• Hakkımda
  • Reklam
  • İletişim
paylaş
paylaş
News
Çıplak Yazar - Kisisel Blog ve Kısa Hikayeler
Uykudan uyandığım bazı sabahlar, dünyayı değiştirebileceğimi düşünürdüm.
Sonrasında çorabımın diğer tekini ararken bulurdum kendimi.
  • Gündelik
    • Aforizmalar
    • Gece Yazıları
  • Hikayeler
  • Deneme
  • Eleştiri
  • Mizah
  • Yaşam ve İnsan
  • Sinemaskop
    • Sinema yazılarım
    • Kısa Filmler
    • Netflix Dizileri
  • Araştırma
  • Bloggess
Çıplak Yazar - Kişisel Blog ve Hikayeler
Nereden, nasıl geldin bilmiyorum ama burada bir şey yok ki.. :(
Tüm Sonuçları Gör
  • Gündelik
    • Aforizmalar
    • Gece Yazıları
  • Hikayeler
  • Deneme
  • Eleştiri
  • Mizah
  • Yaşam ve İnsan
  • Sinemaskop
    • Sinema yazılarım
    • Kısa Filmler
    • Netflix Dizileri
  • Araştırma
  • Bloggess
Çıplak Yazar - Kişisel Blog ve Hikayeler
Takip Et
  • Gündelik
  • Deneme
  • Eleştiri
  • Mizah
  • Hikâyeler
  • Yazar Atölyesi
  • Sinemaskop
  • Yaşam ve İnsan
  • Araştırma

Burada mobese var mı?

Çıplak Yazar by Çıplak Yazar
24 Ekim 2020
3 dk.
A A
1

Bu sabah ilginç bir şey oldu. Aslına bakarsanız herkes için olağan bir durumun çok ilginç, davranışsal ve psikolojik açıdan farklı sonuçlar doğurabileceğini fark ettim.

Her zamanki gibi sabahın erken saatlerinde iş arkadaşımla birlikte yola çıktık. Aracı o kullandığı için ben de yan koltukta pinekliyordum. Her gün geçtiğimiz bir kavşağa geldiğimiz sırada, arkadaşım kafasını ön cama doğru uzatıp ”burada mobese var mı” diye sordu. Ben de sağa sola hızlıca bakındıktan sonra bir şey göremediğimi söyledim. Daha sonra ikimiz de olup olmadığından tam emin olmayarak, o kavşağı beklemeden geçtik. Geçtikten sonra da (aslında tam olarak geçme esnasında) kamera olduğunu fark ettik.

İşte bu basit olay üzerine hangi durumlarda kurallara uyduğumuzu ve hangi durumlarda o kuralları ihlal ettiğimizi düşünmeye başladım. Düşünmeme sebep olan şey ise; haftalar önce izlediğim bir belgeselin küçücük bir bölümüydü. O bölümü de hemen özet geçeyim.

2015 yılında Yeni Zelanda’da bir psikolog tarafından yaşları beş ile on arasında değişen çocuklara ilginç bir test yapılıyor. Testten ziyade oyun desek daha doğru olur. Psikolog duvara küçük bir hedef tahtası koyuyor ve daha sonra bir kaç metre gerisine beyaz bir çizgi çekerek, çocuklardan bu çizgiyi geçmeden arkaları dönük bir şekilde hedef tahtasına topları atmasını istiyor. Başlarını hafifçe çevirip hedef tahtalarına bakabileceklerini, ancak sırtlarının kesinlikle dönük olması gerektiğini söylüyor. Oyunun sonunda ise en çok puanı toplayana muhteşem bir ödül vereceğini açıklıyor. Çocuklar daha sonra tek tek odaya alınıyor ve her biri bu oyunu oynamaya başlıyor. Bu sırada psikolog, onları gizli bir kamerayla dikkatli bir şekilde izliyor. Elbette çocuklar izlendiklerinden habersiz.

İlginç bir şekilde çocukların neredeyse tamamı, kendilerini kimsenin izlemediklerinden emin oldukları için hile yapıyor. Kimisi hedef tahtasına yüzünü dönüp atıyor, kimisi de atış dahi yapmadan topları hedef tahtasına koyuyor. Psikolog çocukları yeniden aynı odaya topluyor ve bu kez onlara boş bir sandalyeyi göstererek şöyle diyor: Bu sandalyede oturan Alice adında bir prensesimiz var. Alice, oldukça iyi kalpli ve çok yardımsever bir prenses. Ancak aynı zamanda Alice’in sihirli güçleri de var, isterse uçabilir veya görünmez olabilir.

Bu açıklamanın ardından çocuklar, tek tek odaya girerek oyunu yeniden oynamaya başlıyor. Psikolog ise ikince kez onları gizli kamera ile izliyor. Şaşırtıcı bir biçimde bu kez çocuklarının hiçbirinin hile yapmadığını ve oyunu kurallarına göre oynadığını fark ediyor. Hatta küçük bir kız, oyunu oynamadan önce boş sandalyeyi eliyle (sanki prenses Alice oradaymış gibi) yokluyor.

Psikolog bu testin ardından insan olarak inancın gerekli olduğu görüşünü savunuyor ve bencil davranışlarımızdan vazgeçip kötülüğü kontrol etmek için, izlendiğimize inanmamız gerektiğini söylüyor. Anlayacağınız o küçük mobese kamerası ve prenses Alice, insanlar üzerinde yaşları ve yaşadıkları coğrafya farklı olsa dahi benzer etkiler gösteriyor. Toplumsal huzur için sanırım bu gerekli. Fakat! Biri tarafından izlendiğimizi düşündüğümüz anlarda ya da izlenmediğimizden emin olduğumuz anlarda, sergilediğimiz davranışlarımızda farklılıklar oluşuyorsa, ”insan olmak” adına bir yanımızın eksik kaldığını söylemek yanlış olmasa gerek.

Belgesel: Morgan Freeman ile İnancın Hikâyesi – Bölüm: Kötülük neden var?
Öneri yazı: Cennet ve Cehennem olmasaydı

İlgili Yazılar:

  1. Leyla’nın Evi: Zülfü Livaneli | Tiyatro Yorumu
  2. Tesadüf Olamaz Dedirtecek Türden Yaşadığım İlginç Olaylar
PaylaşGönderPaylaş7Tweet5Paylaş1
Email ile takip et

Benzer Yazılar

Bu bir intihar notu olabilirdi
Gündelik

Bu bir intihar notu olabilirdi

20 Nisan 2016
2
78

Eğer bugün çok ciddi bir...

Okumaya devam et
Gerçek Hayattan Anlık Durum Bildirimi

Gerçek Hayattan Anlık Durum Bildirimi

9 Mayıs 2016
64
Beyin Bey: Bir İnsanın En Atarlı Hallerindeki Tek Arkadaşı

Beyin Bey: Bir İnsanın En Atarlı Hallerindeki Tek Arkadaşı

11 Mayıs 2016
168
Taksitle Telefon Almak Aptallık Mı? | Fatura Üstüne Telefon Almak

Taksitle Telefon Almak Aptallık Mı? | Fatura Üstüne Telefon Almak

11 Mayıs 2016
132

Yorumlar 1

  1. Cem Oz says:
    3 sene önce

    Günlük yaşamınızdan çıkarım yaparak güzel bir yazı yazmışsınız.
    Tebrik ve teşekkür ile……..

    Cevapla

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

Son Yazılar

Robot Süpürgeler ve Elektrikli Scooterlar: Tembel Geleceğe Hoş Geldiniz!

En büyük başgan bizim başgan!

Merhaba Otuz Beş-im! Seni selamlıyorum!

Seksi olmayan bacak

Einstein Bulmacası

Daha Fazla Göster

Neler olup bitiyor?

  • Çıplak Yazar - 4 hafta önce

    Çok teşekkür ederim Evde Yazar. O siyasetçiye denk gelmeseydim belki böyle bir hikaye de çıkmayacaktı aslında.

    Konu: En büyük başgan bizim başgan!

  • Evde Yazar - 4 hafta önce

    Ben hikayeyi çok keyifle okudum. Gülmek gibi cesaret de bulaşıcıdır. Kaleminize sağlık

    Konu: En büyük başgan bizim başgan!

  • Çıplak Yazar - 2 ay önce

    Bence bu tür şeyler için 35 yaşı beklemeye gerek yok. Özellikle beden sağlığı, düşüncelerimizi ve ruh halimizi de etkilediği için…

    Konu: Merhaba Otuz Beş-im! Seni selamlıyorum!

  • Serkan - 2 ay önce

    Otuz beş yaşımıza geldiğimizde, kendimize zaman ayırmanın, kendimize iyi bakmanın ve kendi ihtiyaçlarımıza odaklanmanın önemini hatırlamamız gerekiyor. Yoga yapabilir, meditasyon…

    Konu: Merhaba Otuz Beş-im! Seni selamlıyorum!

  • Çıplak Yazar - 2 ay önce

    Keşke siz de yazsaydınız. Neden yazıp sildiniz ki?

    Konu: Biz de sokak hayvanlarını seviyoruz. Ama!

Müdavimler

  • Ece Evren (29 yorum) ⭐️
  • Begonvil Sokağı (28 yorum) ⭐️
  • Büşra Bayram (25 yorum) ⭐️
  • Yağmur Yağar (23 yorum) ☕
  • Kaystros Tyrha (23 yorum) ☕
  • Daha Mutlu Yaşam (21 yorum) ☕
  • Karga ve Kız (20 yorum) 👋
  • ELİF sarı (18 yorum) 👋
  • Değmesin Yağlı Boya (17 yorum) 👋
Çıplak Yazar

Çıplak Yazar

Amatör hikaye yazarı ve sıradan bir dünya vatandaşı. Evrime, dostluğa, sevgiye, paylaşmaya ve hayattaki iyi şeylere inanır. Zamanın en değerli şey olduğuna inanır ve bu yüzden hatırlanmaya değer güzel anılar biriktirmek için yaşar. Hakkımda daha fazla..

E-POSTA LİSTESİNE KATILIN!

Her yeni yazıdan anında haberiniz olsun.

Sponsor İçerikler

Fiyat Performans SEO Fiyatları – Furkan DANACI’da.

Thetahealing Eğitimi

Güvenilir Çilingir Firması

Ev Dekorasyonlarının Olmazsa Olmazı Yeşil Bitkiler

Yurt Hayatında İhtiyacınız Olabilecek 11 Hayat Kurtaran Eşya

Ekonomik, Güvenilir & Ev Ortamı Rahatlığında Kiralık Villalar

e © 2016 - 2024 Çıplak Yazar - Kişisel Blog & Kısa Hikayeler İçerikleri paylaşırken lütfen kaynak gösteriniz! | Geri bildirim gönder
  • MesajMesaj gönder
  • Abone olAbone ol
  • Kim neler demişKim neler demiş?
  • Ara
Nereden, nasıl geldin bilmiyorum ama burada bir şey yok ki.. :(
Tüm Sonuçları Gör
  • Hakkımda
  • Reklam
  • İletişim

e © 2016 - 2020 Çıplak Yazar - Kişisel Blog & Kısa Hikayeler İçerikleri paylaşırken lütfen kaynak gösteriniz!