Eminim ki her insan hayatında ”keşke hiç doğmamış olsaydım” dediği bir döneme girmiştir. Peki gerçekten hiç var olmamış olsaydınız dünya siz olmadan nasıl olurdu? Kendi küçük dünyamıza bakıp çok da bir şey değişmezdi aslında gibi düşüncelerle bu soruyu önemsemiyor olabilirsiniz. Ancak her insan birbiriyle bağ kurduğu için, biz kendi hayatlarımız dışında başka hayatları da değiştiriyor ve yön veriyoruz. Hatta bu bağ bazen öylesine güçlü olabiliyor ki adeta bir kelebek etkisi gibi dalga dalga büyüyüp gidiyor.
Einstein hiç doğmamış olsaydı mesela? Olaya bir de bu açıdan bakın. Ya da tüm o önemli buluşlara imza atmış insanların hiç doğmamış olduklarını bir düşünsenize… Hayal ettiğiniz dünya şimdiki dünyadan farklı olmaz mıydı? İyi ya da kötü kısmına girmiyorum bile. Ancak kesin olan tek şey ”farklı” olacağı gerçeği olurdu.
İşte ben de bugün (bu gece) gerçekten ”hiç doğmamış olsaydım ne olurdu” diye uzun uzun düşündüm. Eğer gece vakti yatağınızda dönüp duruyor ve bir şeyler yazmak için kıvranıyorsanız beni en iyi siz anlarsınız.
Ben hiç doğmamış olsaydım…
Evde mahsur kalan komşu kadını kurtaracak bir çocuk hiç var olmazdı sanırım. Olayı kısaca size özet geçeyim. O zaman ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız. Henüz ilkokul çağlarındayken hemen kendi sokağımızda bir ev vardı. Evde yaşayan kadın çamaşır asmak için dama çıkmış. Damdaki demir kapı kapanınca da, damda mahsur kalmış. O zamanlar cep telefonu denen şey on kişiden belki bir, belki iki kişide ya var ya yoktu. Dolayısıyla kadının yardım isteyebileceği kimse de yoktu. Damdan aşağı doğru seslenince, mahalleliler çare arayışı içine girdiler. Evin giriş kapısını açmayı deneyip bir şekilde dama çıkacak ve kapıyı açacaklardı. Ama yapamadılar. Üstelik diğer evlerin damından da geçilemiyordu. O anda evin kapısının önünde ben de duruyordum. Daha sonra demir kapının hemen ortasında küçücük bir delik olduğunu fark ettim. Kapının arka tarafında açmak için bir zincir olduğunu biliyordum. Bu yüzden bulduğum bir tel ile o küçük delikten teli soktum ve zinciri yakalayarak kapıyı açtım. Günün kahramanı olmuştum. Hatta kadının kocası akşam yemeğine davet etmişti beni. Doğmamış olsaydım sanırım kadını kurtarmak için bir itfaiye aracı gelecekti. Belki de kadın kurtarılmayı beklerken fenalık geçirecekti. Hiçbirini bilmiyorum. Sadece varlığımla değiştirmiş olduğum tek şeyi biliyorum.
Ben hiç doğmamış olsaydım…
Bir çocuk belki de ölebilirdi. Bu olayı ise tamamen kadere bağlıyorum. Bir gün dedemin dükkanına gitmiştim. Dedemin dev kalasları biçtiği bir hızar atölyesi vardı. Yanlış hatırlamıyorsam 15-16 yaşlarındaydım. Dükkanda tuvalet olmadığından, tuvalet ihtiyacı için dükkana en yakın olan camiye giderdik. Ben de o gün sıkıştığım için camiye gittim. Abdest alınan yerde ve caminin avlusunda kimsecikler yoktu. Fakat ellerimi yıkadığım yerin hemen yanında poşet gibi sarılı olan bir şey dikkatimi çekmişti. Hareket ettiğini görünce ise; ilk başta içinde bir şeyler yiyen fare olabileceğini düşündüm. Ayağımla hafifçe dokundum ve bir de ne göreyim. Minicik bir bebek. Böyle bir durumda ne yapılır bilemediğim için hemen caminin karşısındaki demirci dükkanına gittim ve bebek bulduğumu söyledim. Adamlar geldi daha sonra polisi aradılar ve polis bebeği aldı götürdü.
Ben hiç doğmamış olsaydım…
Bir serçe de belki ölebilirdi. Yine çocukluk yıllarımda havanın aşırı sıcak olduğu bir gündü. Bir serçe bulmuştum yerde. Ölü değildi ancak yaşıyor da sayılmazdı. Sanki sıcaktan bunalmış gibi yerde hareketsizce yatıyordu. Serçeyi aldım ve eve götürdüm. Başını hafifçe ıslattım ve daha sonra zorla da olsa biraz su içirdim. Balkonda avuçlarımın arasında tutuyordum. Daha sonra birden bire uçup gitti.
Ben hiç doğmamış olsaydım…
Sizler şu anda bu satırları okumuyor olurdunuz.
Ben hiç doğmamış olsaydım…
Hayatında iyi kötü yer edindiğim bir şeyler paylaştığım birileri belki de çoktan intihar edebilirdi.
Bu yazdıklarım otuz yıllık bir hayatın belki de üç günlük bir detayı. Geriye kalan yıllarda farkında olmadan kim bilir daha neleri değiştirdim bilmiyorum. Ancak bir şeyleri değiştirdiğimden kesinlikle eminim.
Kısaca varlığının anlamsız olduğunu düşünen her insan başta da dediğim gibi ”keşke hiç doğmasaydım” diyen insanlar, aslında kendileri farkında olmadan bir çok şeyi değiştiriyor. Bu değişim hem kendilerini hem de çevrelerini etkiliyor. Aynı şekilde diğer tüm insanlar da birbirlerinin yaşamlarını etkiliyor.
Bu yüzden kimse değersiz ya da önemsiz değildir!
Sizin en önemsiz gördüğünüz insanlar bile bu dünyada bir taşı mutlaka yerinde oynatıyor. Ve o taş altında belki de birileri ezilerek can veriyor.
Antakya / 11.07.2018 / 01.29
Samet - 6 gün önce
teşekkür ederim. disqus kullanmaya karar verdim
Konu: DISQUS Yorum Sistemi Bloggerlar tarafından neden tercih edilmiyor?