikte olduğunuz kişinin sürekli sizi aldatmasından korkuyorsunuz.

Bunu hiçbir zaman dile getirmeyip belli etmiyorsunuz ama düşünceleriniz hep ”aldatılır mıyım” yönünde ilerliyor. Belki etrafınızda insanları kıskandıracak türden eğlenceli ve bir o kadar mükemmel diyebileceğiniz güzel bir ilişkiniz var. Bunun yanı sıra ”acaba fırsatını bulsa beni aldatır mı” diye içinizde bir şüpheyle yaşıyorsunuz.

Daha sonra bu düşünce kendi kendine büyümeye ve tıpkı bir fidan gibi boy vermeye başlıyor. Tüm bunlar olurken farkında olmadan davranışlarınızı da buna göre yönlendirmeye başlıyorsunuz. Ve bir gün gerçekten de aldatılıyorsunuz. Çünkü yaşadığınız korkular ve endişeler, korktuğunuz şeylerin gerçekleşmesi için bilinç altında birer zemin oluşturuyor.

Ya da sabah uyandığınızda negatif bir enerjiyle gününüzün berbat geçeceğinizi düşünüyorsunuz. Nitekim karşınıza çıkan olaylar da gerçekten kötü gitmeye başlıyor. Evden çıkıyorsunuz ve binmeniz gereken otobüsü kaçırıyorsunuz. İş yerinize vardığınızda agresif tavırlar içinde bir şeyler yapmaya çalışıyorsunuz. Çünkü ta günün en başından berbat olacağına kendinizi inandırdınız. Böylece kehanetiniz kendi kendini yaratmış oldu.

Kendini Yaratan Kehanet Terimi

Şu anda belki de tüm bunların birer saçmalık olduğunu düşünebilirsiniz. Samimi olmak gerekirse ben de ilk başlarda öyle düşünüyordum. Ancak bu konuyla ilgili çeşitli araştırmalar yaptım ve birbirinden farklı makaleler okudum. Hepsi aynı şeye odaklanmış bir biçimde kendini yaratan kehanet diye bir şeyin var olduğunu savunuyordu.

Okumuş olduğum yazıların birinde Kendini gerçekleştiren kehanet teriminin, ilk olarak 20. Yüzyıl sosyologlarından Robert Merton tarafından ortaya atıldığını öğrendim.

“Robert King Merton Amerikalı sosyolog. Doğu Avrupa göçmeni işçi sınıfından Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Sosyoloji kariyerine Philadelphia’da Temple Üniversitesi’nde George E. Simpson’un rehberliği altında başlamış, Harvard Üniversitesi’nde Pitrim A. Sorokin ile devam etmiştir.”

Hatta bir bölümde tam olarak şöyle diyordu:

Merton’un 1949 yılında yayımlanan Sosyal Teori ve Sosyal Yapı isimli kitabındaki tanıma göre kehanet veya tahmin aslında yanlıştır. Fakat insanlar eylemleri ile bunu doğrulamaya çalışmaktadır. Yani modern yaklaşıma göre kehanet ne doğru ne de yanlıştır. Fakat olasılıklar, kişinin bilinçli veya bilinçsiz eylemleri ile olanaklı hale gelmektedir.

Belki de Polyannacılık iyi bir şeydir

Yani halk arasında ”Polyannacılık” dediğimiz şeyin, aslında tam olarak kendini gerçekleştiren kehanetler için oldukça büyük bir önem arz ettiğine inanmaya başladım. Evet bu bir teori ve teorilerin bir ucu hep açık ve belirsizdir. Ancak bir noktada hepimiz kendi yaşam tarzımızı ve hayata bakış açımızı belirlemek üzere kendi doğrularımızı yaratmıyor muyuz? Hayatınızdaki olasılıkları, eylemlerinizi ve sonucunda yaşadıklarınızı düşünün. Yaşadıklarımız karşısında ”neden her seferinde bu tür şeyler benim başıma geliyor” gibi bir söz de bakış açısıdır. ”Bu sorunun da üstesinden geleceğim” demekte. Mesele olan biten şeylerde, yaşadığımız olaylarda değil, bizim onları nasıl görüp, yorumladığımızda gizli.

Kısaca, iyi düşünün iyi olsun…

İlgili Yazılar:

  1. Kendini anlamak, başkalarını anlamaktan daha zordur!
  2. Kendini iyi biri olarak görüyorsan bunu oku!
PaylaşGönderPaylaş4Tweet2Paylaş1
Çıplak Yazar

Çıplak Yazar

Amatör hikaye yazarı ve sıradan bir dünya vatandaşı. Evrime, dostluğa, sevgiye, paylaşmaya ve hayattaki iyi şeylere inanır. Zamanın en değerli şey olduğuna inanır ve bu yüzden hatırlanmaya değer güzel anılar biriktirmek için yaşar. Hakkımda daha fazla..

Yorumlar 6

  1. Ece Evren says:
    6 yıl önce

    Kaderimizin şekillenmesinde rolümüz var diye düşünenlerdenim. Olumsuzlukları düşüncelerimizle yaratıyor da olabiliriz. Tanınmışından, normal insanına kadar kaçlarca kişi bunlara anlam vermeye çalışmakta ve sanırım kıyamete kadar da böyle sürecek Ayhan oğlum. Sevgilerimle…

    Yanıtla
  2. Yurdagül ÇELİK says:
    6 yıl önce

    Psikolojide de Kendini gerçekleştiren kehanet olgusu var.Yani bilim de bunu kabul ediyor.

    Yanıtla
  3. Sayısal Mehmet says:
    6 yıl önce

    Meraba,
    Adnan Erkuş-Neden nedensellik kitabı 78-79-80 sayfaları inceleyebilirsiniz.
    Uğur-uğursuzluk yanlış nedensellik örnekleridir. Bir şeyin birşeyden dolayı öyle olduğunu düşünürüz. Bir daha gerçekleştiğinde aynı şekilde olacağını düşünürüz.
    Doğru nedensellikler kurulduğunda olasılık gerçekleşir.

    Dün akşam bir program izledim. Spritüel konulardan bahsetti. Bir kimsenin bir başkasına inanç yolu üzerinden birşeyler söylemesi onu etkiler şeklinde birşeyler söylemişti.
    Davranışlarını olumsuz yönde etkiler ve kötü sonuçlara neden olur. Sebebinin bir beddua olduğuna inanırız. İnanç yolu ile etki altında kalmasa beddua amacına ulaşamayacaktır.
    Olumsuz sonuçların nedenini etkilenmeye değil de bedduaya bağlarız.

    Aslına bakarsanız bu bir ihtiyaçtır. İnsan birşeyin kesinliğini bilmeye duyduğu ihtiyaçtan kaynaklanır. Birşeyin olmasını isteriz ve olduğunda birşeyden dolayı olduğuna inanma ihtiyacı vardır. Bir nevi bağımlı, bağımsız değişken ilişkisi vardır.
    Bu ilişki doğru kurulmazsa uğur, kehanet gibi olayların peşinden gideriz.

    Gerçek bir nedensellik bağlantısı varsa bağımlılık vardır bilimseldir her zaman kullanılır. Yoksa ondan bir anlam çıkarmaya çalışmanın bir anlamı olmaz.

    İnsanın hayatını bir ip yumağına dönüştürmeden hayatında bu gibi konuları çıkarmalıdır.
    Hayat o kadar uzun değil heyecan aramanın anlamı yok.

    Başarılar.

    Yanıtla
  4. Parlak Jurnal says:
    6 yıl önce

    güzel bir yazı elinize sağlık

    Yanıtla
  5. Ümit Çakır says:
    6 yıl önce

    Güzel bir makale olmuş. Sitenizi yeni keşfettim bu arada başarılarınızın devamını dilerim

    Yanıtla
    • Çıplak Yazar says:
      6 yıl önce

      Teşekkür ederim Ümit 🙂

      Yanıtla

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Son Yazılar

Kırılganlık

Kırık oyuncaklar sepeti

Tik tak, tik tak, tik tak

Bir sokağın hikayesi

Kırık Camlar Metaforu ve Bir Dondurma Kağıdının Tetikledikleri

Daha Fazla Göster

Neler olup bitiyor?

  • cooq.co - 4 gün önce

    Areka palmiyesiyle ilgili bu detaylı ve bilgilendirici yazı için teşekkürler! Ev dekorasyonunda yeşil bitkilerin önemi gerçekten büyük. Areka palmiyesi, hem…

     Ev Dekorasyonlarının Olmazsa Olmazı Yeşil Bitkiler

  • Çıplak Yazar - 5 gün önce

    Bu da ilginç bir sohbet olmuş gerçekten. Dilerim bu kırılganlığı bir şekilde atlatırsınız.

     Kırılganlık

  • aysel kılıçaslan çelebi - 6 gün önce

    sizi çok iyi anlıyorum aynı duyguları bende yaşadım hatta bir süre yazmaktan uzaklaştım akabinde yapay zekaya şu soruyu sordum "bu…

     Kırılganlık

  • Çıplak Yazar - 6 gün önce

    Eve gidince haliyle afacanlara ve eşine de zaman ayırman gerekiyor. Ben de bir baba olduğum için seni çok iyi anlıyorum.…

     Siz Ne Biçim Yazar - sınız? (Bir soru, bir cevap, biraz da şarap)

  • Çıplak Yazar - 7 gün önce

    Kalemine sağlık. En kısa sürede iadeiziyaret yapacağım 🙂

     Yazmak İçin Okumak Mı Gerekli, Herkes Yazabilir Mi?

Müdavimler

  • Ece Evren (29 yorum) ⭐️
  • Begonvil Sokağı (28 yorum) ⭐️
  • Büşra Bayram (25 yorum) ⭐️
  • Yağmur Yağar (23 yorum) ☕
  • Kaystros Tyrha (23 yorum) ☕
  • Daha Mutlu Yaşam (21 yorum) ☕
  • Karga ve Kız (20 yorum) 👋
  • ELİF sarı (18 yorum) 👋
  • Değmesin Yağlı Boya (17 yorum) 👋

E-POSTA LİSTESİNE KATILIN!

Her yeni yazıdan anında haberiniz olsun.

Tanıtım Yazısı Yayınla
A Life Hastaneler Grubu

Sponsor İçerikler

Yazarlar İçin Sosyal Medya Stratejileri

Türkiye’nin En İyi Aspavası Seçildi

Adrasan

Yaz aylarının vazgeçilmezi Suluada!


Feedback
✉

© 2025 Çıplak Yazar | Kişisel Blog

  • MesajMesaj gönder
  • Abone olAbone ol
  • Kim neler demişKim neler demiş?
  • Ara
Nereden, nasıl geldin bilmiyorum ama burada bir şey yok ki.. :(
Tüm Sonuçları Gör
  • Hakkımda
  • Reklam
  • İletişim

e © 2016 - 2020 Çıplak Yazar - Kişisel Blog & Kısa Hikayeler İçerikleri paylaşırken lütfen kaynak gösteriniz!

"Bu site, kullanıcı deneyimini iyileştirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Daha fazla bilgi için Gizlilik Politikanızı inceleyebilirsiniz. Çerez kullanımını kabul ediyorsanız, 'Kabul Et' butonuna tıklayın."