• Ben Kimim?
tweet
paylaş
News

Kişisel Blog ve Öyküler

Uykudan uyandığım bazı sabahlar, dünyayı değiştirebileceğimi düşünürdüm. Sonrasında çorabımın diğer tekini ararken bulurdum kendimi.
Nereden, nasıl geldin bilmiyorum ama burada bir şey yok ki.. :(
Tüm Sonuçları Gör
  • Günlük
    • Aforizmalar
    • Gece yarısı sayıklamalarıMrn
    • Bloggess
  • Deneme
  • Eleştiri
  • Mizah
  • Hikaye
  • Yazar Atölyesi
  • Sinemaskop
    • Ödüllü Kısa Filmler
    • Netflix Yabancı Dizi Önerileri
  • Yaşam ve İnsan
  • Araştırma
Çıplak Yazar - Kişisel Blog ve Öyküler

Zaman en güzel hediye

12 Ocak 2017
Genel, Gündelik
3 dk.
8

Dale Carnegie: Bir insanın bir insana verebileceği en güzel hediye, ona ayırabileceği zamandır.

Beklemek, ömür boyu beklemek.
Beklemek, yalnız seni beklemek.
Duraklarda, istasyonlarda ve tüm caddelerde.

Hep bir şeyleri beklemek

Bugün iş çıkışında 20 dakika kadar otobüs beklememin ardından garip düşüncelere daldım. Çünkü aynı şekilde 20 dakika da, sabahları gelmek için bekliyorum. Böylece her günümü ortalama 40 dakika otobüs bekleyerek geçiriyorum. Bu süre ayda 1040 dakika yapıyor. Saate böldüğümde ise; 17.3 saat. Pazar günlerini saymıyorum elbette. O yüzden hesapta bir yanlışlık olduğunu düşünmeyin. Yılda beklediğim süre ise 17 saatten 204 saat yapıyor. Hadi kalan 4 saati de bayramlara izinlere falan düşüp net 200 saat diyeyim şuna. Gün olarak hesapladığımda ise ortalama 8 gün ediyor. Hiçbir şey yapmadan sadece otobüs bekleyerek geçirilen koskoca 8 gün! Böyle düşününce tabi insan biraz daha acıyor o zamana. O 8 günde neler yapılmazdı diye düşünmekten alıkoyamıyor kendini.

Böyle küçük çaplı bir hesaplamanın ardından, hayatta daha nice uğraşlar içinde farkında olmadan beklemiş olduğum zamanları düşünüyorum. Mesela pazar günü ekmek almak için fırına gittiğimde, o fırın önünde olan kuyrukta geçirdiğim zaman. Yere düşüp de almaya tenezzül etmediğimiz elli kuruşlar gibi, değersiz görünüyordu aslında. Kafaya takılmaya bile değmezdi. Ki eminim bir çoğumuz da takmıyordur.

İnsan ömrü denilen şeyi, anahtar deliğinden süzülen bir dumana benzetirim çoğu zaman. Çünkü zamanın farkında olan herkesin dudağından, aynı cümlelerin döküldüğünü görüyorum.

Zaman ne de çabuk geçiyor..

Evet zaman geçiyor.
Delice geçiyor hemde.
Çılgınca geçiyor.
Durdurulamaz bir hızla geçiyor.
Öyle ya da böyle hep geçiyor.
En büyük aşklar üzerine edilen yeminleri unutturarak geçiyor.
Güzellik abidesi kadınları eskitip buruşturarak geçiyor.

Salondaki aynamızda sıktığım ergenlik sivilcelerimi düşününce, sanki daha dün gibi geliyor. Sonra yine aynı şeyi söylerken buluyorum kendimi. Zaman ne de çabuk geçiyor. 

Erdal Demirkıran adlı bir yazarın ”Sadece aptallar 8 saat uyur” isimli kitabındaki sloganı hatırladım birden. Kitabını okumadım ama insanın ne kadar zamanını uyuyarak geçirdiğine dikkat çektiği belli. O yüzden beklemenin yanı sıra uyuyarak geçirdiğim saatleri de, zaman ne de çabuk geçiyor sözüne farkında olmadan ilave ettiğimi biliyorum.

Hayat sanki bir bekleyiş gibi geliyor bazen. Derken ardından Montaigne’nin o meşhur sözü geliyor aklıma :  ”Tüm günler ölüme gider, sonuncusu oraya varır” Acaba sahiden de bu bekleyiş, sadece bir gün bir yerlerde ölmek için olabilir mi? Yaptığımız ve uğraştığımız onca şey, sadece bu bekleyişten biraz olsun kaçmak için mi? Ya da bu bekleyişe bir anlam kazandırmak için mi? İşte tüm bu soruları merak ediyorum.

Ellerime baktığım zaman, yaşayan bir canlı organizma olmanın verdiği garip bir hisse kapılıyorum. Bu hissin garip olması ise, büyüyüp gelişmekte olduğumu bildiğim gibi, aynı zamanda bedenimin çürüdüğünü de biliyor olmam.

Ne diyordu Ahmet Kaya? Toprak olmak ne garip şey anne.

Zaman en güzel hediye sözünü belki de bu yüzden blog sloganım olarak sayfamın en üst tepesinde tutuyorum. Çünkü bunun farkına vardığım anda bile, zaman hayli geçmişti. O yüzden bir şeyleri bekleyerek geçirdiğim zamanların tümüne öfkeliyim bugün.

Sevgiliyi bekledik.
Otobüsleri bekledik.
Mektupları bekledik.
Sınavlardan gelecek olan notları bekledik.
Hastane odaları önünde hep bekledik.

Çiçekler baharı bekliyor, güneş sabahı ve ben doğmak için anne karnındaki dokuz ayımı. Bu zoraki bekleyiş, zamanın bize cilvesi sanki. Bir yerde anlıyoruz ama, beklememiz gerektiğini. En sonunda öğreniyor beklemeyi. Bekleye bekleye öğreniyoruz.

Paylaş1Tweet1PinGönderPaylaş

Bu yazıyı Sevdin mi?

O hâlde yeni yazılar için abone ol ve takipte kalmaya devam et.

Sadece yeni yazı olduğunda 1 adet eposta alırsınız.

Ciplak Yazar

Ciplak Yazar

Kim neler demiş? 8

  1. Daha Mutlu Yaşam says:
    4 sene önce

    Özellikle metropolde yaşayanlar için gerçekten zaman,çarçur oluyor diye düşünüyorum.Ben de devlet memuruyum ve günde yaklaşık 10 saat iş yerindeyim.Daha verimli ve sevdiğim şeyleri yapamadan zamanı harcıyor muyum diye düşünmeden edemiyorum 🙁

    Cevapla
    • Ciplak Yazar says:
      4 sene önce

      Sonuç ne oluyor peki cevap bulabiliyor musunuz o sorularınıza?

      Cevapla
  2. Abdullah ÖZER says:
    4 sene önce

    Bence öyle değil, beklemekte uyumakta boş boş durmakta hayatın ta kendisi anlında. Çok fazla makineleşmemek lazım sanki…

    Cevapla
    • Ciplak Yazar says:
      4 sene önce

      Yazımın sonunda ''zoraki bekleyiş'' derken bunu kastetmiştim zaten.

      Cevapla
  3. Özlem Yavuz says:
    4 sene önce

    Beklemek en yorucu eylem. Sanki sen duruyorsun da insanlar garip telaşa bulanıyor. Sonra beklemek de telaşlandırıyor. "Nerede kaldı bu?" diyorsun. Bekledikçe büyüyor, yoruluyorsun.

    Cevapla
  4. Edebiyatçının Biri says:
    4 sene önce

    Montaigne'in sözü güzelmiş. "Tüm günler ölüme gider, sonuncusu oraya varır." Belki de bu yüzden bekliyoruz.
    Şair Mehmet Aycı'nın iki mısrasını ekleyelim, yorum güzelleşsin. Şiirin başlığını hatırlayamadım şu an. 🙂
    Beklemek sabrımı yedi bitirdi
    Bir hal söyle bir yol söyle geleyim.

    Cevapla
  5. Değmesin Yağlı Boya says:
    4 sene önce

    Bazen beklerken geniş zamanın olduğunda yapmadığın bir şey ile meşgul olabilirsin veya sadece düşünebilirsin insana farkındalık da katıyor tespih de çekebilirsin örneğin.Herkes bir yerlerde bişeyler bekliyor örneğin ben çocuklarımın biraz daha büyümesini bekliyorum ki bu daha büyük bir bekleyiş:)

    Cevapla
  6. Ramazan Sargın says:
    4 sene önce

    Artık araba almanın vakti gelmiş senin için. o 8 günü kurtarmak istiyorsan araba şart sana.

    Cevapla

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yazılar

Kim Derdi Ki Yıllardır İzlediğimiz O Bilim Kurgu Filmlerinin Bir Gün İçinde Olacağız Diye!

18 Mart 2021
434

Anton Çehov Hikâye Yazım Tekniği Üzerine Bir İnceleme

6 Şubat 2021
507

Bir Saadet Zinciri Anısı: İlk ve Son Tanışmam Nasıl Oldu?

29 Ocak 2021
419

Sülün Osman’a Şapka Çıkarttıracak Dolandırıcılık Hikayesi

23 Ocak 2021
444
Nereden, nasıl geldin bilmiyorum ama burada bir şey yok ki.. :(
Tüm Sonuçları Gör

Reklamınız burada gözüksün!

Markanız bu alanda gözüksün istiyorsanız, detaylı incele butonunu tıklayarak daha fazla bilgi alabilirsiniz.

Detaylı İncele

Sayfalar

  • Arşiv
  • Misafir Yazarlık
  • Destek Ol
  • Ben Kimim?
  • Reklam Hizmetleri
  • Mesaj

Sponsor Yazılar

Video Oyun Hayranlarının İzleyebileceği 10 Harika Film

Ücretsiz Hızlı ve Limitsiz VPN İndir – 2021

Zorlayıcı Bilmeceler ve Cevapları

En Ucuz Uçak Bileti Nasıl Bulunur?

Sponsor Bağlantılar

Soğuk Hava Deposu Fiyatları Uluslararası NakliyatKocaeli Evden Eve Nakliyat Reklam

© 2016 - 2020 Çıplak Yazar - Kişisel Blog & Kısa Hikayeler İçerikleri paylaşırken lütfen kaynak gösteriniz!

Nereden, nasıl geldin bilmiyorum ama burada bir şey yok ki.. :(
Tüm Sonuçları Gör
  • Gündelik
    • Aforizmalar
  • Deneme
  • Eleştiri
  • Mizah
  • Hikâyeler
    • Hikâye Arşivi
    • Sesli Kitap Arşivi
    • Sadece 100 kelime!
  • Yazar Atölyesi
  • sinemaskop
    • Sinema Yazılarım
    • Kısa Filmler
    • Yabancı Diziler
  • Yaşam ve İnsan
  • Araştırma
  • Mesaj Gönder